M. NİHAT
MALKOÇ
Anneler
üzerine yüzlerce şiir, öykü, roman, makale ve deneme yazılmıştır da her nedense
babalar pek dikkate alınmamıştır edebiyatımızda…Sadece edebiyatımızda
mı?...Hayatta da öyle!...
Kadınların
ve anaların faziletinden dem vuranlar bir kez de babalardan bahsetseler…Üstelik
erkek merkezli bir toplum olduğumuzu söyleyip dururlar.
Kadının
önemini inkâr edecek değiliz…Kadınlar, analar başımızın tacı fakat babalar
ayağımızdaki pabuç mu? Onlara da hak ettikleri kıymeti vermek ve onları
onurlandırmak gerekmez mi?
Gerçi
babaların çocuklarıyla yeterince ilgilenmedikleri yıllardan beri söylenir
durur. Yani bu hususta babaların sicili pek iyi değil. Hatta bununla ilgili
araştırmalar da yapılmıştır. “Hangi ülkede babalar çocuklarına ne kadar zaman
ayırıyorlar?” diye istatistikler çıkarılmıştır.
Araştırmalar,
Avrupalı babalar arasında, çocuklarına en az ilgi gösterenlerin İtalyanlar
olduğunu ortaya koymuştur. İtalyan Psikologlar Derneği'nin sekiz Avrupa ülkesinde
yaptığı araştırmanın 'Help Me' adlı dergide yayınlanan sonuçlarına göre,
İtalyan babalar çocuklarına günde 22 dakika ayırırken, Norveçli babalar 57,
İsveç ve Danimarkalı babalar ise bir saat ayırıyorlar.
İspanyol
babalar çocuklarına günde 34 dakika, Portekizli babalar ise 36 dakika ayırırken
Alman babalar günde 55, İngiliz babalar 50, Fransız babalar 38, İsviçreli
babalar da 37 dakikalarını çocuklarıyla birlikte geçiriyor.
Biz
Türklerin bu hususlardaki sicilleri bilinmiyor. İyi ki de öyle… Araştırılmadığı
iyi…. Yoksa cümle âleme rezil olurduk.
Aslında
babanın çocuk üzerindeki tesiri anneden eksik değildir. Hatta çocukların
disiplin ve otoriteyi babalardan öğrendiği de bir gerçektir. Çünkü anneler
yumuşak ve duygusal oldukları için o yönleri esnektir.
George
Herbert adlı düşünür, babalarla öğretmenleri karşılaştırarak “Babanın rolü, yüz
öğretmeninkine bedeldir.” diyor. Ne kadar doğru ve yerinde bir söz… Çünkü
öğretmen sadece okulda görüyor öğrencisini. Oysa baba her zaman çocuğunu
kontrol etme ve onunla beraber olma imkânına sahiptir.
Babalar
tıpkı anneler gibi kendi mutluluk ve refahından çok, çocuğunun huzurunu
düşünür. Bunu ancak baba olanlar anlayabilir. Babanın mirasından çok, çocuğuna
verdiği terbiye önemlidir. Miras günün birinde elden çıkabilir. Fakat iyi bir
terbiye insana iki cihan saadeti sağlayabilir.
Genç
yaşlarda babalarını kaybeden çocuklar, hayatları boyunca ezik yaşarlar. Babanın
boşluğunu anne dahil, hiç kimse dolduramaz. Baba güçtür, güvendir çocuk için…
Babalar
günü de tıpkı diğer belirli günler gibi Batı’dan bize intikal etmiştir. Bununla ilgili değişik rivayetler vardır. Bazı
araştırmacılar tarih belirtmezken Babalar Günü'nün Batı Virginia'da ortaya
çıktığını savunuyor. Bu araştırmacılar Batı Virginia'da yaşayan John Dowdy'nin,
annesi öldükten sonra onun yerini alan ve çocuklarına annelik eden babası için
böyle bir gün kutlamak istediğini söylüyor. Diğer araştırmacılar ise 1910
yılında Washington'daki John Bruce Dodd'un 6. çocuğunun doğumu sırasında
hayatını kaybeden annesinin ardından hayatını çocuklarına adayan babası William
Smart'a özel bir gün armağan etmek amacıyla bu fikri ortaya attığını
belirtiyorlar.
Ülkemizde
80'li yılların sonlarına doğru kabul gören “Babalar Günü”, bu yıl da Haziran
ayının üçüncü pazarına denk gelen 20 Haziran'da kutlanıyor.
Batı
menşeli belirli günlerin gayeleri genellikle ticarîdir.O gün ve haftalarda
alışveriş artar. Birilerinin cebi dolar. Anneler günü, babalar günü hep bu
kutsal(!) gaye uğruna tertiplenmektedir. Öyle olsa da biz, içimizden geldiği
için babalarımızı her zamanki gibi bir öpücük veya gülücükle de olsa
sevindirelim.
Çocuklar
genelde annelerine düşkündürler. Çünkü anneler onlarla daha çok ilgilenir. Bazı
babalar sabahın ilk ışıklarıyla evden çıkıp akşam karanlığında eve döndükleri
için çocukları onların yüzünü göremez. Malumdur ki sevgi biraz da ilgiyle
orantılıdır. Böyle olunca babalar sevgi paylaşımında da sınıfta kalıyorlar. Fakat
bazı çocuklar istisnai olarak babalarını annelerine nazaran daha çok
sevmektedirler. Bunlardan birisi de meşhur şâirlerimizden Can Yücel’dir. Onun
babası eski Millî Eğitim Bakanlarımızdan Hasan Ali Yücel’di. Türk şiirinin
önemli simalarından biri olan Can Yücel bir şiirinde şöyle diyordu:
“En
son teftişine çıkana değin
Koştururken
ardından o uçmaktaki devin.
Daha
başka tür aşklar; geniş sevdalar için
Açıldı
nefesim, fikrim, can evim.
Hayatta
ben en çok babamı sevdim.”
Çocukların
tercihine karışılmaz. Sevgi bu! Fakat az veya çok, her çocuk babasını sever. Bunun
ölçüsü anneye nazaran biraz daha az olsa da neticede sever. Çünkü babalar olmasa
çocuklar ayakta kalamaz. Bütün babaların gününü kutlarken, ahirete göçmüş
babalara da Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyorum.