Öğretmenlik günleri geride kaldı. Öğrencilerimle
birlikte olduğum zamanlar katıksız en mutlu olduğum yıllardı. Bir devrandı
yaşandı o güzel yıllar. Geriye her biri tanımsız güzel anılar kaldı bana. Çalıştığım
yıllarda özellikle 4. ve 5. Sınıf öğrencilerime yazı stillerini değiştirerek ve
yazılarının altına adlarını yazmayarak hakkımdaki düşüncelerini bir ak kâğıda
yazmalarını isterdim. Geçen gün dolapları düzenlerken bu yazılar elime geçti.
Ne iyi, o yazıları saklamışım. Şimdi sizi öğrencilerimin çocuk kalplerinin
sıcaklığını hissedeceğiniz sınıfıma davet ediyorum.
Yazıları
paylaşırken özeleştiri yapacağım bir durumun altını çizeyim. Bu yazılar yirmi
yıl öncesine ait. O yıllarda maalesef okullarımızda acıtmadan da olsa dayak söz
konusu idi. Kişisel olarak öğrencilerimle açık kalplilikle tüm konularda fikir
birliğimiz vardı. Sadece arkadaşlarına karşı küfür söyleyen ve kavga edenler az
da olsa dayağa muhatap olunacağını bilirdi. Ders konusunda böyle bir eylemim
olmazdı. Ve bir öğrenciye dayak attığımda kendimi öğretmen olarak aciz
hissederdim. Bakalım öğrenciler neler yazmışlar. Noktaya virgüle dokunmadan
paylaşıyorum:
“Canım
öğretmenim, güzel öğretmenim seni çok seviyoruz. Bize bilgi dağıttın bir ışık
gibi girdin kalbimize. O kadar şanslıyım ki bilemezsiniz. Çünkü sizin gibi bir
öğretmenim oldu. Öğretmenlik çok güzel bir meslektir. Ama bu güzel mesleği
güzel bir şekilde yerine getirebilmek ve öğrencilerine o duyguyu anlatmak çok
önemlidir.
Bize
bir ana bir baba oldun. Saçlarını ağarttın bizim için öğretmenim. ‘Saçlarım
ırki olacak erken yaşlarda aklaştı.’ Bize şimdiye kadar öğrendiğiniz her şeyi
öğrettiniz. Sizden ayrılmak çok zor geliyor. Size karşı bir eleştirim yok.
Çünkü 5 senedir sizin gibi bir öğretmenimi daha sevmemiştim. Anaokulumda o
öğretmenimden ayrılmak çok zor gelmişti. Bu sene sınıfça sizi
öfkelendirmeyeceğiz. Çünkü bu sizinle son senemiz. İsterim ki bizden sonra da
öğretmenlik yapınız. Sizi bir muma benzetiyorlar. Ama mum ışığı yansıttıktan
sonra söner. Ama siz öğretmenler asla sönmezsiniz. Hep bilginizle kalırsınız.
Benim canım öğretmenim.”
“Öğretmenim
bize sevgi dolu gözlerle bizler bakıyorsunuz. Öğretmenim sizi canımdan fazla
seviyorum. Bizim için saçlarınız aklaştı. Bize ikinci sınıftan beri bize okuma
öğrettin ne yapsak hakkınız ödeyemeyiz. Bir şeyle ödeyebiliriz o da çalışkan
olmak bize ders öğretmek için ayaklarını yoruyorsun. Bize iş sahibi olmamız
için çabalıyorsunuz. Bizim için yedide okula geliyor birinci derste
cumhuriyetle ilgili film izletiyorsunuz. Bayramda 3 C’nin öğretmeni
öğrencilerinin kuru yiyordu, masasının üstünde uyuyordu. Siz dünyanın en iyi
öğretmenisiniz sizin gibi öğretmen olmaz zamanında derse giriyorsunuz.”
“Öğretmenim,
siz bir güneş gibi doğdunuz içimize. Bizi aydınlattınız. Bize öğrettiniz. Bizim
ufkumuzu genişlettiniz. Saçlarınız aklaşana kadar. Bize kaç yıl emek verdiniz.
Bir ana, bir baba gibi bize baktınız, büyütüp bilgi dağıttınız. Aslında siz bir
meleksiniz diyebiliriz. Çünkü çok sabırlı, sevecensiniz. Şu an yalan değil,
gerçekten içimden gelenleri kâğıda döküyorum. Sizi çok ama çok seviyorum. Yani
diğer öğretmenlerimi de seviyorum fakat bu size duyduğum sevgi bir baba sevgisi
kadar büyük ve değer ölçülemez bir sevgi.
Siz
benim için çok değerlisiniz. Sizinle bu son senemiz. Çok üzülüyorum. Çünkü
sizinle beş yıl bir aile gibiydik. Bu yazıyı siz olmasaydınız öğrenemezdik. Ama
size beş yıldan beri çok ama çok alıştık.
Şimdi ayrılmamız bizim (benim) çok güç bir şey olacak. Bize çok sabırlı
oldunuz. Belki sabır taşınız çatlayacak şu an. Çünkü çok ama çok sabır ettiniz.
Belki biz de size çok haksızlık etmiş olabiliriz. Eğer etmişsek sizden özür
diliyorum. Ama sabır etmeniz işe yarayacak. Çünkü biz de bu davranışların
hakkını ödeyeceğiz. Büyüyünce biz de sizin gibi bir öğretmen, doktor bankacı
olacağız. Benim yazacaklarım bu kadar öğretmenim.”
“Canım
öğretmenim seni çok seviyoruz. Seneye senin sınıfına gelecek çocuklar çok
şanslılar. Sizin gibi disiplinli, bilgili tatlı bir öğretmene gelecekleri için
çok sevinip bilgi öğrenecekler. Sizi kaybetmek kimse istemez. Sizi çok ama çok
seviyoruz. Beş yıldır sizinle olmaktan çok mutluluk duyuyorum. Sen benim için
çok değerlisin. Biz çocuklar aynı küçük melekler gibi. Eğer bu sene senden
ayrılırsak çok üzüleceğiz.”
“Siz
benim için bir melek, bir çiçek gibisiniz. Çünkü yıllarınızı öğretmenliğe
adadınız. Şahsen ben bir öğretmen olsaydım. Öğretmenliği bırakırdım. Çünkü
çocukların daha çok öğrencilerin gürültüsü, yaramazlığı öğretmenlere
saygısızlık gibi daha birçok nedenler vardır. Oysa öğretmenler bir çiçektir.
Beş yıldan beri tanıyorum ve diğer
öğretmenlerden daha sabırlı, daha temizsiniz. Öğrencilerinizi yaramaz,
öğretmenlere karşı saygısız yetiştirmediniz. Siz sınıfınızı çok düzenli ve
tertipli yetiştirdiniz. Siz bize, doğruyu, güzeli ve öğretmenlere karşı sevgiyi
öğrettiniz. Ama beden eğitimi derslerinde biraz daha fazla beden yapsak.
Siz
bence bütün küslükleri dostluğa kini sevgiye bağlıyorsunuz. Sınıfta bir öğrenci
kavgayı başlatırsa diğer öğretmenler sınıfını sıra dayağına çeker. Bugün ve
yarınlarda sizinle olmaktan gurur duyuyorum.”
“Benim
öğretmenim disiplinli güzel konuşan birisidir. Bize hep ana, baba gibi
davranır. Bize hep ikaz ederek susturur.
Dayağa başvurmaz. Öğretmenim hep bizim iyiliğimiz ister. Bize ders öğretene
kadar anlatır. Bizim iyi okullara gitmemizi ister. Bize kıyamaz bize bir şeyin
kökünü öğretir. Öğretmenim hep bizim okumamızı söyler okuyup büyük adam olunca
iyi işlere girmemizi ister. Biz bir şeyi yanlış yaparsak bize yine yanlış
yapmasın diye öğretir. Öğretmenler ders saatleri hiç boş kalmazlar Atatürk’ün
öğretmenlerle ilgili bir sözü vardır “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz
olacaktır.” Diye öğretmenim öğrencilere ve bizim velilerimize güzel konuşur
nazik olur ama sadece velilerimize değil herkese güzel konuşur.
Öğretmenim
sigara içmez. Bu yönü hoşuma gidiyor. Her öğretmenler bizler için çalışıyor.
Öğretmenim bize resimde değişik şeyler yapıyor bazıları hoşuma gitmiyor. Ama
bazen resimler o kadar hoşuma gidiyor ki, hep resim yapmak istiyorum. Benim en
sevdiğim ders Türkçedir. Öğretmenim soru soruyor bilemiyoruz, bilince
öğretmenimiz seviniyor. Herkes testten beş alınca seviniyor. Öğretmenim hep
diyor büyüyünce bizi güzel okullarda görünce sevinirmiş. Öğretmenim okulda çok
iyi herkesle kaynaşıyordu.”
Devamla
diğer öğrencilerin yazıları da paylaşılacak.
İbrahim Yılmaz