Atatürk'ün Leblebilerini Aşıran Çocuk
ATATÜRK'ÜN LEBLEBİLERİNİ AŞIRAN ÇOCUK
Atatürkçü değil Atatürk olun.
Henri Benazus
----------------------------------------------------------
Yıl 1937
Aylardan Ekim... Ekim ayının 9. Günü...
Mustafa Kemal Atatürk, Nazilli Basma Fabrikasının açılışını yaptıktan sonra Ege
askeri manevralarını izlemek üzere tren ile yola çıkmış ve Aydın ilimizin o
zamanlar kırk haneli bir köyü olan Ortaklar’a gelmiş. Atatürk’ü karşılamak
üzere bir heyet oluşturulmuş. Bu heyette istasyon müdürü, muhtar ve o sıralarda
İncir Tarım Kooperatifi katibi olan bir vatandaş var.
Henüz yedi yaşlarında olan kıvırcık saçlı bir çocuk,İncir Tarım Kooperatifi
katibi olan babası İshak’ın yanından birden fırlıyor ve koşarak Atatürk’ün eline
yapışıyor.
Atatürk bir taraftan eline yapışmış olan bu afacanın başını diğer eliyle
okşarken bir taraftan da halka hitaben bir konuşma yapıyor. Konuşmasının bir
yerinde de ‘’Ellerinizi birbirine değil gökyüzüne tutun, başınıza vurun. Çünkü
ufukta Cihan savaşı var…’’ Diyor
Daha sonra küçük çocuğun elinden tutarak trendeki kendisine ait kompartmana
götürüyor. Bir tas beyaz leblebi getiriyorlar Atatürk’e ve rakı...
Atatürk, rakısını yudumlarken çocuğa soruyor ‘’ Adın nedir senin?’’
Çocuk ‘’ Henri Benazus efendim !’’ Diyor.
Atatürk ‘’ Hımmm Yahudisin demek’’ Demiyor. ‘’Neden Ahmet, ya da Mehmet değil de
Henri’’ Diye de sormuyor. Gülümsüyor çocuğun gözlerinin içine bakarak...
Küçük Henri daha önce anlatılanlardan dolayı üç metre boyunda bir dev
zannettiği Atatürk’ün, cüsse olarak diğer insanlardan hiç de farkı
olmadığını anlıyor o anda ama daha da
önemlisi dev olmanın cüsseyle alakalı bir şey olmadığını da o anda anlıyor.
Çok çok daha önemli bir şeyin de farkına varıyor Henri Benazus: Türklüğün bir
ırk ve kan meselesi değil, ruh meselesi olduğunu anlıyor. Çünkü o buluşmadan sonra ‘’ Ben neyim?’’ Sorusunun
cevabını buluyor. ‘’ Ben bir Türk’üm’’ Diyor ve bugün itibariyle seksen dokuz
yaşında olan bu insan hep Türk kalıyor.
Mustafa Kemal rakısını yudumlarken Hanri Benazus tas içindeki beyaz lablebileri yemeye başlıyor.
Tastaki leblebiler bitince bir tas daha getiriyorlar. Henri Benazus bu sefer
gelen beyaz leblebileri ceplerine dolduruyor kardeşlerine vermek için.
İşte bu anısı sebebiyle de bugün hâlâ ‘’ Atatürk’ün leblebilerini aşıran
çocuk’’ veya ‘’ Atatürk’e rakısını leblebisiz içirten çocuk ‘’ Diye anılıyor.
Peki kim bu Henri Benazus?
1492 Yılında İspanya’da Ferdinand adlı kral ile İzabella adındaki kraliçe bir
Müslüman ve Yahudi soykırımına başlamışlardı ya. Osmanlı Padişahı II. Bayezıt
da Kemal ve Burak Reisleri İspanya’ya gönderip oradaki Yahudileri gemilere
doldurarak Osmanlı topraklarına getirmesini emretmişti ya...İşte Henri
Benazus’un ataları o Yahudilerdenmiş.
1492 de İzmir’e gelmişler ve O tarihten sonra da İzmir ve havalisinde
yaşamışlar asırlar boyu.
Kendisi 1930 da İzmir’de doğmuş.Babasının adı İshak... İzmir Atatürk Lisesini
bitirdikten sonra yüksek tahsile devam edememiş. İş hayatına atılmış. Bir dönem
İzmir’in Altay Spor Kulübünün başkanlığını yapmış. 1960 da Yupi Tavukçuluk diye
bir şirket kurmuş ama 1988 yılında şirket iflas etmiş.
Henri Benazus iş dünyasını çok fazla sevmemiş olsa gerek. Zira biz onu daha çok
yazdığı kitaplarla ve sahip olduğu müthiş bir Atatürk fotoğrafları koleksiyonu
ile tanıyoruz.
Evet, On yedi yaşındayken haftalığını
vererek Atatürk’e ait daha önce hiç görmediği bir fotoğrafı satın alarak
başladığı Atatürk fotoğrafları koleksiyonu oluşturma gayretleri sonucunda şu an
itibariye beş bine yakın fotoğrafı içeren bir koleksiyon sahibidir Henri Benazus.
Yurt içinde ve Yurt dışında devamlı Atatürk’ü anlatan Henri Benazus toplamda
elli beş kitap yazmış. Yazdığı kitapların büyük çoğunluğu Atatürk üzerine...
Onun yazdığı kitaplardan bazıları şunlar: ( Bir tanesini en sona saklayacağım.
Zira o kitap hakkında diyeceklerim var. )
1- Atatürk ve Deniz Sevdası
2- Asker Atatürk
3- Atatürk ve Gençlik
4- Atatürk ve Çocuk
5- İnsancıl Gülümseyişi ve Atatürk
6-Atatürk ve Çağdaşlık
7- Atatürk ve Doğa Sevgisi
8- Atatürk ve Tarım
9- Atatürk ve Cumhuriyet
10- Atatürk ve aramızdan ayrılışı
11- Atatürk ve Eğitim
12- Atatürk ve Kadın
13- Çanakkale’den Gelibolu'ya
14- Mustafa Kemal ve Vahdettin
15- Geçmişten Günümüze Kadınlar ve Kadınlarımız
16- En Güçlü Tanık Vicdan
17- İnsanlığın en Temel Değeri Dostluk
18- Ben Kimim Siz Kimsiniz?
19- Son Yolculuk
20- Niçin Atatürk ?
21- Yaşamın İçinden Atatürk Anıları
22- Sevginin Işıltılı Dünyası
23- Büyük Atatürk Albümü
24- İşte Aşk Budur
24- Mutluluk
25- Önce İnsan Olmak
26- Dünya Milletlerinin Gözüyle Atatürk
27-Çağlar ötesini Aydınlatan Işık- Mevlana Felsefesi
28- Yunus Emre
29- Mehmet Akif
30- Sarıkamış Gerçeği- Beyaz Ölüm.
Evet, Hanri Benazus bizlere Atatürk’ü pek çok eseriyle anlattığı gibi Mehmet
Akif’i, Yunus Emre’yi, Mevlana Celaleddin Rumi’yi ve Sarıkamış faciasını da
anlatmış. Lakin bir eseri var ki bence çok çok önemli.
Hanri Benazus bizlere ‘’ Ulusal Kurtuluş Savaşımızda Din
Adamları’’ mızı da anlatmış.
Yok yok yanlış anlaşılmasın. Adam ‘’ Din adamlarımız’’ Derken Yahudi
hahamlarından bahsetmiyor. 776 Sayfalık bu eserinde Milli Mücadelemize kanıyla, canıyla, emeği ile omuz vermiş
Müslüman-Türk Din adamlarımızı anlatıyor.
Peki neden önemsedim bu kitabı bu kadar?
Şunun için önemsedim:
Bizim nüfus cüzdanında Türk ve Müslüman yazan yazarlarımız Milli mücadelemizde
din adamlarımızı genelde hep milli mücadele karşıtı, ağızları salyalı, gözleri
kin ve öfke ile bakan Atatürk ve Milli Mücadele düşmanı tipler olarak
anlatırken; mesela Milli Mücadelenin içinde pişmiş, cephelerde omzunda silahla
savaşa katılmış olmasına rağmen Halide Edip Adıvar bile din adamlarımızı ‘’
Vurun Kahpeye ‘’ Tipli insanlar olarak bizlere sunarken ( Ki bunun açtığı
tahribat bugün halen temizlenememiştir maalesef.) Yahudi asıllı bir
vatandaşımızın ‘’ Ulusal Kurtuluş Savaşında Din Adamları ‘’ Başlıklı hem de 776
sayfalık bir eser yazması nasıl izah edilebilir bilemiyorum.
Bu ülkede okullarda da kızlara taciz veya tecavüz olur ama hiç kimse
öğretmenlere ve okullara düşman kesilmez.
Bu ülkede Özgecan, bir minibüs şoförü tarafından tecavüze uğrar ve hunharca
öldürülür ama hiç kimse ‘’ Artık minibüslere binmeyelim. Kahrolsun
minibüsçüler’’ Demez.
Bu ülkede bir kaymakam 12 Yaşında bir kız çocuğa tecavüz eden sapıklar içinde
yer alır ama hiç kimse ‘’ Kahrolsun kaymakamlar. Bundan sonra kaymakamlık
binalarına adım atmayacağım’’ Demez.
Bu ülkede insanlar sokak ortasında tacize, hatta tecavüze uğrar, kimse ‘’ Artık
sokağa çıkmayacağım’’ Demez.
Bu ülkede bazı patronlar kız çocuklara taciz ve tecavüz ederler ama yine de
ana-babalar kız çocukları patronlarla iş görüşmesi yapmak üzere evden
ayrılırken ‘’ Aman kızım, sakın gitme. Sana tecavüz eder patron’’ Demez.Tam
tersine ‘’ Ne yap yap o işi kap’’ Derler.
Ama
bu ülkede bir kız çocuğu ( veya erkek çocuk ) soyunu sopu kuruyasıca bir sapık
tarafından dini bir kurum ya da kuruluşta tacize, tecavüze uğrar, Türkiyedeki
85.000 Caminin imam ve müezzini, Türkiyedeki 1607 İmam- Hatip Lisesi, (
Öğrencisiyle, öğretmeniyle ) Türkiyedeki 22.758 Kur’an Kursu ( Hocalarıyla
öğrencileriyle) Türkiyedeki bütün dini vakıf, dernek, cemaat vs... Topyekun
tecavüzcü, tacizci ilan edilir.
İşte bu bakımdan Henri Benazus’un yazdığı ‘’Ulusal Kurtuluş Savaşımızda Din
Adamları’’ Adlı kitap benim için oldukça önemlidir.
Neyse, konuyu fazla dağıtmayalım.
Sevgili Henri Benazus !
Sen benim nazarımda genetik olarak Türk olan pek çok soysuzdan çok daha fazla
Türksün. Türk olmanın kan ve ırk meselesi olmadığının en somut delilisin.
Şu an 89 Yaşındasın. Rabbim sana daha ne kadar ömür verir bilemiyorum ama yine de dilerim ömrün uzun ve sağlıklı
olur. Hürmetle ellerinden öpüyorum.
RESİMLER:
1- Henri Benazus İzmir- Karşıyaka Spor Kulübünde bir konferans veriyor.
2- Henri Benazus Koleksiyonundan bir fotoğraf. Atatürk, Afet İnan ve bir minik
çocuk.
3- Atatürk ve manevi kızı Ülkü ( Adatepe )
4- Henri Benazus’un satın almak için günübirlik Amerika’ya gidip aldığı bir
Atatürk Portresi.
5- Bu kitabın tanıtım yazısında şöyle deniliyor: ‘’ Ulusal
Kurtuluş Mücadelesinde Din Adamları konusunda kitap ve araştırmalar neredeyse
yok denecek kadar azdır. Halbuki Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt
Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı ve Osmanlı Arşivleri, Din Adamlarımızın
vatanseverliklerini, kahramanlıklarını dile getiren belgelerle doludur.
Sözü edilen arşivlerdeki belgeler iyice incelendiğinde ve bu kitap dikkatle
okunduğunda onların, yüzlerce tiyatro eserinde, filmlerde ve karikatürlerde
hafife alınan uydurma kıyafetli, ürkek bakışlı şahıslar ve kurnaz karakterli
tipler olmadıkları açıkça görülecektir.’’
6-7-8- Henri Benazus’un diğer eserlerinden örnekler.
(
Atatürk'ün Leblebilerini Aşıran Çocuk başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
25.04.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.