İlk basamağın yüksek olması beni hızlı bir hamle yapmaya azmettiriyor.Bir hamlede kendimi yukarıya doğru ittirirken buluyorum. Gözümde büyüttüğüm ilk basamağı çıkmanın o kadar da zor ve büyütülmesi gereken bir şey olmadığını anlıyorum. Ardından iki basamağı da oldukça rahat çıkıyorum. Bunları çıkışım ilk basamak gibi hışımla değil, kendinden emin ve sanki baştan beri bu sakinlikteymişim gibi bir izlenim veriyorum etrafa.
 
Önüm bir hayli kalabalık, herkes kendine bir yer bulmaya çalışırken ben de kendime ön sırada tek başına hükümdarlık taslayan koltuğu seçiyorum. Seçiş süremle koltuğu kaptırma süremin arasında hiç vakit yok gibi. Biraz daha ileri ilerlemeye gayret ederken göz göze geliyoruz onunla, gözlerimin içine bakarak "sen şimdi yer bulamadın ayakta kaldın buraya yani benim yerime mi oturmayı düşünüyorsun" der gibi bakıyor. Büyük bir savaşla kazanmış gibi koltuğu sahipleniyor. Cevaben...Sakın yanlış anlama, bu kalabalık beni buraya sürükledi, kendi arzumla senin yanında durmuş değilim...Asla kimsenin gözlerine bakarak bana yer vermesini istemem der gibi baktım. Konuşmadan anlaştık, o beni anladı ben onu. Kalabalık beni oradanda aldı daha ileriye getirdi. Gözgöze gelmeye fırsat kalmadan ileriden bir ses duyuldu...

Buyrun!

Gözlerinin içine bakıldığında içine yılların tanınmışlığı sinmiş, bu tanınmışlığa sorgusuz sualsiz büyük bir gururla  geleceği teslim edebileceğim duygusu kabarıyor içimde.. İçindeki iyimserlik yüzüne vurmuş. Buyrun demesiyle kalkması bir olmuştu. O süre içinde aklımdan neler geçti...İnsanların yüzüne bakarak içini, kişiliğini, yaşanmışlığını görebilmek bu kadar basitmiydi?

Bir an başka yerlere gittiğimi hissedip toparlanmaya çalıştım. Bu nazik davranış karşısında oturmaktan başka çare yok gibiydi. Teşekkür edip oturdum verilen yere. "O" bana yerini vermişti onun rahatlığını yaşıyordu, Ben ona geleceğini verirken onun kadar rahat olabilecek miydim? Bu koltuk rahatsızlaştı mı ne? Yok yok, rahat olmayan kafam...

Neyseki yüzümü camdan tarafa döndüğümde üzerinde kaydığımız yolun kendini bu kadar yeşilliğe teslim etmesi benim de bir anda teslim olamama sebep olmuştu. Alışmışım bir kere, kendi içimden çıkamadıkça nereye gitsem, nereye baksam vardığım yol çok yakına gidiyor... İçime...Eğildim içime doğru ve yıllara seslenmeye başladım. Sesim otobüsün sesinde kayboldukça içime doğru yankılanıyordu...
 
 
 
 
01-11-2011
( O başlıklı yazı NERMİN... tarafından 13.04.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.