İnanamıyorum böylesine acımasız gidişlere
Seni tanımamış olsaydım
Aşkı yanlış tanımış olmayacaktım…
Aşkın tanımına dair ellerimde tuttuğum
arkana bakmadan gidişinden başka bir şey değil…
Gitme diyemedim küsüp de gitmelere
Diyebilseydim, engelleyebilseydim keşke...
Daha ilk günden başlıyor özlem
Yolculuklar bana doğru, daima
Dönmelere dair umutlar tükenmemişçesine
Sen hergün ölüyorsun benim için geri dönmemecesine;
Ben her dönen yolcunun gölgesinde ölüp ölüp diriliyorum...
Soğuk bir boşlukla yerçekimsiz dolanmaktayken
Gözlerim denk gelir de gözlerine
Kırık bir camın yansımasında
Göz kapaklarımda birikirse ayrılık hüzünleri,
Ağlarsam göz yaşlarıma yenilmeden;
Sana değil… kendime...
Bir hayli kırgınım;
Neden bilmiyorum!
Belki bilemediğim için mutlu olmayı
Belki sana bağlanıp kalmaktan dolayı
Belki de dilimden düşmeyen keşkelere
Sadece kırgınım
Hepsi bu…
Aksak topal bir sefilim sonsuzluğa adanmış iz sürümünde
Yüreğim volkan lavı gibi fokurdarken
Buz tutkunu beynim, hayalini kuramıyor yarınların.
Ayaklarım üşüyor
Aşkı adım adım öğreniyorum
Kendi ayak izlerimden
korkuyorum
Beynimi kemiriyor fareler
Renklerin hayat, siyah beyazınsa ölümmüş senin,
biraz geç öğreniyorum…
Geç de olsa inanmak gerek gelmeyeceğine...
Hal hatır sormayın işte,
Beni acımasız zebaniler eline
bir başıma bıraktı ve gitti,
bir daha asla dönmeyecek
İnanmak gerek dönüşü olmayan gidişlere
ve yaşamak için sapasağlam geçmek gerek karşıdan karşıya
Freni boşalmış bir kamyonun altında kalmamak gerek…
…/…