Kaygılara ömür boyu kucak açmışken,
yaşamın ihanetiyle acı çekmişken,
alışmışken yokluğuna, candan geçmişken,
gündüzler senin olsun,
elleme gecelerime...
Yaşam bir şekilde sürüyor işte,
ne kadar yorgun olsan da,
ne kadar noksan olsan da,
ne kadar yorulmuşsan da,
tarumar edilmiş bir kuş yuvasında
kuluçkadasın yumurtalarının üstünde...
Umutsuz kalamıyorsun işte…
Başucunda bir defter ile kalem;
uykuda sayıkladığın sözcükleri yazmaktasın korkudan.
Unutmak korkusu şiirler doğuruyor.
Yollara saçıyorum okumanı umarak.
Feryadımla sevdalanmış hasletlerim…
İstersen her riyakarlığınla kötüle beni,
Zehirle iftiralarınla tüm çocuksuluğumu…
Sadece, tarih öncesi çağdan kalma bir yaşamsın,
Vahşi bir dünyada elleri kanlı bir avcısın…
Oysa ben,bir mazoşist kadar bağımlıyım acısına sevdamın.
En karasını çektir tükürerek suratıma,
en kavuşulmazını zehret damardan;
kokuşmaya saldıran yaratıklara bırak gerisini.
Gör işte,
yufka yüreğim bir kurtçuk ordusu tarafından kemirilmekte!...
Karanlığı kızıla boyuyor damarlarım,
kızılca kıyamet kopuyor,
tüm karanlıklar artık benim…
S-E-N YOKSUN,
B-E-N Y-O-Ğ-UM…
(yoğ: ölü, cenaze)