Bu yazımdaki kahramanların ikisini tanıyorum. Kız: Aysu , Erkek: Deli Ferhat...Bir  de  adam  var.   Adam   kim  mi?  Adam işte, Onun bir adı olmasın varsın..Nasılsa öğreneceksiniz kim olduğunu.
................................................................................

Namussuz belediye otobüsü bir türlü gelemedi. ’’O uzun yolu yürümeyeyim diye minibüse binmez misin al sana otobüs.’’.. Beklemekten ayaklarıma kara sular indi. Aksi gibi durak da giderek kalabalıklaşmaya başladı. Garanti ayaktayım yine. Ulan beyinsiz kafa, iki yüz metre alt tarafı yürüyeceğin yol. Ne halt etmeye beklersin belediye otobüsünü?

Serde az buçuk yazarlık var ya başlıyorum durakta bekleyenlere birer meslek ayarlamaya... Şu yorgun kadın temizlik işçisi ya da çocuk bakıcısıdır garanti. Şu kravatlı herif de memurdur bir yerlerde. Öğrenciler zaten belli kıyafetlerinden.

 Aaa o da ne sosyete kızı Aysu da otobüs bekliyor... Hay Allah bunlar da biner miydi belediye otobüsüne? Binerler binerler. Yolun alt tarafındaki gecekondulardan çıkarlar, bu sitenin önüne gelirler ( O sitede yaşıyormuş havasını vermek için ) akşam yine bu durakta inerler ( Daha doğrusu sabah...Çünkü akşamları yaşar genelde bunlar ) sonra yine gecekondularına dönerler. Ertesi akşam yine buradan belediye otobüsüne binmek için.  Yani  ''Sosyete  kızı ''  dediğime  bakmayın.  Aslında  gecekondu  kızıdır. Asıl  adı  da  ''Döne''  dir. Sabah  sabah  ne  işi  var  ki  durakta?

Vayy vayyy vayyy kim geliyor kim?  Bizim Deli Ferhat değil mi bu?O da  gece  yaşayanlardan  aslında.  Eşşeoğlu eşek serserinin teki ama nasıl anlatsam şeytan tüyü var köpekte. Belki de arkadaş için gerekirse canını tehlikeye atan hani şu gençlerin ''Harbi '' dedikleri delikanlılardan oluşundan. Suratındaki hafif faça izi de bir arkadaşını kurtarmak için beş kişiye birden dalmasının bir anısı. Onun hiç haberi yok ama itoğlu iti oğlum gibi seviyorum adeta. Her halde ben hayatımda hiç kimse için bir kavgaya giremediğim için olsa gerek.  Gerçi  kendim  için  de girmedim  ya  orasını  karıştırmayalım.

Millet birden hurraaaa doluştu otobüse. Ben, Ferhat, Aysu ve bir kaç kişi ayakta kaldık. Ferhat hemen Aysu’ya iskele alabanda yaptı ve başladılar muhabbete.

’’ Vay itoğlu it sonunda Aysu’yu da tavladın ha?  Artık ne anlatıyorsa Aysu şen kahkahalar atıyor. Ferhat anlatıyor Aysu gülüyor....Aysu gülüyor Ferhat anlatıyor.''  Diye  geçiriyorum  içimden.

Aysu birden bozuldu...Tam karşısında bir ucube duruyordu. Gözlerini öylece Aysu’ya dikmişti. Aysu otobüse bindiğinden beri göz kapaklarını hiç kırpmadan devamlı aynı noktaya yani Aysu’ya bakıyordu zaten. Dayanamadı Aysu.

- Ne bakıyorsun lan öyle pis pis..

Deli Ferhat o yöne döndü.  Hışımla  gürledi:

- Ulan ne bakıyorsun nişanlıma?  Derdin nedir senin herif?

Yüzünün bir yanı adeta yok olan ucube cevap verdi hırıltılar çıkararak...Çok da anlamadık dediklerini ama şunları söyledi :

- Size bakmıyorum hanımefendi. Benim gözlerim sakattır biraz. O bakımdan bakışlarım hep böyledir. Rahatsız ettiysem özür dilerim.

’’Vay be bu  ucube konuşabiliyormuş. Çektiği onca votkaya rağmen( Kokmadığı için garanti votka içmiştir diye düşünüyorum. Tam da ayyaş tipi var zaten  namussuz  pezevenkte ) Hem bayağı da nazikmiş. Özür dilemesini de biliyormuş  gavat..’’ Diye geçirdim içimden.

Sadece ben değil her kes tabii ki  herkes  bu  ucubeye  nefretle  bakıyordu.  Nasıl  olur  da  gül gibi  bir  kıza  böyle  pis  pis  bakma  küstahlığında  bulunabilirdi.  
Deli Ferhat  herkesin  kendisini  desteklemesiyle  iyice  coştu:

- Madem öyle kafanı başka tarafa çevir de   sabah  sabah oymayayım seni.

Ucube  yine hırıltılı  bir sesle  cevap  verdi:

- Peki delikanlı öyle yapalım.

Artık kafasını aşağı eğmişti. Gözleri sadece otobüsün zeminine bakıyordu.

Ama kıllanmıştı bir kere Aysu. O ucubeden fena halde kıllanmıştı. Bu arada deli sevgilisinin kendisi için adama çatması da hoşuna gitmişti hani. Fakat bu yeterli değildi. Acaba her olur olmaz şey için kavga eden, hatta bu  sebeple  yüzünde bir de iz taşıyan Ferhat onun için de kavga eder miydi? Bunu denemenin tam sırasıydı şimdi. Hem dedik ya bu ucubeden fena halde kıllanmıştı.

’’Ay ’’ diye bir ses bütün otobüse yayıldı’’

Ferhat  merakla  sordu:

- Ne oldu Aysu? 

Aysu,  karşısındaki  yaratığı  göstererek  cevap  verdi:

- Ne olacak? Bu ucube beni elledi.

Eyvah  ki  eyvah !  Belediye  otobüsünde  kan  akacaktı  az  sonra. Deli  Ferhat  bu  ucubenin  şah damarını  keserdi  vallahi.  Ne  demekti  onun  sevgilisine  hem  de  yanındayken  sarkıntılık  etmek? 

- Neee....Ulan sen beni tanıyormusun namussuz herif ?  Bana Deli Ferhat derler. Ben adamın  anasını  avradını...rim.  O  kolunu  da  ta  omuz  başından  keserim.

Ferhat'ın  narasıyla  birlikte  yolcular  da  ucubeye  döşenmeye  başladılar:

- Utanmaz ahlaksız
-Ayyaş köpek
-Tipine bakmadan genç kızlara sarkıyor
-Şoför bey karakola çek lütfen bu sapığı polise teslim edelim.

Ucube  yavaşça  ayağa  kalktı.  Yine  hırlaya  hırlaya  konuşuyordu  ama  bu sefer  ne  dediğini anlayabiliyorduk.

- Bir dakika delikanlı.Bir dakika lütfen sayın yolcular !  Sadece bir kaç dakika.  Bir  dakika  beni  dinleyin, ondan sonra ne yaparsanız yapın .Sadece bir kaç dakika bekleyin...

Sonra sol elini ceketinin içine soktu. Deli Ferhat, adam tabanca, bıçak vs çıkaracak diye teyakkuzda bekliyor ve elini arka cebine atarak o da sustalıyı çıkarmaya çalışıyordu.

Öfkeyle  söylendi kendi kendisine

’’Hay anasını satayım... Bu Aysu zillisi yüzünden ...Onun bir telefonuyla aniden sokağa fırlayınca sustalıyı evde unuttuk. Ama kim takar ? Az  mı  sadece  yumrukla, bıçaklı,  sopalı  kavgaların  içine  daldık?''

Sonunda, Ucube elini  soktuğu  ceketinin  kol  kısmından  aldığı  o  nesneyi  otobüsün zemine fırlattı.  Bu  bir  protez  koldu.

- İstediğin kol olsun. Al buyur...  Bir kol dediğin nedir ki?  Vatana millete  bin  kol  feda  olsun.

Deli Ferhat, Aysu  ve  biz  yolcular,  hatta  otobüsü  durduran  şoförün  şaşkın  bakışları  arasında  ucube  devam etti:

-Bak  delikanlı.  Bunu  veriyorum  sana,  sen  zahmet  etme diye.  Ama ötekini istersen vermem.  O kolun  daha  görecek  işleri  var.  Her  kim  onu  da  almak  istiyorsa  Kato'ya  gelsin.  Hem kusura bakmayın onu, kelle almadan vermem... 

Daha önce ne dediği anlaşılamayan ucubenin bu sefer  dediklerini anlıyorduk. Pardon. Yine anlayamıyorduk...

 Eğer anlasaydık özür dilerdik ondan.

Bir parça yüzümüz kızarırıdı.

Yok öyle yapmadık.

Peki ne yaptık?

Anında u  dönüşü  yapıp  az  önce  Ucube  dediğimiz  gaziye  yönelttiğimiz  öfkemizi  Ferhat  ve  Aysu'ya  kusmaya  başladık: 

-Serseri  köpek.  Utanmadan  bir  gaziyle  kavga  edeceksin  ha?  Yazık...Kalıbından  utan.  Gören  de  bir  bok  zanneder  seni.
- Gecekondu  şıllığı...Utanmıyorsun değil mi kahraman bir gaziye iftira atmaya?
- Böyle fahişeleri otobüse almayacaksın kardeşim.
- Ben şimdi bu gazinin yerinde olsam hakaret davası açarım bu şıllıkla  şu  serseriye
- Yok arkadaş bu memlekette yaşanmaz ya !  Memleketin çivisi çıktı.

Aysu  çok  utandı.  Ferhat  da  çok  utandı.  Gazinin  elini  öpüp  özür  dilediler. Ama  artık  ikisi  de  kahraman  bir  gaziye hakaret  etmiş  olan  vatan  hainleri (!)  oldukları  için  o  belediye  otobüsünde  onlara  yer  yoktu.  

Aysu  ve  Ferhat  pişmanlık  ve  utanç  içinde  otobüsten  indiler. 

Biz  mi?

Biz  utanılacak  ne yapmıştık  ki?  (!)  

Yolumuza  devam  ettik. 

( Vatan Sağ Olsun başlıklı yazı Sami Biber tarafından 16.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu