İliklerime kadar
üşüyorum. Çok soğuk ve bir o kadar ürkütücü.
Ağustos’un ortasında sarkıtlar
sarkıyor çatılardan: Düştü düşecek. Ola ki düştü beynimin parçalanması içten
bile değil.
Tanrım, aklıma mukayyet
ol. İyi de herkes nerede, tek üşüyen ben miyim üstelik?
Yığın ne varsa üstüme. Hadi
ısıtın artık şu mekânı, neredeysem…
Gözlerim de açık. Allah
Allah, hiç mi hiç hayra alamet değil. Gözlerim kapalı sanıyordum ama açıkmış.
İyi de bu karanlık da neyin nesi? Soğuğa şimdi de bu eklendi.
-Çıkarın beni buradan,
hadi ne duruyorsunuz?
Duymuyorlar mı yoksa
sesim soluğum mu kesildi?
Niye böylesine sarıp
sarmalanmış ki bedenim? Neden bu kadar beyazım?
Ne kokuyor burası
üstelik?
Evet, evet, çürümüş et
kokusu burnumun direğini sızlatan. İyi de burada benden başka kimse yok ki.
Yoksa bu koku, bu koku benden mi geliyor?
Çok soğuk çok hem de…
-Anne, çıkar beni
buradan. Söz veriyorum, uslu bir kız olacağım ve söz, bir daha yaramazlık yapıp
üzmeyeceğim seni…
-Kilitleme beni nolur,
neredesin anne?
O sesler de ne?
-Hey, duyuyor musunuz?
İşte yine başladı.
Evet, deminden beri duyduğum o müzik sesine biri tempo tutuyor şimdi.
En sevdiğim şarkı: ‘’Komparsita.’’
İyi de nereden hatırlıyorum bu melodiyi?
Tabii ya, en son
dinlediğim melodi bu hatta dans bile etmiştim.
Neyin neyin öncesinde
ve kiminle dans etmiştim ki?
Ah, bir hatırlasam. O
adam nereye kayboldu ki? Ya, o adam kimdi ki? Bir hatırlasam…
-Evet, şimdi de
müstakbel damada soruyoruz…
Yaşasın, hatırladım. Kendi
düğünümdü dans ettiğim. Evet, esmer ve yakışıklı o adam. Mavi gözleri ne de
güzeldi nasıl da delip geçiyordu. Ya, şimdi nerede?
Bu da ne, ıh, tadı
berbat. Ne olabilir ki? Aaa, üstüm başım kan içinde. Kimin kanı ki bu?
Hayır, hayır, bu benim
kanım olamaz. Hayır, ölmüş olamam.
-Hey, çıkarın beni
buradan. Hadi, çabuk tutun elinizi.
İşte, yine duyuyorum
yaklaşan o ayak seslerini. Kim ki?
-Yalnız, lütfen
göreceğiniz manzara karşısında hazırlıklı olun, hanımefendi.
Evet, annemin sesi bu
duyduğum, niye ağlıyor ki?
Bugün, hayatımın en
mutlu günüydü oysa.
-Yalnız, tanınmayacak
şekilde. Ve her ihtimale karşı DNA testi yapacağız. Siz yine de metin olun
görecekleriniz karşısında. Hazır mısınız?
-Hayır, olamaz, bu o,
bu kızım. İşte kolundaki o yara izi. Hayır, olamaz.
-İyi misiniz, size
diyorum. Lütfen, kendinize gelin. Hemen, acile götürün. Duymuyor musunuz, kadın
bayıldı!
-Anne, eve götür beni.
-Çıkarın beni buradan.
Karanlıktan çok korkarım…