I.
İşte attı çığlığını kara tren
Yürüdü duman duman…
Durulmaz bu şehirde artık,
elveda dostlarım, gidiyorum ben...
Bütün beklentilerimi size bıraktım dün gece
bir şiirin
mısralarında,
Bir şiir dolusu
umudunuz var,
biraz da nasihat.
Nasıl bir şey olduğunu,
sormayın,
ben de bilmiyorum;
ama, eminim görür görmez tanıyacaksınız onu…
Nereden geleceğini de bilmiyorum inanın.
Belki yakınlardan bir yerden, belki de çok uzaklardan...
Beklentileriniz ile baş başa bırakıyorum sizi...
Benim için gerçekleşmeyen,
küçük,
küçücük bir mucize
size özel gerçekleşiverir belki…
Sabredin işte…
Ben hep yanlış kapıları çaldım,
Hep yanlış sevdalar yaşadım,
Siz benim gibi yapmayın...
Benim gibi, siz de umudunuzu yitirmeyin.
Kendinize iyi bakın…
II.
Ben çok bekledim…
Zamanı gözlemledim aralıksız,
yaşadığım her anda onu aradım…
Yolları gözlemledim adım adım,
izleri var mı diye,
baktığım,
gördüğüm tüm yüzlerde…
Neydi beklenen,
kimdi gelmeyen?
Bir sevgilim vardı,
Düş mü, gerçek mi bilemediğim;
bir sevgilim vardı,
dokunamadığım…
Ben yakınlaştıkça kaçan bir sevgiliydi…
Aynı şehrin
aynı kaldırımlarında
ayak izimiz vardı,
Biliyordum,
hissediyordum,
Ama bulamıyordum…
III.
İlkbahar bakışlı bir sevgiliydi o…
Yeşerecek,
çiçek çiçek renklenecek,
saçlarından çiçek kokacak,
hiç solmayacaktı…
Şiir gibiydi,
Türkü gibiydi,
Belki de efsanevi bir öykü gibiydi…
Yüreğine düşmeye gör,
sevgisi Leyla’dan yüce bir sevgiliydi…
Aramaktan usandığım bir mahzun gülüştü,
öpemediğim dudaklarında…
IV.
Bir bahar daha bitmekte
Ve ben gitmekteyim kara trenimle…
Elveda!...