Henüz daha çocuktum dünya derdi bilmezdim
Çökmemişti omzuma hayatın gamlı yükü
Yırtık çorapla koşar sümüğümü silmezdim
Gönlüme neşe ektim çünkü bendeydi kökü..

Her okul çıkışında babaanne kolları
Yumuşacık bir yorgan olurdu daim bana
Yürüdükçe uzayan o okulun yolları
Ayağımda bir urgan çeker getirir ona.

Osmanlı hanımıydı hele o masalları
Dinlemeden yatağa götüremezler beni
Her ağrıma ilaçtı ısıtılmış salları
Göz kapanır yavaşça sarınca tüm bedeni.

"Babaanne ne yaptı Keloğlan söylesene
Şahmeran ne zaman kavuşacak prense?
Bugün canım çok sıkkın birazcık eğlesene
Dedem gelmese akşam keşke daha eğlense.."

Hep benim arkadaşım masalda bunca kişi
Anlamam ki neresidir Kaf dağının arkası
Hiç kafa yormam asla  nasıl yaparlar işi
Dinledikçe geliyor zaten işin arkası.

Babaanne kucağı sıcacık mı sıcacık
Mışıl mışıl uyusam tekerleme kaçacak
Çimdik uyku kaçırır canım yansa azıcık
Tekrar etmezsem onu aklımdan da uçacak.

              Kız Pakize... Pakize
              Kocan var mı ki kıza.
              Yükseklerde işin ne?
              Çabuk insene düze.

              Hani söz vermiş idin
              Niye gelmedin bize?

             Haydi yavrum hemen uyu
             Uykun kalmasın gündüze.

               Elim elim epenek
               Elden çıktı kepenek
               Kepeneğin yarısı
               Yumurtanın sarısı
              
                At gider, katır gider
               Ağama selam gider
               Elinden birini öp
               Koynuna sok.

Hoppppppp... Ac gozünü dikkat ...Eller yorgan içine
Eğer geç kalır isen yersin şaplak kıçına.

                ...............

"Ulan eşek sıpası de haydi uyusana
Bak daha ben namazı abdest alıp kılmadım
Şimdi şaplağı yersin ama kıyamam sana
Dilim durmaz anlatır bıkmadım, sıkılmadım."

Dudaklar kıpır kıpır elinde tutar tesbih
Bir şeyler söyler ama hiçbirini anlamam
"Aç gözünü dinle beni" Diyerek eder tembih
Uyku alıp götürmüş hiçbirini dinlemem.

Babaanne keş nedir, bizim evde var mıdır?
Ne olursun bir daha söyleyelim beraber
Niye dedem şiş göbek yoksa o sakar mıdır?
Sandıkda tudun var ya, Hah! Ondan azıcık ver.

Kırk çıkının içinde olsa bile getirir
Bir avuç Eğin tudu avucuma dökülür 
Uyku mu kalır bende  alır hepten götürür
Zavallı babaannem uyu diye sökülür.

En sonunda kapanır beraberce söyleyip
Bir masalın perdesi tekerleme ardından
Bir öpücük yüzümde yatağımı boylayıp
Hayalim gelmez beri masalların yurdundan..

           Üşüdüm, üşüdüm üş oldum
           Bir torbacık keş oldum
           Keşimi elimden aldılar 
           Beni yola saldılar.

           Yolda bir tarak buldum
           Sahibine haber saldım
           Ağama verdim at aldım
          Bindim gittim Sivas'a.

         Ocakta ebem herle pişiriyordu
         Dedem de yeyip göbek şişiriyordu.

Babaanne masalı hiç bitmeseydi keşke
Ömür boyu dinlerdim bıkmadan, usanmadan
Bir daha dönemem ki sımsıcacık o köşke
Ah! Neden büyüdüm ki masallara kanmadan. 

Nuri Baş

NOT: Eskiden sobalı evlerde ısınma tam olmadığı için sobada düz bir taş ısıtılır bu bir beze sarılarak soğuk yatağa yatan çocuklar üşümesinler diye onların ayaklarına konurdu.Buna sal taşı denirdi.Bir nevi sıcak su torbası vazifesini görürdü.

Uykumuz kaçsın diye çocuk aklıyla etimizi çimdiklerdik.

Keş: Eskiden köylerde yoğurttan yapılan kışlık bir yiyecek.

Ebe:Babaanne, anneanne, nine.





( Babaanne Masalları başlıklı yazı Nuri Baş tarafından 21.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu