Okuma Yazma
OKUMA YAZMA
“Okumayı bilmeyen yazabilir mi?” diye sorsam Cevabınız, okuma ve
yazmanın bir arada olması gerektiğini düşünerek, “hayır yazamaz!”, olurdu
sanırım.
O zaman şu soruları yanıtlayalım. İlk
insanların mağara resimleri yazı değil mi? Bilim insanları bu resimleri okuyup çıkarsamalar
yapmıyorlar mı? İlk insanlar, bu resimleri yaparken hangi sesleri, hangi dili
kullandılar? Daha da önemlisi, okudukları ne idi? Sorular çoğaltılabilir…
Bence ilk insan; yaşam sürecinde, içinde yaşadığı doğayı ve
doğada birlikte yaşadığı insanları okuyor, okuduklarını mağara resimleriyle, bugün
için bilemediğimiz ses ve sözcüklerle ifade ediyordu. Bu resimle anlatma,
yerleşik düzene geçildiğinde, başta Mısır (Nil Deltası) olmak üzere dünyanın
birçok yerinde birbirinden bağımsız, o yüzden birbirinden farklı, resimler yanında
semboller de kullanılarak, hiyeroglif (resim yazı) denilen yazı olarak
karşımıza çıkıyor. Hiyeroglif yazısından sonra ya da önce veyahut aynı zaman
diliminde (Bu konu tartışmalıdır) Fırat
ve Dicle deltasında Sümerler, Akadlar, Sasaniler (İran) ve Ön Asya’da karşımıza
çivi yazısı çıkıyor. Bu iki yazı türünün şifreleri kırılarak alfabesi
çözülmüştür. Sembollerden oluşan bu yazı türüne (çivi yazısı), günümüz yazılarının
atası da diyebiliriz. MÖ. 11. yüzyıllarda tarihin ilk alfabesi sayılan Fenike
Alfabesi bu çivi yazsından türetilmiştir.
Bana göre; yazılmış olsun ya da olmasın, her dilin ve düşüncenin bir alfabesi
vardır.
İlk insanlardan günümüze
insanoğlu, doğanın ve evrenin sırlarını çözmek için bu alfabeleri bulup
okuyarak aslında kendi gelişiminin sürekliliğini sağlamaktadır.
Yeryüzünde birçok canlı türünün
(Sayılarını tam bilmesek de) yok olduğunu biliyoruz. İnsan soyu ise var olduğu
günden bugüne, doğanın alfabesini dolayısı ile yasalarını okuyup doğaya kendi
lehine müdahale ile, gelişip çoğalarak varlığını sürdürüyor.
İnsan; okuyarak, deneyerek, gözlemleyerek
öğrenen, öğrendiklerinden düşünerek çıkarsama
yapabilen tek canlıdır.
Buraya kadar okumanın, insan olmak,
insan kalabilmek anlamında ve önemi hakkında, bir fikir edindiğimizi
düşünüyorum.
Okuma yazma iyi bir silahtır. İyi
kullanırsanız cehalet başta olmak üzere hasımlarınızı, kötü kullanırsanız hısımlarınızı giderek kendinizi vurursunuz.
“21. yüzyılın cahilleri, okuma yazma
bilmeyenler değil; yanlış öğrendiklerini unutamayan, yeniden öğrenmeye,
değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacaktır.” Alvin Toffler (Amerika yazar 1928 – 2016)
“Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere
tutuşunca artık sönmez.” Victor Hugo
( Fransız şair, yazar)
“Okumak, kadın ve erkek her
Müslüman’a farzdır.” Hz. Muhammed
“Okumasaydım bu yaptıklarımı başaramazdım.” Atatürk
Toplum içindeki farkınız ve
başarınız, okuyup öğrendiğiniz kadardır. Bu farkı daha da geliştirmek, kendiniz
ve toplum yararına kullanmak da sizin, en başta varlığınızı borçlu olduğunuz
toplum ve tüm insanlığa karşı sorumluluğunuzdur.
Okur öğrenirsen kendi aklının efendisi, okumaz öğrenmezsen elin aklının kölesi
olursun.
Yukarıda önemsediğim anlamlı sözleri
de aldıktan sonra, yazmak konusunda düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Samuel
Johnson (İngiliz şair yazar) “Bir tek kitap yazmak için yarım kitaplık eser
okunmalıdır” diyerek, yazmanın,
yeterince okuduktan sonraki, ciddi bir çalışma olduğunu anlatır bize.
TDK, dilimiz Türkçede bu gün için
yaklaşık 600 bin sözcük derlendiğini, bu sözcüklerin sözlüğünün, Büyük Türkçe
sözlük adıyla basıma hazırlandığını açıklamıştır. Bu açıklamayı nasıl okumalı?
Bana göre, hangi dilde olursa olsun o dili kullananlar için, sözcükler,
denizdir. Bu sözcük denizinden, her insan kendisini ifade edecek sözcüğü
kovasına (hafıza) doldurur (Bir araştırmaya göre sıradan insanların günlük
yaşamda kullandığı sözcüklerin sayısı yaklaşık 300 ila 400’ü geçmemektedir.),
Sanatçılar, düşün insanları ve bilim insanları özellikle, yazarak üretenler, bu
sözcük denizinden, ihtiyacı olandan çok fazlasını kullanırlar,
kullanmalıdırlar. Çünkü onlar, içinde yaşadığı toplumun, dolayısı ile dünyanın
değişimine, dönüşümüne ve gelişimine katkı sunma görevini yüklenmişlerdir.
İnsanların yazıyı keşfettiğinden bugüne,
yazılanların devasa büyüklüğünü ve insanlığa sağladığı bilgi ve olanakları
düşündüğümüzde yazının ve yazmanın ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz.
Yazının geçmişten günümüze,
günümüzden geleceğe bilgi, birikim ve kültür değerleri taşıyan en önemli araç
olduğunu anlayan İnsanlar, kayıtlarını, belgelerini, olayları, olguları,
giderek duygu ve düşüncelerini anlatmak için yazıyı kullanmış, kitaplar yazarak
ve günümüz insanlarına bir şekilde ulaşmasını sağlayarak, insanlığın gelişimine
hizmet etmişlerdir. Onlara minnet borçluyuz.
Bu borcu ödemek için bizler de
yazmalıyız.
Okumaktan, yazmaktan korkmayın.
Bilgisizlik ve cehaletten korkun.
Yazın! Mektup yazın. Anılarınızı yazın. Makale, şiir, öykü, roman, neye ilgi
duyuyorsanız o alanda yazın, diyerek, yazımı şöyle sonlandırmak istiyorum.
Yazmak saz çalmak gibidir. Yazdıkça hem
içerik hem de biçim olarak güzelleşir.
Yazın ama iyi bir yazı yazmak
için öncelikle okuyun, lütfen.
-----------------------------------------------------Tahir Eker
(
Okuma Yazma başlıklı yazı
yolcu9901 tarafından
4.12.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.