İnsanın Başına Ne Gelirse Ya Meraktan Ya Firaktan Gelir.
Şimdiki neslin televizyonlarda en
çok abuk sabuk programları seyretmesini veya saçmasapan paylaşımlara oldukça
fazla rağbet göstermesini
eleştirip duruyoruz ya
peki bizler yani
ben gibi yaşı
ellinin üzerinde olanlar( Ben 68
e çok az kaldım ) çok mu
masumduk?
Evet bugün tamamen
ihanet- aldatma- dalavera- dümen
aklınıza gelecek ye
da gelmeyecek bir
sürü pislik dolu ama
reyting rekortmeni programları
izleyenleri eleştiri bombardımanına tutan
bizler onlardan çok mu
farklıydık?
Yıl 1980. Kasım ayının 21 i...
12 Eylül
askeri darbesinin üzerinden
iki ay
kadar bir zaman ancak
geçmiş. O güne kadar bu
ülkenin evlatları sağcı- solcu
demişler Alevi-Sünni demişler
birbirlerinin oluk oluk kanını
akıtmışlar. Ülke adeta bir iç
savaştan çıkmış.
Ama?
Ama o gün evladı faili meçhul
bir cinayete kurban
gitmiş anne ve
babanın bile derdi evladını
kimin vurduğu ve
cesedinin nerede olduğu
değildi.
O gün
ülkede herkes nefeslerini
tutmuş bir başka
vurulma olayında tetiği
kimin çektiğini merak
ediyordu.
Gazetelerin hepsi günün
en önemli haberi
olarak vurulan kişiyi kimin
vurduğunun o gece açıklanacağı
manşetini atmıştı. Hatta ‘’Vuranın kim
olduğunu öğrenmek için
şu numarayı arayınız.’’
diye telefon numarası
bile vermişlerdi. Dahası
Gölcük Belediyesi ‘’Değerli
vatandaşlarımızın dikkatine ! Bu gece vuranın
kim olduğu açıklanıyor’’
diye anons bile yapmıştı.
O gün sadece Türkiye değil neredeyse tüm
dünya aynı sorunun
cevabına kilitlenmişti. Kim
vurmuştu o herifi?
Acaba ölmüş müydü?
Bu sorunun cevabını
az sonra öğreneceksiniz ama hemen
söyleyeyim: O gün yani
21 Kasım 1980 de dünyada – sıkı durun- tam 850.000.000
( Yazıyla sekiz yüz elli milyon
) insan bu sorunun cevabına kilitlenmişti. En fazla
da o yıllarda nüfusu
44 Milyon olan Türkiye herhalde...
O gün Türkiye’de yaklaşık
olarak herkesin tek
dileği zırt pırt elektriklerin
kesilmemesiydi. Elektrikler
kesilirse bu sorunun
cevabını öğrenemeyecekler ya
da elektrikleri kesilmemiş
olan il-ilçe ve semtlerdeki yakınlarına
soracaklardı telefon ederek.
Ama durun hepsi
bu kadar değil.
İşin doğrusu vurulan 1980 senesinin Mart
ayında vurulmuştu. Bu
öylesine önemli(!) bir kişiydi
ki koskoca ABD de koskoca
Devlet başkanı Jimmy
Carter de meraktaydı. Kim vurmuştu
acaba? Vurmuştu ama öldürebilmiş miydi?
Sadece Başkan Carter değil 83. Milyon ABD
vatandaşı da meraktaydı?
Kim vurmuştu acaba?
Vurmuş ama öldürebilmiş
miydi?
ABD Halkı vuranı Mart ayı
sonlarına doğru öğrenmişti
ama bu çok
çok önemli sır (!)
Diğer ülkelerin halkından
Coca Colanın muhteviyatında ( içeriğinde ) ne olduğu
gibi saklanan bir sırdı.
Başka ülkelere kat’iyyen
sızdırılmıyordu. Bu sırrı açıklayacak
olanlar çok büyük
para cezasına çarptırılacakları kokusuyla sırrı bilseler de
açıklayamıyordu. Her şeyin bir
zamanı vardı ve
o zaman geldiğinde tüm dünya
öğrenecekti. Buna Türkiye de
dahildi.
Evet...Başkan Carter vaktinden
önce öğrenmek istemiş
lakin koskoca ABD Başkanı olduğu
halde öğrenememişti. Ne CIA
ne FBİ bu sırra
vakıf değildi. Tüm dünyada
sırrı bilen sadece
20 kişi vardı. Beklemekten başka
çare yoktu.
Evet efendim kim
tarafından vurulduğu tüm dünyanın
merak konusu olan kişi
JR idi. Biz ona Ceyar diyorduk
ve 1980 yılı başlarından
beri her Pazar Günü ma aile
evimizdeydi bu Ceyar. Yani
tüm ailesi ve yakınlarıyla...
Ceyar’ı kimin vurduğu
öylesine bir merak
konusuydu ki meşhur Dallas Dizisinin
bu en sevimsiz
karakterini kimin vurduğunu
merak eden bir
kaptan pilot dizinin
yıldızlarından biri olan Linda Gray’in( Dizideki adı Sue
Ellen ) uçakta olduğunu
öğrenince ‘’ Sue Ellen
Ceyar’ı kimin vurduğunu
söylemezse uçağı indirmem.’’
Diye anons geçmiş
ama bu tehdite rağmen öğrenememişti.
Türkiye’de ise Ceyar kelimesini
artık küfür yerine
kullanıyorduk. Yezit gibi
lanetli bir addı
bizim için ama ilginçtir
bir o kadar
da seviyorduk her nedense. Hatta Ceyar’a en çok
benzeyen adam yarışması
bile tertip edilmiş
ve Ankaralı bir
elektrikçi birinci olmuştu o yarışmada.
Dallas manyaklığı sadece Türkiye’ye
has bir durum
değildi tabii ki ama biz iyice b.kunu çıkarmıştık.
Bu arada tabii ki
şimdiki nesil Dallas’ı bilmiyor. Onlara biraz tanıtalım diziyi.
Efendim ABD nin Teksas Eyaletinde Petrol
zengini bir aile var. Bu
ailenin adı Ewing ailesi.
Bunların bir de
çiftliği var: Southfork
Çiftliği. İşte bu
çiftlikte Ewing ailesinin gerek
kendi içinde gerekse rakip
ailelerle olan ilişkilerindeki kıskançlık-
entrika- ihanet dolu hayat
anlatılıyor biz izleyicilere.
Dizinin başlıca karakterleri şunlardı:
Ceyar: Larry Hagman
Sue Ellen: Linda
Gray ( Ceyar’ın karısı.
Alkolikliği dışında zararsız
biri. )
Boby: Patrick Duffy ( Ceyar’ın
erkek kardeşi. İyi
biri bu )
Pamela: Victoria Pricipal ( Boby’nin karısı. Genelde iyi
bir hatundu ama ne zaman ne
b.k yiyeceği belli olmuyordu.)
Lucy: Charlene Tilton ( Ewing Ailesinin kızı. Fındık kırmada
üstüne yoktu)
Cristin Shepard: Mary Crosby ( Ceyar’ın
Baldızı )
Evet tam
on dört sezon boyunca
evlerimizin baş köşesinde
oturdu bu Dallas
ailesi. Onları o
kadar çok sevmiştik
ki ülkemizin pek
çok köşesinde Dallas Bakkaliyesi- Dallas Berber
Salonu- Dallas Motel- Dallas
Kasabı- Dallas manavı-
Dallas Güzellik Salonu açtık.
Mahallelerde aralarına hiç bir
şeyin giremeyeceği kadınların arasına Dallas
karakterleri girdi. Komşuların kimi
Sue Ellen’ci kimi
Pemela’cı oldukları için
birbirlerine küstüler.
Yufka yürekli gençlerimiz Bobby’ci oldu. Hayata
daha realist bakan(!) geçler de Ceyar’cı.
Onlar sayesinde ilk
kez evlerimizde ayakkabılarımızla da
dolaşabileceğimizi öğrendik ( Ya
da onlar
sayesinde dikkatimizi çekti
bu konu.) Onlar
sayesinde günün her
saatinde evimizde elimizde
bir içki kadehi
olması gerektiğini öğrendik çünkü dizide en
çok duyduğumuz sözlerden
biri ‘’ Kendine bir viski
koy’’ ya da ‘’ Bir içki
alır mıydın?’’ idi. Büyük küçük
herkesin elinden kadeh
düşmüyordu. Yine onlar sayesinde aldatmanın- ihanetin- kancıklığın-
puştluğun- namertliğin- iğrençliğin aslında
hiç de kötü bir
şey olmadığını(!) öğrendik.
Onlara önceleri çok kızıyorduk
ama zamanla benimsedik. En
yakınlarıyla bile yatağa girmiş olan
Lucy’nin aşk acıları
için göz yaşları
döktük. Kendimiz teneke damlı gecekondularda yaşarken kendi yoksulluğumuz
değil petrol milyarderi ABD li ensesi
kalınların derdi bizi gerdi
tam on dört sezon
boyunca.
Velhasılıkelam bugün eleştirdiğimiz- kızdığımız- nereye
gidiyor diye endişe
duyduğumuz neslin
temellerini o günlerde
bizzat bizler kendi ellerimizle
attık.
Durun bu necasetin
üzerine dikilen tüyü
de yazayım:
Dallas’ın bir günde 850
Milyon kişi tarafından seyredildiği
21 Kasım ileriki yıllarda
yani 1999 da Dünya televizyon Günü
ilan edildi Birleşmiş Milletler
tarafından..
Peki Ceyar’ı kim
vurmuştu? Vurulan Ceyar ölmüş
müydü?
‘’İnsanın başına ne
gelirse ya meraktan ya
firaktan gelir.’’ demişler. Bizim başımıza
gelenler de hep
meraktan değil mi
zaten.
Neyse açıklayayım efendim:
Ceyar’ı baldızı Crıstin
Shepard ( gerçek adıyla Mary Crosby) vurmuş
ama öldürememişti. Vurma
sebebi ise Ceyar’dan
hamile olması ama Ceyar’ın buna
aldırış etmemesiydi.
Ceyar’ı kimin vurduğu
haberini programdan hemen sonra Gölcük
Belediyesi ‘’ "Dikkat dikkat! Dallas dizisinde 'Ceyar'ı baldızı
Kristin vurdu." Anonsu ile tüm Gölcük
halkına duyurmuştu.
Yani özetle aslında bugün
gözlerini tv ekranlarına
dikip ‘’ Bakalım çocuk
alt komşudan mı yoksa
üst komşudan mı?’’ Diye
merakla DNA sonucunun ne
çıkacağını bekleyen ya da
yufkacıya kaçan iki
eltinin evlerine dönüp dönmeyeceğine
eğer dönerlerse kocalarının
kabul edip etmeyeceğine kafayı takmış olan vatandaşlarımızı çok
da kınamamak lazım.
Onları Dallas ve
benzeri dizileri izleyerek bugünlere
hazırlayan bizleriz maalesef.
(
İnsanın Başına Ne Gelirse Ya Meraktan Ya Firaktan Gelir. başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
14.11.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.