Her devirde olur bir aydınlık,
Sarar
ardından zifiri karanlık;
Müddeti
asırlık, bazen de anlık;
Biz,
karanlıkları yırtmaya geldik.
Bir
zamanlar ne güllerimiz vardı,
Dikenlere
rağmen bahçıvan vefakârdı.
Bu
gülleri telli dikenler sardı;
Biz,
dikenleri koparmaya geldik.
Her
yere vurulmuş binlerce mühür,
Göremeyenlerin
yüzüne tükür!
Başka
mührün esiri olamaz hür;
Biz,
gerçek mührü göstermeye geldik.
Bir
kanaviçe işlenmiş rengârenk,
Hiçbir
şey olamadı ona eş ve denk,
Ümitlerimiz
olamadı hevenk hevenk;
Biz,
eksikleri tamamlamaya geldik.
İlk
Nebi’yle kalktı muhteşem gemi;
Yok
engel, tayfa olunca samimi.
Yaralamış
gemiyi birkaç harami;
Biz,
bu gemiyi yürütmeye geldik.
Hep
gece oldu batınca güneş,
Sen
yarattın her şeyi zıddıyla eş.
Sarsa
da her yanımızı kor ateş,
Biz,
gecelere “Dur!” demeye geldik.
Gürül gürül akıyordu çağlayan,
Set
olmaya kalktılar zaman zaman.
Güç
kalmadı onlarda, buna inan!
Biz,
bunlara bir “Dur!” demeye geldik.
Onun
uğruna kimler vermedi can,
Uğruna
kimler feda etmedi canan,
Gördükçe
bunları pekleşir iman;
Biz
canı, cananı fedaya geldik.