OSMANLI TOPLUMUNDA
BAYRAMLAR VE ÖZEL GÜNLER—6. BÖLÜM: YEZİDİLER’İN ( EZİDİLER) BAYRAMLARI
Yezidilerin ( Ya da Ezidilerin)
bayramlarını tanımadan önce
kısaca onları tanıyalım.
Öncelikle Yezidiliğin biz Müslümanların
zannettiği gibi Emevi
Hükümdarı Muaviye oğlu Yezit’le
hiç bir ilgisi yoktur. Ancak bu
inancın kurucusu sayılan Adiy bin
Musafir Emevi soyundan gelmektedir. ( Kurucusu sayılan
diyorum zira Adiy bin Musafır aslında
Yezidiliğin kurucusu filan
değildir. Bunu az sonra
anlayacaksınız.)
Bazı araştırmacılara göre şeytana tapan
Asurluların soyundan geldikleri
söylendiği için
Müslümanların çoğu Yezidileri Şeytan’a tapar
olarak biliyor. Hatta Yezidilikte
çok önemli bir
figür olan Taus ( Tavus Kuşu )
adlı meleğin aslında Şeytan
olduğu söylenir.
Gerçekten de Şeytana taparlar mı
bilmem. Batman’da yaşadığım
bir olayı anlatayım
siz karar verin.
Batman’da görev yaptığım
yıllarda bir gün bilezik
bozdurmak üzere bir
kuyumcuya girdim. Adamla konuşurken
dükkana bir vatandaş daha
girdi. O anda kuyumcu tamamen yapmacık bir şekilde
hapşırmaya başladı ve ardından ‘’ Lanet kör
şeytan’’ dedi. Kuyumcu
böyle deyince dükkana
giren adam hemen
arkasını dönüp dükkandan
çıktı. Ben bu duruma
anlam veremedim tabii
ki. Kuyumcu açıkladı:
‘’ Bu herif
Yezididir. Şeytana tapar
bunlar. Kasıtlı olarak
şeytana lanet edince
hemen def oldu.
Peki nasıl doğdu bu
Yezidilik?
Pek çok
kaynağa baktığımızda bu
inancın öncüsünün ve kurucusunun 1072 yılında Lübnan’da doğan Adiy
bin Musafır olduğu söylenmektedir ama
işin doğrusu bu çok yanlış
bir söylemdir. Zira Adiy bin Musafır ölümüne kadar
Sünni İslam’a bağlı
kalmıştır. Hatta öyle ki Abdulkadir
Geylani onun için ‘’ O mana aleminin
sultanıdır. Şayet peygamberlik çile çekilerek kazanılan bir şey olsaydı,
onu Adiy elde ederdi” demiştir.
1116 da Mekke’ye gelip
hac ibadetini yerine
getiren Adiy bin Musafır daha
sonra Laleş Vadisi ‘ndeki (
Kuzey Irakta Musul’a
60 Km mesafede bir vadidir ) eski bir Hıristiyan manastırını dergaha
çevirerek 1162 yılındaki ölümüne kadar burada müritler yetiştirmiştir ve 1162 yılında öldüğü zaman Laleş’teki dergahına
gömülmüştür.
Ancak zamanla bu
bölgeye gelen ya
da zaten bu
bölgede yaşayan eski Asuriler –
Mecusiler ve Zerdüştler tarikatın başına
geçen Şeyh Adiy’in torunu Hasan
bin Adiy’in de aşırı müsamahası
ya da doğrudan doğruya
yoldan çıkması sonucunda yepyeni bir inanç
sistemi oluşturmuşlardır.
Artık Şeyh Adiy’in
türbesinin etrafı çalgılı ve
içkili tarikat ayinlerine sahne
olmaya başlamıştır.
1414 de bölgeye gelen
Timurlular bu durumu
görünce önemli bir
katliam yaptıkları gibi zavallı şeyh
Adiy’in türbesini yerle
bir edip kemiklerini
de yakmışlardır. ( Şimdiki türbesi ve bölgedeki pek çok türbe daha sonra yapılmıştır.)
Uzun süre sesleri
çıkmayan Yezidiler daha
sonraki yüzyıllarda bölgeye
gelen Hıristiyan Misyonerlerin
de etkisiyle daha
da bir karmakarışık
olmuşlar ve sonuç
olarak bugün halen gizemli
bir topluluk olarak
varlıklarını devam ettirmektedirler. ( Biraz sonra
okuyacağınız üzere Yezidilikte pek
çok dinden (İslamiyet- Hıristiyanlık- Mecusilik- Zerdüştlük-
Pagan inanışları) esinlenmeler
oldukça fazladır. )
Yezidiler (Ezidiler) evrenin ve insanların Azda adında bir tanrının
görevlendirmiş olduğu Melek Tavus tarafından yaratıldığına inanıyorlar.
Yezidiler "Mushaf-ı Reş( Veya Kütüb’ül Asvad ( Kara Kitap ) " ve
"Kitab el Celve" adlı kitapları dinî öğretilerinin ana kaynağı olarak
kabulleniyorlar.
1500 lü yıllardan itibaren özellikle Türkiye,
Irak ve Suriye’de yaşıyorlar. Bu nedenle de kendilerini “üç dağın halkı” olarak
görüyorlar. Bu dağlar Urfa, Diyarbakır, Mardin’de bulunan Karacadağ, Irak’ta
bulunan Sincar Dağı ve Suriye’de bulunan Abdüzaziz Dağıdır.
Şeyh Adiy bin
Musafır her ne
kadar her şeyi ile Sünni
bir İslam büyüğü
olsa da maalesef
Yezidiler ona çok
başka anlamlar yüklemişler hatta kurucuları
ve peygamberleri olarak
kabul etmişlerdir.
Kısaca şeyh Adiy bin Musafır Yezidilikten de Yezidilerden de berîdir...
Yezidi inançlarına gelince:
Yezidilerin yerine getirmeleri şart olan dini vecibeleri şahadet, namaz
(ibadet), oruç, zekat ve hacdır.
ŞAHADET:
Yezidilerde şahadet, tanrının sonsuz kudret sahibi, Şeyh Adiy bin Musafir´in
tanrının meleği ve Yezidilerin mürşidi, Sultan Yezid´in( Adiy bin Musafır’ın oğlu olduğu söylenir. ) tanrının meleği, yerin nuru ve insanlığın
sevinci, Melek Tavus´un da Tanrı´nın meleği ve elçisi olduğuna inanmaktan
oluşur. Bunu akşam yatarken, sabah kalkarken de tekrarlarlar.
NAMAZ( İbadet):
Yezidilerde yılda bir kez Laleş´te Şeyh Adiy´in türbesine yapılan hac esnasında
gerçekleştirilen toplu ibadetin haricinde toplu ibadet etme yoktur. Namaz, sabah
ve aksam kılınır. Namazdan önce eller ve yüz yıkanır. Sabah namazı için
dışarıya çıkılarak güneşin sarılığı belirgin olduğunda güneşe karşı ayakta
durulup üç defa eğilmek (rükua varmak) suretiyle dua okunur. Aksam namazında da
yine dışarıda güneşe karşı durularak dua okunur. Yezidiler ibadetlerini
kimsenin görmesini istemezler. Bir Yezidi ibadet ederken başka dinden biri
görürse rükua varmaz ve sadece acunun içini güneş ışığına tuttuktan sonra elini
ağzına götürüp öper.
ORUÇ
Yezidilerde genel ve özel olmak üzere iki tür oruç vardır:
1. Genel Oruç
Eylül ayının 3 ile 5 inci günleri arasında tutulan bu oruca Yezit orucu da
denilmektedir. Ayrıca Hızır ve İlyas peygamberler için üç gün oruç tutmak da Yezidi
geleneklerindendir. Yezidi inancına göre, Allah üç gün oruç tutulmasını
emretmiştir. Bu inanca göre kutsal kitaplarında oruçla ilgili yazılan üç gün
kelimesini yabancılar yanlış olarak yani otuz seklinde anlamışlardır. Yezidiler
tutulan üç günlük orucun otuz olarak kabul olunacağına inanırlar.Sabahleyin
güneşin sarılığı ile başlayan ve aksam gün battıktan sonra sona eren oruçta
yemek içmek yasaktır.
2. Özel Oruç
Yalnızca din adamlarına özgü olan özel oruç, Aralık
ayında 20, Temmuz ayında 20 ve 15-20 Eylül tarihleri arasında Şeyh Adiy´in
türbesine yapılan ziyaretin ardından da 40 gün olmak üzere toplam 80 gün tutulur.Yezidiler
iftar sofrasında şarap bulundururlar.
ZEKAT
Yezidilerde zekat müritlerin gelirlerinin % 10´u şeyhlere, % 5 pîre ve %
2.5´ini fakire vermekten oluşur
HAC
15-20 Eylül tarihleri arasında Irak´ın Duhok ili Şeyhan İlçesi Laleş bulunan Şeyh Adiy´in mabedine yapılan hac,
Yezidiler için yapılması şart olan dini ve milli bir vazifedir. Şeyh Adiy´in
sandukasını üç kez tavaf edip kaideye yüz süren her Yezidi, hacı olmuş sayılır.
Şeyh Adiy´in Laleş Vadisindeki dağın eteğinde olan mabedine Sırat Köprüsü
denilen bir köprüden geçerek giden Yezidiler, kaynağı mabette bulunan Zemzem
adını verdikleri su ile çocuklarını vaftiz ederler. Daha sonra
çocuk sünnet ediliyor. (Bir Yezidi sünnet olmadan öürse
bile sünnet ederek defnediyorlar.)Bu hac merasimi; nehirlerde
yıkanma, sancakların yıkanıp vaftiz edilmesi, rahiplerin dansları, mukaddes
kabul edilen mezarlara kandil yakılması, kurban edilen bir öküzün etinin
dağıtılması, özel yapılmış yemeklerin yenmesiyle kutlanır. Ayrıca bu hac sırasında
saygı gösterilen ve şahıs isimleri verilen dut ağaçları ziyaret edilir.
Çevreden tek ağaç dalı kesmek bile günahtır. Kutsal vadinin hiçbir yerinde
ayakkabıyla dolaşılmaz; kadınla cinsel ilişki kurulmaz ve içki içilmez.
DUALARI:
Yezidilerin güneş doğarken ve batarken ona doğru yönelerek dua okuma adetleri,
güneşe ve aya taptıklarına dair yanlış bir telakkiye sebep olmuştur. Gerçekte
bu duanın nedeni Yezidilerce Tanrı (Melek Tavus)´nın, "Ay ve
karanlığın", ve "Güneş ve aydınlığın" efendisi olarak kabul
edilmesidir.
Yezidi duaları dört tanedir.Bunlar ;
1. Sabah duası,
2. Evger duası: Bu da sabahları okunur,
3. Güneş batışı duası: Buna güneş duası da denir.
4. Aksam duası: Buna şahadet duası da denir. Yatağa yatınca okunur. Bu dua
Melek Tavus´a yapılıp yedi meleğe hitap edilir.
Yezidilerin bayramları beş tanedir:
1- CEJNA HAWİNİ : Ezidiler tarafından
18- 21 Temmuz tarihleri arasında
kutlanır. Kırk Gün Bayramı
adı da verilir. Bayram, yaz
mevsiminin yarılanması ve sıcakların düşmesi ile bağlantılı sembolik olarak
kutlanan kadim bir bayram. Bayram vesilesiyle bu mevsimde çıkan, nar, incir,
üzüm, elma gibi ekilen meyveler toplanarak Ezidiler arasında paylaşılıyor ve
davul-zurna, def, saz eşliğinde kutlamalar yapılıyor.