Kur’anda Namaz Var Mı Yok Mu?
Bir kaç yıl önceydi. Bir şiir etkinliğinde konu nasıl geldi hatırlamıyorum ama arkadaşın biri ‘’ Kur’anda Namaz diye bir kelime geçmiyor.’’Dedi.
Kur’anı defalarca hatim etmiş olmama rağmen şaşırmıştım zira ben var biliyordum. ‘’ Olur mu yahu? İslam'ın temel şartlarından biri olan namaz nasıl Kur’anda olmaz?’’ Diye itiraz etsem de eve geldiğimde başladım araştırmaya ve gördüm ki evet Kur’anda ‘’Namaz’’ diye bir kelime geçmiyor. Bol bol ‘’Salat ‘’ var ama ‘’ Namaz’’ yok.
Salat kelimesinin manasına baktım, kimi sözlüklerde ‘’Dua ‘’ diyor kimi sözlüklerde de ‘’ Müslümanların günde beş vakit yaptıkları ibadet- Namaz’ diye açıklıyor.
Öte taraftan gerçekten de her gün beş vakit bizi felaha davet eden müezzinlerimiz ‘’ Hayyaaelel Salat ‘’ diyorlar da ‘’ Hayyaalel Namaz’’ demiyorlar. Dahası bu sadece Türkiye’de değil tüm Müslüman ülkelerde böyle.
Eee. O zaman? Yani biz Müslümanlar boşu boşuna mı namaz kılıyoruz?
Hayır.
Hayır çünkü Müslümanların, en azından Türk olan Müslümanların namaz diye bir ibadetleri var.
Biraz karışık gibi oldu değil mi? Açıklayalım.
Bizler - Bizler derken namaz kılan Müslümanları kast ediyorum- Her gün minarelerden yükselen ‘’ Haydi Salat’a’’ çağrısına uyarak Rabbimize dua etmek, ondan bizi affetmesini, bize iyilikler ve güzellikler sunmasını ve daha pek çok şey dilemek için ibadetler ediyoruz. Evet, tek bir ibadet değil, ibadetler ediyoruz.
Mesela?
Niyet bir ibadettir.
Tekbir bir ibadettir.
Kıyam bir ibadettir
Kıraat yani Kur’an'dan bir sure ya da ayetler okumak bir ibadettir.
Rükû bir ibadettir
Secde bir ibadettir
Selam vermek bir ibadettir.
Tesbih çekmek bir ibadettir
En son olarak dua okumak ( Yani salat ) bir ibadettir.
İşte bu ibadetler bütününe de ‘’ NAMAZ’’ Demişiz.
Niye biz de Kur’an'da geçtiği gibi Salat dememişiz Peki?
Çünkü Salat ( Yani Dua ) bu ibadetler bütünün büyük bir parçası olduğu halde tamamı değildir. Evet, bu ibadetler bütününün oldukça büyük bir kısmı duadır. Mesela her rekatta okunan Fatiha Suresi aynı zamanda bir duadır. Namaz bittikten sonra da dua ederiz. Ama yaptığımız bu ibadetin bütünü sadece duadan ibaret değildir. O sebeple de hepsine birden NAMAZ demişiz.
Ne zamandan beri peki?
Evet, ne zamandan beri Salata Namaz diyoruz?
İşin doğrusu çok daha gerilere gidemedim ama 12. Yüzyıldan beri Müslüman Türkler, İslam'ın en önemli şartlarından biri olan ve günde beş kez eda ettikleri ve yukarıda saydığım ibadetler bütününe Namaz diyorlarmış. Dahası ta 12. Yüzyılda bile bugün yaşadığımız ‘’ Kur’an'da Namaz Yoktur ‘’ tartışmasına benzer tartışmalar yaşanıyormuş. Yani olay neredeyse dokuz yüz yıllık bir olay. Ancak burada şu hususun altını çizeyim: 12. Yüzyıla ait bir eserde ‘’NAMAZ’’ Kelimesi geçiyorsa demek ki biz Türkler daha önceki yüzyıllarda ya da en azından 11. Yüzyılda da NAMAZ diye bir kelimeyi biliyor ve kullanıyor olmalıyız değil mi?
‘’Ne zamandan beri Salata Namaz diyoruz?’’ Sorusunun cevabına gelince:
Önce Namazın 12. Yüzyılda da kullanılan bir kelime olduğunun delili ile başlayalım mı?
Başlayalım...
12. Yüzyılda Çağatay Türkçesiyle ve Uygur Alfabesiyle yazdığı Atabet’ül Hakayık adlı eserinde, Edip Ahmed bin Mahmud Yüknekî bakın ne diyor: ( Mısraların başındaki rakamlar eserin kaçıncı mısraı olduğunu gösteriyor.)
393 ġarīb irdi islām ġarīb boldı bāz
394 ibādet riyā boldı ābīd mecāz
Günümüz Türkçesiyle: Garip idi İslam yine garip oldu. İbadet riya oldu, abitler de mukallit.( Taklitçi )
Yani bundan 900 sene önce bile İslam'ın garip olduğu, ibadetlerin riya dolu, abit denilenlerin ise taklitçi olduğundan şikayet var.
Şimdi ‘’Namaz’’ kelimesinin nasıl geçtiğinin delili - Edip Ahmed bin Mahmud Yüknekî diyor ki:
395 ḫarābāt oramı bolup abadan
396 ḫarāb boldı mescid budun bī-NEMAZ
Yani: Meyhaneler abad oldu ama mescidler harap ve millet bi- Namaz. (Namazsız- Namaz kılmıyor)
Görüldüğü gibi namaz diye bir kelime Türkçemizde var. Biz Türkler yukarıda da belirttiğim gibi günde beş kez yaptığımız bir ibadetimize ‘’ Namaz ‘’ demişiz. Başka Müslüman devletler mesela Araplar Salat demişler, zikir demişler ama biz Namaz adını koymuşuz bu ibadete. Ve Edip Ahmed bin Mahmud Yüknekî bundan dokuz yüz sene öncesinde bile meyhanelerin abad, buna karşın mescitlerin harap ve halkın Bi-namaz yani ‘’ NAMAZSIZ.’’ Olduğundan şikayetçi.
Peki neden? Neden ta 12. Yüzyılda bile halk namazsız?
Çünkü o dönemde bile var ‘’ Kur’anda namaz diye bir şey yok.’’ Diyenler. Ya da Namazın yerine başka ibadetlere, başka dini ( ya da İslam Dini dışı ) ritüellere yönelenler. Namazın yerine başka ibadetler koyanlar var. Nasıl mı ?
Onu da izah etmiş Atabetü’l Hakayık adlı eserinde Edip Ahmed bin Mahmud Yüknekî... Aynen şöyle:
397 amel ḳoydı ālim zāhid zühd verā
398 ārīf raḳs çıḳardı ayur ḫoş semā
Yani: Alim ilimi bıraktı. Zahid( Hak dışında her şeyden vaz geçen) zühdden uzaklaştı. Arif raks çıkardı, türkü söyleyip sema ( ya da semah ) etmenin daha güzel olduğunu söylüyor.
Evet... ‘’Alim ilmi bıraktı. Zahid zühdden uzaklaştı ve arif raks çıkardı başımıza. Türkü söyleyip sema etmek( ya da semah tutmak) ibadet oldu’’ Diyor.
Peki bugün ‘’ Kur’anda Namaz Yoktur.’’ Diyenler kimlerdir?
Hani yukarıda bir arkadaştan bahsetmiştim ya... Hani bana ‘’ Kur’an'da namaz diye bir şey yoktur.’’ Diyen arkadaş... İşte o arkadaşa göre Semah yapıp Türkü söylemektir asıl ibadet.
Yahu daha nasıl izah edeyim? Daha nasıl anlatayım?
Daha fazlasını yazsam pek çok insan bana bölücü, insanları ayrıştırıcı, fitnebaz hatta gerici, yobaz diyecek. O sebeple daha ileri gitmiyorum ama şunu söylemeden de geçemeyeceğim.
Lütfen... Allah rızası için... Bırakın herkes inandığı gibi yaşasın. Ne birileri gelip benim namazıma karışsın ne de ben birilerinin semahına karışayım. Birbirimizin inancına ne kadar saygılı olursak o derece huzur ve mutluluk içinde yaşar bu toplum.
Hele de böyle büyük acıların yaşandığı günlerde yapmayın böyle... İnsanlar arasına fitne tohumları ekip daha sonra da ‘’ Siz insanları ayrıştırıyorsunuz.’’ Diyerek sütten çıkmış ak kaşık olmaya çalışmayın.
Her şeye rağmen her ne kadar sürç-ü lisan ve dahi suç-i lisan eyledimse affola.
Okuyan herkese sonsuz selam ve saygılar.
(
Kur’anda Namaz Var Mı Yok Mu? başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
22.02.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.