.
Dem aynı dem
Vardır zamanın da bir k a l b i
Karanlığı ufalanır gecenin her mum yakışta
Tamamlanır içimizdeki seslerin a k o r d u
Mânâ tufanı kopar son bakışta
Bilincin ücrasında
Türbesiz ölüleri bekler m e c a l s i z hancı
Sıfırla çarpılır tüm yüksek gerilimli nidâlar
Ve suya dönüşür ateşteki sancı
Hiçliğin ritmiyle
Merhametli bir tufan t e ğ e t geçer ömrümüzden
Göğün haşmetinden yüksünür cüce ruhlu sırıklar
Kaderin çizdiği ölümlü tabloda
Saçlardakine eşitlenir içlerdeki k ı r ı k l a r
Bekleyişin suskun ovasında
Ayrık otu gibi çoğalır k e k r e m s i nağmeler
Tebdil-i kıyafet dolaşır hüzün
Ve iliksiz bahtına sabrı teğeller düğmeler
K/ağıtlarda
Nasır tutmaz çiseleyen şiirin kalbi
Her satırında yokuşla iniş paylaşır kozu
Avurdunu yırtar ç ı ğ l ı ğ ı siftinmiş sessizlik
Ve içli üflemerle arınır geçmişin tozu
Vefasızlık zincirinde
Gökyüzünü i ncitir kafesine aşık olan kuş
Lekeli dokunuşlar biriktirir kanatlarında
Bir n e b b a ş dadanır gözlerin ferine
Ve ışık kırıntıları yetim kalır göz kapaklarında
Bir a ğ u s d o s t sıcağında
Uyanır uykusuna rüya değmemiş papatya
Son dikişini atarken c e r r a h
İstiğfarını tamamlar zehirli bir gelincik
Ve huve’l baki ile başlar i n ş i r a h
.
. . . . . . .
.
.
.
.
.
.