Nefes alıp verişlerin korkak, Sesin cılız ve biraz da ürkek, Sanki yavan tüketmişsin onca saati...
Eylül... Vazgeçemediğim, isyan ettiğim, ama hep sustuğum. Sarı gölgelerde menekşe kokusu acımasız, Karanlığa siper ediyor göğsünü sanki güller. Bulamadığım can çekişmelerim...Nerdesiniz? Ben suratımı cilalayan hıyanet rüzgarı istiyorum.
Eylül... Başka adımları sen zannetmelerim, Kapıya koşuşum ve hayal kırıklığına uğrayışım. Elden düşmek eski, görgüden eksik, Senden başka yağmurda ıslanmak bana günah! Taksim taksim ruhların şuursuz cinneti, Kaybettim nefreti, acizliği ve kimsesizliği.
Eylül... Gece siluetinde ki gündüzlerde kayboluşum, Siyah takunyaların koro halinde söyleşileri. Altın kafessiz bülbül cinayetleri, Yokluğunda yaptım her şeyi...Aklım firari! Islatıp kurut beni, sonra teslim et, Yanarım yokluğunda bensiz solan dallarına...
Eylül... Kimin adını söylediğim kulağına, Saçların oyun bozan sonbahar rüzgarını anımsatır. Dudağın telaşsız en az gözyaşların kadar taze, Hayat bedelini erken ödemiş çocuksu yüreğin. Bezgin, kararsız, kimliksiz bıraktım seni. Essem mi, yağsam mı diye düşünmelerin bundan!
Eylül... Bırak artık gideyim başka mevsimler yaşamaya, Bilmeni isterim hiç unutmayacağım sarı rengini. Tanrının gözyaşları paklar acılarını. Çoğul gölgelere dalmaktayım sen ağlarken, Aralık beni bekler yağmur sonrası. Bozuk fişekler misali saçmalıyor mantığın, Eylülde aşk yaşanmazmış oysa!... ...Gördüm, bildim, yaşadım....
( Cesaretsiz Bir Mevsim başlıklı yazı Toprak tarafından 1.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.