Rotamda mevsimsel kırıklar:
Rüzgârın savurduğu gölge misali eşkâlim.
Zaman aşımına uğramadığımın da
Tek delili;
Yaşsız ve yassız sefil benliğim.
Gözden ırak nasıl ki;
Unutulmanın verdiği o bayat tatla
dokunur usulca
Belki de zikreden deyişlerden çok öte
bir yol
Tutturur da şiirin zarafeti.
Kıvılcımlar saçan gözlerinde şiirin,
En nazenin terennüm
Yine mütereddit kimlikten
Arda kalan o fısıltı.
Sevmelere dair nice kinayeyi
sırtlanıp da
Zamanın ve devranın tek şahidi;
Unutulmayı kabullenip
Unutmaya direnen son yolcu olmalı
Kayıp hayallerden düşen payıma.
Kırık kanatlarına kondurduğum buse
Yine ellerimde tir tir titreyen yavru
serçe.
Gerçektir bu hikâye
Hem de en azılısından geçen zaman.
Yalan olsa keşke sunumumda
Ve lav etsem şiiri:
Sonra da dokunaklı yüzünde esaretin
Bir şerh düşsem ansızın:
Beni bana yakın kılan,
Ömrün yankısında
Son bulan bir sevda mı da
Üstelik ölümüne
Üstelik yenilmeyecek sine düşmüşken
yana başın
Solan çiçekten yok ki farkım,
Demenin mağduriyeti
Yine dikenlerim kanatırken içten içe.
İkircikli bir şarkı tasarlıyorum
Hücrelerin istilasında
Talan edilmiş kalan yarım
Aslında yarınlardan kaygılıyım:
Alayına da sevdalıyım
Yazmakla iştigal bir şiiri,
Demlendikçe
Bulut benzeri bir coşkuyu
Kutsarken Tanrı
Ben hala canının derdinde
Bir faniden öte
Hüznü yağmalıyorum şiirlerimle.
Şirin bir teselli akan
Irmaklarında aklın.
Varsa yoksa derdi, tasası
Yine kıdemli yolculuğun
Perde arkası.
Dediklerime nasıl ki kefilim,
Demediklerimden de gocunmam hani:
Köhne bir odanın
Kirli duvarları…
Varsın beyazı teğet geçsin evren
Kinimden arındım madem
Var mı benden zengini?
Derli toplu kıyımlarda
Ölü taklidi yapan bir imgeyim
epeydir:
Deliliğimi sunduğumun da delili
Gecenin gözüne kaçan toz misali
Haylidir içli dışlı bir yolculuk,
Gönül gözünden müteşekkil
Çöken sineme
Yine ağır bir bulut.
Ayıkladıkça taşını bunca yalanın
Soyut tebessümlere bile muhtacım:
Varsın sıradan bir selam
Varsın yalandan soran halimi hatırımı
Hani olur da elinde bir karanfil
Dağıtır havanın kederini, gamını.
Ah’larımla geldim de ne oldu?
Sonlarımı vurdukça
Hayatın gongu
Hadi, sil baştan, yeni gün:
Kayıtsız bir yorgunluk elbet yandaş
Yine saklı içimde sancak
Yine derinlerden süzülen tevekkül.
İpliklerle dokuyorum aşkı,
Bayat cümlelerden arakladığım
yalanları
Eliyorum düş pazarında.
Kaynayan atlasını evrenin,
Gece nöbetlerini sürüngen öfkemin,
Çatal sesini kinayenin
Siliyorum kara tahtadan.
Alımlı imgeleri ıslatıyorum akşamdan
Sürahi dolu işte az rehavetle,
Aşka sirayet eden dokuyu
Elliyorum usuldan
İçimde körebe bir sancı.
Kulluktan aldıkça nasibimi,
Elemle yüz gözüm epeydir madem
Bir de satılmış yüreklerin üstünü
karalıyorum.
Alı al moru mor
Alayına hüzün,
Alaylı ömrün neresi vurgun yemiş de
Mektepli bir sitayişi kundaklarken
zamandan
Arda kalan,
Derli toplu bir ölümü kundaklıyorum.
Sırça köşkün baş belası,
İkircikli aşkların yorgun kıtası,
Demli üzünçlerle çalkalarken ömrü,
Densiz yergilerle kıyasıya bir
mücadele.
Yorgundan öte
Yanıp giden yorgan misali
Kalan diri bir umut
Yine teyellediğim güne dair;
Dünden sarkan o mizacı,
Yarınlara dair sitayişi
Öbeğinde ölümlerin
Kul köle olduğum aşkları bile
Görmezden gelen yargı.