Kaç kelimeye asılı kaldım… Sallandım, salladım kendimi kelimenin en uç noktasına takarak kulağımı. Kıyısından geçiverdim kimi zaman, geçerken uğramış misali… İçine içine girdim çoğu zaman, oturup bağdaş kurdum yüreğinde kelimenin … Türküler çığırdım, kaynadım kaynaştık birbirimize… Daha bir anladım onu… İçime işledim ilmek ilmek… Benden saydım,  almadan gidemezdim ki onu. Olmazdı onsuz… O olmasa olmazdı ya da… Biliyorum aynı anlam olduğunu ama yine de söyleme ihtiyacı hissettim işte ne olmuş yani…


Yüreğimden geçen kelimeleri sorsanız belki de bir tanesini bile söyleyemem size şu an… Bu; hiç bir kelime bilmiyorum anlamına gelmez… Çok biliyorum anlamına da… Zaten ben söylemem onları kendileri gelir bağıra bağıra… Asıl anlatmak istediğim buydu ya neyse… Bazen; en son anlatacağımı en başta anlatıveririm ya da en başta anlatacağımı en sonda anlatıveririm… Sizin anlayacağınız hiç bir şeyi anlatamadan öylece kalıveririm yolun ortasında…. Ne yana döneceğimi şaşırı veririm… Ne zordur bilir misiniz anlatamamak….


Oysa içinde fırtınalar eser…. Bir türlü pencereyi açıpta fırtınanın sesini dışarı veremezsiniz.  İçine içine eser rüzgar, donarsın üşürsün için için… Bir fiske bile duyuramazsın dışarıya. Yağan yağmurların bir damlasını bile düşüremezsin yüreğinden… Islak ıslak bakarsın sadece… Buğulu camların arkasında kalır bakışların…

( Buğulu Cam başlıklı yazı NERMİN... tarafından 13.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.