Havalanınca tüyden kelimeler
Yağar tüm renkleri silen bir yağmur
Ardından ıslak ruhlar gezinir içlerde
Başlar uzun nefesli ahh'ların kabul töreni
Ve yazılır camlara umudun lehçesi
Küfler akarken gölgesiz duvarlardan
Aranır en lekesiz adamlıklar
Kuyuya bir taş daha atar kırkıncı ahmak
Susar merhametin soylu müziği
Ve gırtlaktan çıkar en zifiri nağmeler
Ölüm ki hiç toz tutmaz
Emanetini sırtında taşır her gölge
Zamanla savaşsa da kırık asalı isyancılar
Bedenden çıkmamış mermidir artık her son nefes
Kurutur umudun süt emdiği göğsü
Ve uzar gider çıkılmamış yolculuklar
Sesler çürür kırık dökük cümlelerde
Yakılır ölü bebek üzerinden en içli ağıtlar
Sessiz ürperişler sarar gölgeleri
Donuverir filmin karesi
Ve söner mağaradaki son mum
.
.
.