Fesli Kadir, Kalpaklı Yalçın Ve Sarıklı Şehit Ali Kemali Efendi
Yazının başlığından da anlaşılacağı gibi bugün siz değerli okuyucularıma üç
kişiden bahsedeceğim ama ana konum bu kişilerden sonuncusu olan Ali Kemali
Efendi olacak.
Önce Fesli Kadir’den yani Kadir Mısıroğlu’ndan bahsedeyim.
Bazı beyinsizler benim tarihle ilgili yazılarımda ondan fazlaca alıntı yaptığım
gibi iddialarda bulunsalar da tamamen iftradır. Evet, videolarını, yazılarını
seyretmiş ve okumuşumdur ama yazdıklarına, anlattıklarına itibar etmem. Atatürk
hakkında söyledikleri dışında mesela Mehmet Akif için ‘’Korkak pezevenk’’,
Selahattin Eyyubi için ‘’ Şişirilmiş kahraman, ayyaş serseri’’ Diyen birisinin
nesine itibar edeyim? İtibar ettiğim biri olsa zaten ben de bazıları gibi ondan
‘’Üstad’’ Diye bahsederim değil mi?
İşte o Kadir Mısıroğlu bilindiği gibi kendisinin Osmanlı olduğunu iddia eder
hep. Osmanlı oluşunun simgesi de başına giydiği ve adeta kafasının bir parçası
haline gelmiş olan püsküllü fesidir.
Oysa bilindiği gibi fes bize Sultan II. Mahmut ile gelmiş bir kıyafettir. Yani
Osmanlı’nın simgesi filan değildir. Dahası Osmanlı halkı bu fes yüzünden II.
Mahmut’a ‘’ Gavur Padişah ‘’ Demiştir. Osmanlı halkının benimsediği bir kıyafet
olmamıştır fes. Aynen Mustafa Kemal’in getirdiği Fötr şapka gibi..Cumhuriyet
döneminde nasıl ki fötr şapkaya karşı bir direnç olmuşsa, Osmanlı döneminde de
fese karşı bir direnç olmuştur halkta ama sonunda emir demiri kesmiş, zaman
içinde her ikisi de seke seke kabul edilmiş, kabul edilmek zorunda kalınmıştır
ama günümüzde de görüldüğü gibi bir avuç maskara dışında hiç kimsenin artık
fesi de fötr şapkayı da salladığı yoktur.
Gelelim ikinci kişiye...
İkinci kişi bir profesör. Adı Yalçın Küçük.
Bu kişi de Kuvay-i Milliyenin sembolü olan kalpak ile çıkardı bazı televizyon
kanallarındaki programlara. Kafasından kalpak eksik olmazdı.
Atatürk için bir programda açık açık ‘’Aslında korkak bir insandı.’’ Dedi ama o
bir Kuvay-i Milliyeciydi (!) Hepimizden daha fazla Atatürkçüydü(!)
1992 yılında Almanya’da pkk bayrakları altında
bir mitingde ‘’ Bugün diyorum en güzel baş Kürt başıdır. Çünkü Kürt
başını kaldırıyor. Selam baş kaldıran Kürde, Selam Kürdistan dağlarına, selam
Kürdistan dağlarındaki kardeşlerime,’’ Dedi ama o bir Kuvay-i Milliyeci
yurtsever(!) ve Atatürkçü idi (!)
Alevilere atılan en büyük iftira olan mum söndü olayını ‘’ Grup sekse biz mum
söndü diyoruz. Yalnız bu daha da ilerisi’’ Diye nitelendirerek ibadethaneleri
olan cemevlerinde bile Atatürk’ün resimleri olan Alevilere en büyük hakareti
yaptı ama o bir Kuvay-i Milliyeci(!) Atatürkçü ve yurtsever(!) olduğundan çok
da tepki almadı. Daha ziyade ulusalcı kanallarda arz-ı endam ederdi başındaki
Kuvay-i Milliye kalpağı ile.
Velhasılıkelam ne fes giymekle Osmanlı
ne de kalpak takmakla Kuvay-i Milliyeci olunuyor. İşte bunu ifade
edebilmek için yazıyı biraz uzattım affola.
Gelelim yazının asıl kahramanına.
O bir Osmanlı müderrisi.
Adı Ali Kemali Efendi.
Fesli de değil kalpaklı da ama kemiklerine, iliklerine kadar Kuvay-i Milliyetçi
bir zat. Sarıklı, cübbeli bir hoca...
1853 Sivas- Gemerek doğumlu.
Üç yaşındayken babasını kaybetti. Henüz çocuk yaştaşken üvey babasının bir
hakareti yüzünden evden kaçtı ve yıllarca Kayseri,İçel, Gaziantep, Kilis,
İstanbul, Halep, Şam ve Kahire’de ilim tahsil etti. Hatta ‘’ İlim Çin’de dahi
olsa öğreniniz ‘’ Düsturuyla Kıbrıs-Magosa Metropolitinden Rumca ve Latince
öğrendi.
Otuz üç yaşında Müderris( Profesör) oldu ve Konya’ya yerleşti. Konya’da çeşitli
medreselerde Müderris olarak görev yaptı.
Medreselerin eğitim sisteminden memnun olmadığı için daha sonra tayinini Konya
Mekteb-i İdadisine aldırdı. 1907 Yılında Konya’da Hukuk mektebi açılınca burada
hocalığa başladı ve Mecelle-i Ahkam-ı Adliye dersleri vermeye başladı.
1912 yılında Kısa bir süre Konya Mebusu olarak Osmanlı parlamentosunda bulundu.
Sonra tekrar Konya’ya döndü. Konya’da Türk Ocağının şubesini açtırdı. Kurtuluş
Savaşı yıllarında Konya Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kurdu ve cemiyetin reisi
oldu.
Ali Kemali Efendi bütün ömrü boyunca en büyük düşman olan cehaletle, ömrünün
son yıllarında da hem cehaletle hem de dış düşman olan işgalcilerle mücadele
etti ama maalesef ölümü yine cahillerin elinden oldu.
Önce cehaletle mücadelesinden iki anektod nakledeyim.
Bir gün bir kadın ve yanında on sekiz-on dokuz yaşlarındaki kızı Ali Kemali
Efendinin huzuruna gelirler. Kadın ‘’ Aman hoca efendi ! Bu kıza nazar oldu.
Günden güne sararıp soluyor. Ne olur şu kitaplarınızdan birini açın da kıza bir
şeyler okuyun, kızım iyileşssin ‘’ Der. Ali Kemali Efendi kıza bakar sonra
eline bir kitap alır. Elindeki kitap herhangi bir kitaptır. Kitabı açar ve
kadına der ki: ‘’Hanım ! Bak kitapta diyor ki: Bu kızı acele evlendirin. Kızın
derdi bu.’’ Kız hemen atılır ‘’ Evet hoca efendi. Dün gece rüyama giren ak
sakallı bir dede de aynen böyle demişti.’’ Ali Kemal Efendi tebessüm eder
sadece.
Yine bir gün bir vatandaş Ali Kemali Efendiye ‘’ Hoca efendi ! Kadınlar artık
sokaklarda kırmızı çorapla dolaşıyorlar. Kırmızı çorapla Müslümanlık olur mu?’’
Deyince ona ‘’ Dikkat et ! Müslümanlığın kırmızı çorapla gidecek.’’ Diye cevap
verir.
Şimdi de gelelim onun Kuvay-i Milliyeciliğine. Yani iliklerine kadar vatansever
oluşuna.
Bilindiği gibi Anadolu’da Milli Mücadele başladıktan kısa süre sonra Damat
Ferit Paşa Hükumeti Anadolu’nun pek çok illerine Nasihat Heyetleri göndermeye
başlamıştı. Konya’ya gönderilen Nasihat Heyetine şu emir verilir:Konya'ya
gidin ve başta Ali Kemali olmak üzere bütün halka, mütareke hükümlerine karşı
gelmenin imkânsızlığını ve böyle bir harekete kalkışanların ise şiddetle
cezalandırılacaklarını bildirin.’’
Heyet aldığı emirler doğrultusunda Konya'ya gelir Heyetten Burhan Cahit, Ali
Kemali'nin yanına gider ve heyet hakkında görüşünü sorar. Ali Kemali’nin cevabı
gayet açık ve nettir:
"Konya halkı, ruhunda vatanseverlik, kafasında haysiyet, kanında Türklük
olan memleketin her namuslu ve faziletli ferdinin yapacağı aynı şeyi yapacak,
vatanını müdafaa edecektir. "
İngilizlerin isteği üzerine Konya’da yayın yapmakta olan Öğüt Gazetesi kapatıldığı zaman Ali Kemali
Efendi Konya'da bir miting düzenlemiştir. Bu mitingde Konya halkına şöyle
seslenir:
"Ey ahali, ey Konyalılar! Gazete demek bir milletin dili demektir. General
Milen dilimizi kesti. Ne idüğü belirsiz birkaç Frenk dilimize kilit vurdu.
Millî davalarımızı müdafaa etmek, dinimizi, imanımızı, Türklüğümüzü muhafaza
etmek, bizim, sizlerin, hepimizin vazifesidir. Bizi susturamazlar. Dönersek
kahpeyiz, millet yolunda bir azimetten. Bu millet ölmedi, ölmeyecektir.. Bugün
Öğüt'ü kapatmışlarsa yarın bir başka Öğüt çıkacak, bizi hak ve hakikat yolunda
asla ve asla susturamayacaklardır."
Evet, bu kahraman vatan
evladı maalesef 2 Ekim 1920 de Konya ve çevresinde başlayan Delibaş Mehmet
İsyanında şehit edilmiştir.
2 Ekim 1920 de Çumra ilçesini ele geçirdikten sonra 3 Ekimde Konya’ya giren
Delibaş Mehmet’in kudurmuş köpekleri ilk hedef olarak direkt Ali Kemali
Efendiyi aramaya başladılar. Ali Kemali Efendi ise kendisine ‘’Aman Hocam !
Bunlar seni ele geçirirlerse öldürdüler’’Diyenlere "Ben
şimdiye kadar kimseye fenalık etmedim. Memleketin ve halkın selameti için
çalıştım. Şimdi ise cehaletten kaçarsam vazifemi yapmamış sayılırım." Diye
cevap verdi ve kaçmadı.
Ali Kemali Efendiyi yakaladılar. Önce döve döve Abdürrahim Hanına, sonra yine
döve döve Piri Mehmet Paşa Camiine ve son olarak da yine döve döve Aslanlı
Kışlaya doğru sürüklemeye başladılar.
Ali Kemali Efendi, kendisine yapılan bu işkenceler karşısında Aynen
Peygamberimizin Taif’te uğradığı işkencelere karşı söylediklerini
söylüyordu: "Yarabbi,
bunlar ne yaptığını bilmiyorlar. Bu millet cehaletin elinden çok çekti. Ben
onları affettim. Sen de onları affet"
Aslanlı Kışla yolunda yapılan eziyetlere dayanamadı ve hayata gözlerini yumdu.(
4 Ekim 1920 ) Ölmeden önceki vasiyeti ise ‘’ "Ben bunları affettim.
Müsebbibi cehalettir. Aileme söyleyiniz, davacı olmasınlar." Şeklindeydi.
Memleket düşman işgalinden kurtulduktan sonra eski Türkçe ile mezar taşına
şunlar yazıldı:
“Zâir!
Bu mezarda, cehlin tasallutu ve taassubun kini meknuz isyanda darben şehid
edilen Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Konya Heyet-i Merkeziyesi Reisi ulemadan Sivaslı
Ali Kemâli Efendi Hazretleri metfundur. Düşmanlarını afeden bu ruhun af-ı
İlâhiyeye mazhariyeti için dua et.” Yevm-i İsneyn 4 Teşrinievvel 1336”
Daha sonra günümüz Türkçesi ile şunlar yazılı bir mezar taşı daha dikildi:
Ey Ziyaretçi !
Bu mezarda bilgisizliğin esiri olanların isyanında vurularak şehit edilen Müdafaa-i
Hukuk Cemiyeti Konya Konya Merkez Heyeti reisi ilim adamı Sivaslı Ali Kemali
Efendi yatmaktadır. Düşmanlarını affeden bu ruhun ilahi affa kavuşması için dua
et. 4 Ekim 1920
Evet, ruhu şâd makamı cennet olsun inşallah. Rabbimin rahmeti o ve onun gibi
daha nice vatansever şehitlerimiz, gazilerimiz üzerine olsun.
FOTOĞRAFLAR
1- Kadir Mısıroğlu
2- Yalçın Küçük
3- Sivaslı Kuvay-i Milliye kahramanı şehit Müderris Ali Kemali Efendi
4- Resimde oturanlar-Soldan sağa: 1- Küçük Hazım Efendi 2- Yalvaçlı Hoca 3- Konya Valisi 4- Kazım
Karabekir Paşa 5- Ali Kemali Efendi 6- Mehmet Şehit Efendi
Ayaktakiler ise Ali Kemali Efendi’nin kendisi gibi kuvay-i Milliyeci olan
sarıklı, cübbeli öğrencileri.
5-Ali Kemali Efendinin mezarı
6- Ali Kemali Efendinin kabri başında bir anma töreni
7- Ali Kemali Efendinin bugünkü Türkçemiz ile yazılmış mezar taşı.
(
Fesli Kadir, Kalpaklı Yalçın Ve Sarıklı Şehit Ali Kemali Efendi başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
3.11.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.