Bir düş’ e bir gülüş’ e mahal verdi
gök kubbe.
Aşkın arka yüzünde saklıydı cennet
İhya edilesi sözcüklerle örülü kader
ve kısmet…
Büyük boydu hüzün:
Azıcık küçüğünden ver, demeye yoktu
yüzüm.
Üzüm misali gözlerinde göğün
Metruk heceler saldım önüme
Arkamdan gelen vardı ya da yok:
Var olmanın meali idi mademki ruhumdu
tok
Ve tok sesi rüzgârın
Çaputlar b/ağladığım akasya ağacı
Şerit değiştiren iklimler ve de
Şerh düşülesi o istikamet
Ederi var mıydı sahi günün?
Ertelenmiş bir düğün ne ki?
Ardı arkası kesilmedi cenaze
törenlerinin.
Zimmetliydi ruhum
Zemherilerde üşüdüğüm kadar yorgundum
da
Yerleşik acılar cumhuriyetinden firar
ettiğim kadar
Arz edilesi kaderim kedere diş
bileyen rüzgâr
İdi belki de muadilim:
Hem içime ters esen
Hem de yalnızlığı kovaladığım
Dürtülerim ölü mesela
İklimlerden çaldığım kurumuş
yapraklarım
Serili boydan boya…
Seğiren gözlerim ve ırkı olmayan
hüznün
Bağlansa basireti ne ki?
İkame ettiğim sözcüklerin temel atma
töreni
Elbet şiirdir mızrabı yüreğin
Yürektir solosu benliğin
Sadık bir köpek gibi peşinden
gittiğim sahibim
Ne de olsa sahibesiyim ben bitimsiz
hislerimin.
Bir şevk ise gün
Geceyi dar ettiğim
Hüzün yüklü güncem
Ruhumsa mesire yeri adeta kazan
kaldıran
Rüyalardan arda kalan
Hayal meyal baş koyduğum umudun daim
kıldığı
Yaşama sevincime eşlik eden körpe
Zühre Yıldızı.
Muadilim ve mensubu olduğum
yalnızlığın
Zil çalan bir hademe gibi
Koşarak bahçeye çıktığım
Dünüm ve örgüm ve örüntüsü yüreğin
Bazense duygular kördüğüm
Meczup sessizlik
İnkâr ettiği kadar yalanları kâfirin
Melun bir gölge ise peşime düşen
Benden ötesi varsa yoksa gizem
Renkli bir mintan giyindi cihan
Aslında karanlığı örtbas etti
Bir adım sonrası
Adımdan yok ötesi
Bir kıvanç ise yaşam
Ve onuru ile asılı iken göğe ve
sonsuzluğa, insan
Reşit kılınmış sair duygu
Sevecen yürek ikliminde seken
yalnızlığın ruhu
Başa aldığım her gün hayatı
İbaresi umuda dair beşerin rüyası
Ve de kat izinde saklı sevdası
Ölümsüzlüğü diktiğim kadar önsezimde
saklı kâinatın hulasası.