Deneme / Kişisel Denemeler

Eklenme Tarihi : 20.06.2021
Okunma Sayısı : 1035
Yorum Sayısı : 0

                     

                                                                                  M. NİHAT MALKOÇ

 

            Anneler üzerine yüzlerce şiir, öykü, roman, makale ve deneme yazılmıştır da her nedense babalar pek dikkate alınmamıştır edebiyatımızda…Sadece edebiyatımızda mı?...Hayatta da öyle!...

            Kadınların ve anaların faziletinden dem vuranlar bir kez de babalardan bahsetseler…Üstelik erkek merkezli bir toplum olduğumuzu söyleyip dururlar.

            Kadının önemini inkâr edecek değiliz…Kadınlar, analar başımızın tacı fakat babalar ayağımızdaki pabuç mu? Onlara da hak ettikleri kıymeti vermek ve onları onurlandırmak gerekmez mi?

            Gerçi babaların çocuklarıyla yeterince ilgilenmedikleri yıllardan beri söylenir durur. Yani bu hususta babaların sicili pek iyi değil. Hatta bununla ilgili araştırmalar da yapılmıştır. “Hangi ülkede babalar çocuklarına ne kadar zaman ayırıyorlar?” diye istatistikler çıkarılmıştır.

            Araştırmalar, Avrupalı babalar arasında, çocuklarına en az ilgi gösterenlerin İtalyanlar olduğunu ortaya koymuştur. İtalyan Psikologlar Derneği'nin sekiz Avrupa ülkesinde yaptığı araştırmanın 'Help Me' adlı dergide yayınlanan sonuçlarına göre, İtalyan babalar çocuklarına günde 22 dakika ayırırken, Norveçli babalar 57, İsveç ve Danimarkalı babalar ise bir saat ayırıyorlar.

            İspanyol babalar çocuklarına günde 34 dakika, Portekizli babalar ise 36 dakika ayırırken Alman babalar günde 55, İngiliz babalar 50, Fransız babalar 38, İsviçreli babalar da 37 dakikalarını çocuklarıyla birlikte geçiriyor.

            Biz Türklerin bu hususlardaki sicilleri bilinmiyor. İyi ki de öyle… Araştırılmadığı iyi…. Yoksa cümle âleme rezil olurduk.

            Aslında babanın çocuk üzerindeki tesiri anneden eksik değildir. Hatta çocukların disiplin ve otoriteyi babalardan öğrendiği de bir gerçektir. Çünkü anneler yumuşak ve duygusal oldukları için o yönleri esnektir.

            George Herbert adlı düşünür, babalarla öğretmenleri karşılaştırarak “Babanın rolü, yüz öğretmeninkine bedeldir.” diyor. Ne kadar doğru ve yerinde bir söz… Çünkü öğretmen sadece okulda görüyor öğrencisini. Oysa baba her zaman çocuğunu kontrol etme ve onunla beraber olma imkânına sahiptir.

            Babalar tıpkı anneler gibi kendi mutluluk ve refahından çok, çocuğunun huzurunu düşünür. Bunu ancak baba olanlar anlayabilir. Babanın mirasından çok, çocuğuna verdiği terbiye önemlidir. Miras günün birinde elden çıkabilir. Fakat iyi bir terbiye insana iki cihan saadeti sağlayabilir.

            Genç yaşlarda babalarını kaybeden çocuklar, hayatları boyunca ezik yaşarlar. Babanın boşluğunu anne dahil, hiç kimse dolduramaz. Baba güçtür, güvendir çocuk için…

            Babalar günü de tıpkı diğer belirli günler gibi Batı’dan bize intikal etmiştir.  Bununla ilgili değişik rivayetler vardır. Bazı araştırmacılar tarih belirtmezken Babalar Günü'nün Batı Virginia'da ortaya çıktığını savunuyor. Bu araştırmacılar Batı Virginia'da yaşayan John Dowdy'nin, annesi öldükten sonra onun yerini alan ve çocuklarına annelik eden babası için böyle bir gün kutlamak istediğini söylüyor. Diğer araştırmacılar ise 1910 yılında Washington'daki John Bruce Dodd'un 6. çocuğunun doğumu sırasında hayatını kaybeden annesinin ardından hayatını çocuklarına adayan babası William Smart'a özel bir gün armağan etmek amacıyla bu fikri ortaya attığını belirtiyorlar.

            Ülkemizde 80'li yılların sonlarına doğru kabul gören “Babalar Günü”, bu yıl da Haziran ayının üçüncü pazarına denk gelen 20 Haziran'da kutlanıyor.

            Batı menşeli belirli günlerin gayeleri genellikle ticarîdir.O gün ve haftalarda alışveriş artar. Birilerinin cebi dolar. Anneler günü, babalar günü hep bu kutsal(!) gaye uğruna tertiplenmektedir. Öyle olsa da biz, içimizden geldiği için babalarımızı her zamanki gibi bir öpücük veya gülücükle de olsa sevindirelim.

            Çocuklar genelde annelerine düşkündürler. Çünkü anneler onlarla daha çok ilgilenir. Bazı babalar sabahın ilk ışıklarıyla evden çıkıp akşam karanlığında eve döndükleri için çocukları onların yüzünü göremez. Malumdur ki sevgi biraz da ilgiyle orantılıdır. Böyle olunca babalar sevgi paylaşımında da sınıfta kalıyorlar. Fakat bazı çocuklar istisnai olarak babalarını annelerine nazaran daha çok sevmektedirler. Bunlardan birisi de meşhur şâirlerimizden Can Yücel’dir. Onun babası eski Millî Eğitim Bakanlarımızdan Hasan Ali Yücel’di. Türk şiirinin önemli simalarından biri olan Can Yücel bir şiirinde şöyle diyordu:

            “En son teftişine çıkana değin

            Koştururken ardından o uçmaktaki devin.

            Daha başka tür aşklar; geniş sevdalar için

            Açıldı nefesim, fikrim, can evim.

            Hayatta ben en çok babamı sevdim.”

            Çocukların tercihine karışılmaz. Sevgi bu! Fakat az veya çok, her çocuk babasını sever. Bunun ölçüsü anneye nazaran biraz daha az olsa da neticede sever. Çünkü babalar olmasa çocuklar ayakta kalamaz. Bütün babaların gününü kutlarken, ahirete göçmüş babalara da Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyorum.

           

 

( "Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim" başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 20.06.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu