Susmak gerekiyor bazen
her ne kadar acı verse de sessizlik. Sessizlik o kadar çok şeye hâkim ki…
Yanılgıdan, yalandan, dertten, tasadan uzak durmak adına belki de. Hatta can
yakmamak için belki de canın yanmaması için. Çok kolaydır yakıp yıkmak ve bir o
kadar zordur kırılan ne varsa bir araya getirip, parçaları birleştirmek.
Hele ki gurur kırılıp
yerle bir oldu mu, seyreyleyin. Tutkulu bir düşün yansıması ters düşse bile ya
da masum bir dileğin inkârı mümkün olsa dahi.
İlkeler, doğrular,
öğretiler ve sayısız mefhum. Kimine göre zor kimine göre kolay. Kimine göre
mümkün kimine göre kabul edilemez. Talan olmaktansa talan etmeli, dememeli. Ya
da kırılmamak adına kırmalı. Ne de olsa Yaradan muktedir her şeye ve de
herkese.
Pek çok şeye inanıp
kanmak öylesine imkân dâhilinde ki…
Ne çok hayal vardır
kişi için önem arz eden… Ne çok yanılgıda bulunursunuz diğer yandan kapılıp
gittiğiniz düş ertesi. Hele ki kazanımların yitip gitmesi daha da burkar içinizi.
Sahip olup kaybetmek daha acıdır bir düşün erişilmezliğinden. Uğruna emek verip
ulaştığınız her ne ise, eğer ki kayıp gitmişse avuçlarınızdan acısı daha da
katlanılmazdır. Aidiyeti sizde değilse istek ya da ihtimallerin o kadar da can
yakmaz sahip olamamışsanız eğer ki…
Uğruna savaş verip
kavuştuklarınız daha da ıstırap verir kayıp ertesi. Bu yüzden önemlidir koruma
içgüdüsüyle dört elle sarılmanız sahip olduğunuz her şeye üstelik.
Maneviyat anında
devreye girer bu koruma içgüdüsü. Neyi ya da kimi mi? Öncelikle iç sesiniz
doğrultusunda yön verdiklerinizi ya da uğrunda çırpındıklarınızı. Belki bir
duygu belki bir düşünce hatta yeri geldi mi basit bir obje bile sıradanlığın
haris duvarını yıkar.
İnsanlar ikiye ayrılır
kanımca: Zarar görenler ve zarar verenler. Zarar vermemek adına olmalı insanın
tüm uğraşı. Mazoşist bir yaklaşım olarak algılansa bile çoğu kişi tarafından,
zarar vermek tercih olarak belirlenmemeli. Varsın zarar görsün en azından
vicdan kısacaktır sesini. Sonuçta herkesin müstakil bir yaşantısı var. Ve bu
yüzden hiç kimse hak iddia etmemeli bu müstakil yapıyı zedelemek adına.
Gerçeklerimiz ve
inandığımız onca yalan ya da söylenmeyen ne varsa. Sükûtun ikrardan geldiği
gerçeği ara sıra sekteye de vurabilir diğer yandan ama unutmamalı istisnalar
kaideyi bozmaz.
İstisnalar ve istisnai
kişilikler. Farklı olarak addedilen kim varsa. Kime ne zararı olabilir ki
farklılığın. Eğer ki; kişi hoşnutsa süregelen halinden ve tavrından unutmamalı
ki bu onun tercihidir. Tercihi olmasa bile belki bir mecburiyettir. Seçimi
olmayabilir zira pek çok insan ve pek çok şey sis perdesi altında hüküm
sürebilir.
Karanlığımız ya da
aydınlığımız asla bir kıstas olmamalı bireyi tanımlarken. Aslında kimseyi
tanımlamak gibi bir hakkımız da yok ki. Ama ne yazık ki günümüz şartlarında
çoğu insan mercek altında. Pek çok mahrem kavram her nasılsa çevremizdekilerin
ilgi alanı dâhilinde. Adı üstünde: ‘’Özel.’’
Nasıl ki her birimiz
birer özel isme sahibiz özel hayat da sadece ve sadece kişiye ait ve dairdir.
Doğru ya da yanlış ne olursa olsun yaptıklarımızdan bir o kadar mesulüz. Zira
bize bahşedilmiş bir akıl, bir vicdan ve irade söz konusu. Anlık istekler,
anlık duygular isterse uzantısı olsun bir ömrün sonuçları sadece bizi
ilgilendirir ve yönlendirir de. Bu yüzden seçimlerimizi yaparken mümkün mertebe
mantık ve vicdanımızı devreye sokmalıyız her ne kadar duygusal bağlamda önde
gitsek de…
Subjektif bakış açısı
yine kişinin tercihine kalmış bir yön tayinidir her ne kadar objektif olamasak
da zaman zaman.
Psikolojik bir açılım
her zaman sosyal bağlamda paralel seyir izlemeyebilir. Ama bu da demek değil
ki; kendimizi toplumsal öngörülerden soyutlayıp bildiğimiz gibi yaşayacağız.
Doğrular, öğretiler ve toplumsal yaklaşım. Farklılık arz edebilse de çoğu şey,
sosyolojik açıdan uymamız gereken pek çok kaide var. Bu doğrultuda seyrettikten
sonra, geri kalan hiçbir düşünce ve duygu başkaları açısından önem arz etmez,
etmemeli de. Zira bireysel tercihlerimizdir bizi yönlendiren ve hayata
bağlayan. Haricinde de kimsenin kimseyi kınayıp yargılama hakkı olmalıdır, diye
bir yanılgıya kapılmamalı. Yeter ki doğrularımızdan ve kendimizden taviz
vermeyelim. Bu yüzden seçimlerimiz ölçüsünde devam ederiz yolumuza. Yeter ki
doğru ve isabetli seçimlerde bulunalım.
Tüm seçimlerinizin ve
tercihlerinizin güzellik ve mutluluk getirmesi dileğimle…