Osmanlı’nın Gizli İmparatorları—ıı. Bölüm: Selanik’in Babası Moiz Allatini
OSMANLI’NIN GİZLİ İMPARATORLARI—II. BÖLÜM: SELANİK’İN BABASI MOİZ ALLATİNİ
Bugün Allatini ailesinden bahsedeceğim.
Tarihe meraklı okuyucularım Allatini adını gördükleri anda mutlaka ‘’ Yahu ben bu adı bir yerden hatırlıyorum.’’ Diyeceklerdir çünkü hiç de yabancı değildir bize. Her neyse.. Yazıyı okudukça nereden hatırladığınızı da göreceksiniz zaten.
Evet... Allatini Ailesi de Kamando ailesi gibi İspanyol zulmünden kaçarak önce İtalya’ya daha sonra İtalya’daki baskılardan da kaçarak Osmanlı Devletine sığınmış olan Yahudi ailelerinden biriydi ve bu aile de Kamando ve daha nice ensesi kalın Yahudi aile gibi kendilerini İtalyan olarak görüyor, İtalya ile bağlarını hiç kesmiyorlardı.
İlginçtir ki ileride Osmanlı Devleti’nin kaderinde oldukça önemli rol oynayan Jön Türkler ve İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarının neredeyse tamamı, merkezi İtalya olan Risorto veya Carbonieri gibi Mason Cemiyetlerinin üyeleriydi. Osmanlı topraklarında yaşadığı halde İtalya ile bağlarını kesmeyen Yahudi kodamanlarının İtalya’ya bu denli bağlı olmalarının altında yatan sebep de sanırım bu olmalıydı.
Allatini Ailesinin bilinen en eski ferdi 17. Yüzyılda İtalya’da hekimlik yanında ticaretle de uğraşan Moiz Allatini idi. Ancak Allatini ailesini Osmanlı topraklarına taşıyan kişi Moiz’in oğlu Lazare idi. O sebeple de Allatini İmparatorluğunun kurucusu Allatinileri 1796’da İtalya’dan Selanik’e taşıyan Lazare Allatini idi.
Lazare Allatini yine kendisi gibi İtalyan Yahudisi ve para babası bir aile olan Morpurgo Ailesinin kızı Anna ile evlenip üçü erkek dördü kız yedi evlat sahibi oldu: Dario David, Salomon, Moise, Benvenuta, Rachel, Mimica ve Rosa... Kızlarını da yine para babası zengin Yahudi aileleriyle evlendirerek gücüne güç kattı ( Benvenuta Allatini Salomon Fernandez ile, Rosa Allatini Moise Fernandez ile, ve Mimica Allatini de Abraham Mizrahi ile evlenmişlerdir.)
Ancak Allatiniler’in Selanik’te tam anlamıyla kök salmaları Lazare Allatini’in ölümünden sonra ailenin başına geçen torun Moiz Allatini ile gerçekleşti.
Moiz Allatini de babası gibi bir taraftan ticaret bir taraftan da doktorluk yapıyordu ama geçimini doktorluktan sağlamıyordu. Hatta doktorluk onun için bir hobiydi. Fakir Yahudiler yanında fakir Hıristiyanları ve fakir Müslümanları da bedava muayene ve tedavi ediyordu. O sebeple de çok kısa süre içinde Selanik’te yaşayan herkesin göz bebeği olmuştu. Açtığı iş yerleri ve her dinden pek çok insana sağladığı iş istihdamı nedeniyle ona ‘’ Selanik’in Babası’’ veya Selanik’in Meleği’’ deniliyordu
Henüz daha 26 Yaşındayken Allatini Ticaret Evi’nin başına geçen Moiz Allatini daha çok tarım işletmeleri üzerine yatırımlar yaparken bir taraftan da Saias ve Mizrahiler gibi yine Yahudi olan ailelerle kurduğu hem akrabalık hem de iş ortaklıkları sayesinde Allatinilerin servetini ta o yıllarda 50.000.000 Franka ulaştırmıştı.
Evet... Allatiniler aşağıda okuyacağınız gelir kaynaklarıyla oldukça zengin bir aileydi. Önce bu gelirlerine bir göz atalım.
A) Allatini Bankası ( Selanik Bankası )
b) Un Fabrikası—1877-1878 Osmanlı Rus Savaşında( 93 Harbi ) ve sonrasındaki göç yıllarında özellikle ordunun un ihtiyacını büyük ölçüde Allatini Ailesi sağlamıştır.
c) Bira fabrikası-Buz Fabrikası
d) Kenevir, çuval ve ip fabrikası
e) Pek çok fırın
f) Pamuk Ticareti—Dokuma fabrikaları
g) Tütün ticareti: Tütün işletmesi ve sigara üretimi
h) Madencilik: Selanik’te çıkarılan bakır, krom, manganez, antimon, arsenik, kurşun gibi madenleri çıkarma yetkisi Allatinilere verildiği gibi bu ailenin yine Selanik’te tuğla ve kiremit fabrikası bulunmaktaydı.
Evet.. Allatiniler oldukça zengin bir aileydi ama Yahudilerin hepsinin zenginlik içinde yüzdükleri söylenemezdi. Bunun en önemli sebebi ise Yahudilerin oldukça cahil olmalarıydı ve bu cehaletle Arz-ı Mev’ud’a ulaşmak mümkün değildi.
1856 Yılında Osmanlı Devleti, Avrupalı Devletlerin ( İngiltere, Fransa ve Prusya başta olmak üzere ) iç işlerimize karışmasını önlemek amacıyla Islahat Fermanı adı altında bir dizi reform hareketlerini başlattığı sırada İstanbul’da bulunan Baron Alphonse de Rotschild, bütün büyük Yahudi aile reislerini İstanbul’da topladı ve onlardan Osmanlı topraklarında eğitimli Yahudiler yetiştirmek üzere “Alliance Israelite Universelle’’( Evrensel Yahudi Birliği ) okulları açmasını istedi. Bu işi İstanbul’da Kamondo Ailesi, Selanik’te ise Allatini ailesi üstlenecek ve Baron Rotschild her türlü maddi ve manevi desteği yağdıracaktı.
Geçen bölümde de belirttiğimiz gibi Kamado Ailesi Hasköy’de bu okullardan bir tane açmış, bunu daha sonra Kuzguncuk, Galata, Haydarpaşa, Dağhamamı gibi semtlerde açılan Alliance Israelite Universelle okulları takip etmişti.
Bu okullar Yahudilerin yoğun olarak yaşadığı her yerde açılıyordu. Mesela İzmir, Edirne, Halep, Beyrut gibi...
Selanik’teki Allience İsraelite Universelle okulu, Moiz Allatini tarafından 1860’da açılsa da hahamların Türkçe ve Fransızca eğitime ve aynı zamanda dini bir tarafa bırakan laik eğitime karşı şiddetli direnci karşısında istenen başarı sağlanamadı ilk etapta. Ama Moiz Allatini de inatçıydı. Okul 1873’de tekrar açıldı ve tıkır tıkır da çalıştı. Hatta önceleri sadece Yahudi öğrenci kabul ederken sonraları Müslüman ve Hıristiyan öğrenci ve hatta öğretmen de kabul etti. Ancak bu öğretmenler içinde mesela Talat Paşa’nın Osmanlı topraklarında kurulan ilk Türk- Mason Locasının ilk üstad-ı âzâmı olduğunu göz önünde bulundurursak okulun ne tür Müslüman ve Hıristiyanlara kapı açtığını anlamakta da zorlanmayız. Ayrıca Türkiye Cumhuriyetinin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ile ‘’ Türk’üm doğruyum çalışkanım’’ diye başlayan andımızın mimarı ve eski Milli Eğitim Bakanlarımızdan Reşit Galip de bu okulun mezunları arasındadır.
Yaptığı hayırlar sebebiyle Osmanlı Devleti tarafından Mecidi nişanıyla ödüllendirilen Moiz Allatini aynı zamanda yine hayırseverliği sebebiyle Avusturya ve İtalya hükumetleri tarafından da ödüllendirilmiştir.
Moise Allatini 20 Eylül 1882’de öldüğünde, başka hiçbir zaman görülmeyecek sayıda ve farklılıkta büyük bir insan kitlesi cenaze törenine katılmıştır. Allatini’nin cenaze töreni, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi halkı, dönemin en ileri gelen tüccar ve işadamlarını, önemli devlet adamları ve görevlilerini bir araya getirmiştir. Sultan Abdülhamid de Allatini hakkındaki övgü dolu sözleri ve üzüntüsünü iletmek için yardımcısını İstanbul’daki Sinagoga göndermiştir.
Moiz Allatini’nin ölümünden sonra oğulları her ne kadar onun adını Selanik’te bir müddet daha yaşatmış olsalar da özellikle 1900’lü yılların başından itibaren bu topraklarda artan Yunan Milliyetçiliği ve özellikle 1897 Osmanlı- Yunan savaşında Yahudilerin, Türk ordusunun un ihtiyacını karşılaması sebebiyle Yunan fanatikleri tarafından hain ilan edilmişler ve üzerlerindeki baskı her gün şiddetlenmiştir.
Evet... 1909 Yılına geldiğimizde Sultan II. Abdülhamit tahttan indirildiğinde sürgün yeri Selanik’tir. Selanik’te ikamet edeceği yer ise bomboş olan Allatini Köşküdür.
Peki Allatiniler nerededir?
İşte bu net olarak bilinmiyor ama başlarına gelecek olan felaketi hissettikleri için büyük ihtimalle onlar da Kamondo ailesi gibi soluğu Fransa’da almış olabilirler.
Ya da ?
Ya da önce 1912’de Selanik’i ele geçiren Yunanlıların Müslüman Türklerle birlikte katlettikleri 20.000 insan arasında olabilirler veyahut yine Yunan hainleri 1917’de Selanik’i yaktıklarında bu yangında ölen binlerce insan arasında olabilirler.
Kısaca Osmanlı Devleti içinde adeta paralel bir devlet kurup Alliance İsraelite Üniverselle okullarında kendi zamanlarının Fetö örgütünü ve şakirtlerini yetiştiren Yahudi ailerinin en büyüklerinden biri hatta aileden öte adeta bir imparatorluk olan Allatini İmparatorluğunun çöküşü öyle görülüyor ki Türklerin değil Yunanlıların elinden olmuş. Onlardan günümüze ise kala kala Koç- Alliance Sigortacılık ve Allatini çikolataları kalmış gibi görülüyor.( Bundan kesin emin değilim. )
(
Osmanlı’nın Gizli İmparatorları—ıı. Bölüm: Selanik’in Babası Moiz Allatini başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
10.01.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.