Vefa
nedir bilmeyenlerden,
Gerçekleri
yazmayan kalemlerden,
Deva
olmayan merhemlerden usandık.
Kurşunlar
yağmur gibi yağarken,
Analar
hep ızdırap sağarken,
“Mazluma
bela revadır.” deyip
Gül
yerine taş, alkış yerine
Kargış
tutanlardan usandık.
Vatan
ve bayrağı sevip saymayı
Irkçı
yaftası sayanlardan,
Yüzümüze
dost görünüp
Arkadan
vuranlardan usandık.
Meyve
vermeyen ağaçlardan,
Ucuna
dünyalık takılı saçlardan,
Bahar
görmeyen yamaçlardan,
Bu
kutlu yolda mızmızlanıp
Kaçan
kahpelerden usandık.
Durgun
akan sulardan,
Dipsiz
kör kuyulardan,
Bitmeyen
zifiri gecelerden,
Dinmeyen
sancılardan usandık.
Millet
kanı emen vampirlerden,
Politikacıların
yalan fikirlerinden,
Onlara
alkış tufanına dalanlardan,
Terakki
deyip geride kalanlardan,
Yerinde
sayan şekvacılardan usandık.
Barış
safsatası türkülerden,
Ayaklar
altındaki ülkülerden,
Ar
nedir bilmeyen yüzlerden,
Vefaya
uğramayanlardan usandık.
Yollarda
çatlayan atlardan,
Belimizi
doğrultmayan tokatlardan,
Küfrün
emrindeki sanattan,
Takılmış
suni kanatlardan,
Sahte
suratlardan usandık.