Kaf mim lam
Hep aynı kökten gelir insan
Dudaklarda seğirir aynı yorgun nakarat
Ve umudun taşlarını yontar zaman
Gece değildir her karanlık
Hayır’lı bir evet’i peydahlar kırık nefesler
Dumanını gizler ateş
Ve gözyaşlarını giyinir gözler
Öbeklenir düşler sonsuz labirentlerde
Kopar bilinci besleyen damarlar
Dikişleri atar yaraların
Ve kursakta kalır lokmalar
Karanlığın libasını giyer insan
Kulağa varmadan buharlaşır sesler
Melül bakışlar yapışır soğuk duvarlara
Ve mızraklara saplanır cümleler
Alınyazısına ulaşır ihanetin okları
Uzun namlulu cümlelerle vurulur hayaller
Şarkılar kaybeder nağmesini
Ve ruhu tırmalar sorular
Son raksını yapar insan
Cambazları kıskanır dengeler
Ruhlarda şaklar keşkelerin kırbacı
Ve acıyla mühürlenir son nefesler
.
.
.
.