Osmanlı’nın  Gizli İmparatorları—4.  Bölüm:  Hiç Danone  Yoğurdu  Yediniz Mi?
OSMANLI’NIN GİZLİ İMPARATORLARI—4. BÖLÜM: HİÇ DANONE YOĞURDU YEDİNİZ Mİ?
Evet.. Bugünkü bölüme bir soru ile başlıyorum: Hiç Danone marka yoğurt yediniz mi? Ya da Danone marka su içtiniz mi? ( Eminim yemiş veya içmişsinizdir. En azından dondurmasının tadına bakmışsınızdır. )
Şimdi pek çoğunuz ‘’ bu sorunun Osmanlı’nın Gizli İmparatorları ile ne alakası var?’’ Diye düşünüyor olabilirsiniz. Bunu açıklayacağım elbette. Lakin bunu açıklarken çok uzun bir süre adeta atasözü haline gelmiş olan ‘’ Aras Akar Türk bakar’’ sözünün ne kadar doğru ve haklı bir söz olduğunu da okuyacaksınız.
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde adeta devlet içinde devlet kuran Yahudi ailelerden bahsediyordum.
İlginçtir ki bu ailelerden Kamondo, Allatini, Fernandez gibi çok büyük ve etkili olan aileleri bu ülkede hiç kimse bilmez de en basiti, en etkisizi olan Karasu ailesini daha doğrusu bu ailenin bir ferdi olan Emanuel Karasu’yu neredeyse herkes bilir. Hem de Osmanlı Devleti’ni yıkan adam olarak... Oysa Emanuel Karasu daha önce de belirttiğim gibi diğerlerinin yanında devede kulaktır. Aynı şekilde Karasu ailesi de öyle...
Karasu Ailesi’nin hikayesi de diğer Yahudi ailelerinden farksızdır elbette. Onların soyu da 1492’de İspanya’dan sürgün edilen Yahudilere dayanmaktadır.
Ailenin Selanik’teki kurucusu David Karasu’dur.
David Karasu, 1846’da Sicilya pasaportu ile Selanik’e gelmiş daha sonra tüm aileyi Selanik’e taşımış ve 80-90 Bin Yahudi nüfusuna sahip olup Yahudiler için Kudüs’ten sonra ikinci kutsal kent konumuna gelmiş olan bu şehirde hayatlarını devam ettirmişlerdir.
Ailenin en tanınmış simalarının başında bu şehirde 1880 Yılında bir iplik boyama fabrikası kurmuş olan Jakob Karasu gelir.
Evet.. Sadece bir iplik boyama ve dokuma fabrikası... Diğerlerinin yanında hiç bir şey değil...
Karasu ailesinin en bilinen şahsiyeti ise şüphesiz Emanuel Karasu’dur.
Emanuel Karasu 1862’de Selanik’te doğmuştur. Asıl mesleği Avukatlıktır. Makedonya Risorta Mason Cemiyeti’nin kurucusudur. Jön Türk hareketinin içinde olduğu gibi İttihat ve Terakki ile sıkı ilişkileri vardır. II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesi olayında öyle çok da kayda değer bir faaliyeti yoktur. Ancak II. Abdülhamit’e tahttan indirildiğini bildiren heyetin içinde yer aldığı için onu tahttan indiren adam olarak bilinir.
1912’de Osmanlı Meclis-i Mebusanına Selanik Milletvekili, 1914 Yılında da İstanbul Milletvekili olarak girmiştir.
Osmanlı Devleti’nin 30 Ekim 1918’de İtilaf Devletleri ile imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra İtalya’ya gidip Trieste’ye yerleşmiş ve 1943’de orada ölmüştür. Ancak cenazesi, vasiyeti üzerine İstanbul’a getirilerek Yahudi Mezarlığına defnedilmiştir.
Peki diğer Karasu’lar? Onlara ne oldu?
1912’de Selanik’in Yunanlıların eline geçmesi ve burada Müslüman yanında Yahudilerin de katledilmesi üzerine ailenin kurucusu David’in doktor oğlu İzak Karasu tüm Karasu ailesini topladı ve 1492’de atalarının kovulduğu İspanya’ya geri döndüler 420 yıl sonra
İspanya’da adını İsaac soyadını da Carasso olarak değiştiren Dr. İzak Karasu ( ya da yeni adıyla İsaac Carasso ) bir muayenehane açarak hasta tedavi etmeye başladı. Ancak çok fazla hastası olmamasına karşın geniş bir ailesi olduğundan doktorluk yanında zeytinyağı ticareti de yapmaya başladı.
Bu arada yaşadığı şehir olan Barselona’da salgın hastalıklar vardı ve özellikle çocuklar bağırsak hastalıkları sebebiyle eriyip gidiyordu ama ne Dr. İzak Karasu ne de diğer doktorlar bu soruna bir çare bulabiliyorlardı.
İzak Karasu günlerce kafa patlattı. Geldiği Selanik topraklarında hangi dinden olursa olsun çocukların yanaklarından kan damlarken, her taraflarından sağlık ve sıhhat fışkırırken Barselona’daki çocuklar niçin hastalıklar sebebiyle eriyip gidiyordu? Buradaki çocukların Selanik’teki çocuklardan farklı olarak yediği ya da yemediği şey neydi?
Düşündü, düşündü, düşündü ve sonunda buldu. Evet... Kendisi de dahil Selanik’teki insanların her gün yediği ama buradaki insanların varlığından bile haberdar olmadıkları şey yoğurttu. Evet... Her gün sokaklarda ,ellerindeki çıngırakları sallaya sallaya ‘’ Haydi kaymaklı yoğuuuurt.’’ diye bağıran yoğurtçulardan satın aldığı yoğurdu bu topraklarda bilen yoktu. Acaba nasıl yapıldığını bildiği yoğurdu burada yapıp hastalarına yedirirse bir faydası olur muydu?
Önce bir kaç kilo süt alıp bundan yoğurt yaptı ve hastalarına yedirdi. O da ne? Hastaları bir kaç gün içinde zıpkın gibi oldular.
Mesele anlaşılmıştı. Bu insanlara bol bol yoğurt yedirmeliydi ama bu insanlara yoğurdu nasıl yedirirdi? Bilmedikleri tanımadıkları bir şeydi yoğurt.
Yapılabilecek bir tek şey vardı: Yoğurt yapıp bunları kavonozlamak ve ilaç olarak eczanelere dağıtıp satışını eczaneler üzerinden yapmak. Ancak bir sorun daha vardı. Bunun patentini nasıl alabilirdi? Doktor arkadaşları ona Paris’teki Pasteur Enstitüsünü tavsiye ettiler. Enstitü ise incelediği yoğurdun pastörize edilmesi halinde ömrünün uzatılacağını bildirerek biz Türk Milletinin asırlardan beri yediği ya da ayran yapıp içtiği yoğurda ilaç olarak patent verdi.
Sanırım neden ‘’ Aras Akar Türk Bakar sözü doğru bir sözdür.’’ dediğim anlaşılmıştır ama hâlâ anlamayanlar için hikayeye devam edelim.
Dr. İzak Karasu, bizim yoğurda ilaç olarak patent aldıkltan sonra buna bir isim vermeye geldi sıra. Ancak o konuda da fazla düşünmesine gerek yoktu. Küçük oğlu Daniel’in adını verebilirdi bu ilaç-yoğurda.
Daniel, İspanya Katalon dilinde Danon olarak kullanıyordu ve anlamı da ilginç bir şekilde ‘’ Oğlu ‘’ idi. Yapılacak şey ‘’Danon’’ ismine bir ‘’ e ’’ harfi ekleyip piyasaya sürmekti.
Derken ‘’ Danone ‘’ Yoğurtları ilaç olarak piyasaya sürüldü ve eczanelerde satışı başladı. Ancak İspanya fakir bir ülkeydi. Ayrıca sadece ilaç olarak yapılan bu satış o kadar da karlı bir iş değildi. O halde öncelikle daha zengin bir ülkeye taşınmalı ve yoğurdu ilaç olmaktan çıkarıp vazgeçilmez ve her gün mutlaka tüketilmesi gereken bir besin olarak pazarlamalıydı.
Velhasılıkelam Dr. İsaac Carassoo öncelikle Fransa’ya taşındı ve doktorluğu bırakıp tamamen yoğurtçuluğa döktü işi. Oğlu Daniel’i Marsilya'da ticaret lisesinde okuttu işin pazarlama, satış, muhasebe bölümünü bilimsel olarak öğrenmesi için. Ardından Paris'te Pasteur Enstitüsü'nde bakteriyoloji stajı yaptırdı İşin üretim aşamasına hakim olabilmesi için...
Derken efendim İsaac Carasso öldü. Oğlu Daniel ise 6 Şubat 1929'da, Paris'te 18. bölgedeki bir dükkanda "Danone Yoğurtları Paris Şirketi"ni kurdu ve böylece Danone İmparatorluğunun temelleri atılmış oldu. Bu şirketi 1932'de Levallois-Perret'te ilk fabrika izledi.
2009 Yılında ölen Daniel Carasso’nun kurduğu Danone bugün öylesine bir imparatorluktur ki, ürünleri beş kıtada satılır. Yıllık cirosu 15 milyar euro'nun üstündedir. 100 bin kişi çalıştırır. Sütlü ürünlerde dünya birincisidir. 18 ülkede (Türkiye dahil) 48 fabrikası vardır. Şişe suyunda dünya ikincisi olup 13 ülkede (Türkiye dahil) 97 fabrikası vardır. Bisküvi ve tahıllı kahvaltı ürünlerinde dünya ikincisi olup 21 ülkede 53 fabrikası vardır. [ Bu rakamlar 2008 Yılına göredir. 2023 yılında bu imparatorluğun ne kadar büyüdüğünü varın siz tahmin edin artık.]
Evet değerli okurlar... Türk Milleti olarak tarih sahnesine çıktığımız günlerden beri en temel gıda ürünlerimizin başında gelen yoğurdun imparatorluğunu biz değil de bir Yahudi kurabiliyorsa bunda suç Yahudi'nin midir yoksa kendi ürününe sahip çıkamayan ‘’ Bunu nasıl bir dünya markası haline getirip tüm dünyaya pazarlarım?’’ diye kafa yormayıp sadece tüketmeye bakan bizlerin mi?
( Osmanlı’nın Gizli İmparatorları—4. Bölüm: Hiç Danone Yoğurdu Yediniz Mi? başlıklı yazı Sami Biber tarafından 12.01.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu