Soluduğum karanlığın sabahına vardım
varalı
Göğün teranesi idi kuşlar
Aşkın söğüt salkımı
Huda’mın eseri sözcüklerim
Ölüm öncesi dinginliğe özendiğim
kadar
Yaralı idi sırlarım
Yarenim kalem
Yâdım annem
Yankısı duyulmadı gitti sesimin
Ses etmeden sevmelerin meali
Bir o kadar bedeli
Sözcüklere aralıksız kılıf biçtiğim
Bir şeriat saklı idi yüreğin
yitiminde
İçime doluşan mehtap ve yıldızlar
Gün bitiminde serildiğim
Hüzün ikliminde seken yalnızlığın
Dibi vurduğumun da göstergesi şiirler
Yerle yeksan olmuş mabedim
Dönmüşken bir kör kuyuya
İlahi Makamda saklı huzur ve sevgi
Bir içimlik şiir dediğim ne ki…
Yüreğin menkıbesi
Aşkın rozeti
Uleması hasretin
Deştiğim toprak misali
Sarmalında hüznün
Bir yitim
Bir ritim kaybı demem o ki:
Tapındığım Rabbin verdiği dermanı
Kimden dileyebilirim ki?
Örtüsüz bir masa
Çıplak ve yalnız ve üstü kadar
Ütülediğim kadar gizi
Ütüsüz bir menşeidir
Ket vuran mutluluğa
Belli belirsiz bir eziyettir
Yorgunluğun cuntası
Aşkın harmanladığı
Bir diyez bir nota
Düş fakiri insanlık
Hayal ettiğim kadar tanıklık
Ettiğim tek varlık
Cıvıtan düzenek
Nasıl da çıkmış çivisi
Kimi der ki:
Çividir çiviyi söken
Gözlerim nemli ve ruhumda saklı
O İlahi Işıltı
Önümü renklendiren
Bıçkın sözcükler
Derdi tasayı bölüştüğüm
Rugan çizmem ve üstüme bir beden
Büyük gelen huzmem
Hüznüme kefilim sevdiğim kadar
Rabbimi
Şiirler dünde kalan şüheda mısralar
Şair kimliğimle sökün ettiğim bedenim
Firari bir gezginim
İllet acılar
İkna odalarında doğan çığlık
Hünkârım ve Hükümranlığında Rabbin
Yeter ki korunayım canlının şerrinden
zulmünden
Şerh düşülesi bir isyan
Yaşanan can pazarından
Anadan üryan bir mevsim
Çatladığı kadar ar damarı beşerin
Ben bir g/izim
Ayan beyan masum ve cebbar
Ben süslü şehrin sisiyim
İsinde demin
İçerlediğim döngünün
Sancısı nasıl ki kesintisiz bir
hüsran
Meylettiğimdir ölüm
İki cihanda da aziz olmalı insan
Önce Allah sonra vatan
Annemin dualarıdır tek tesellim
Yeter ki kayıp gitmesin avuçlarımdan
Ve işte bir şiir daha ilişti yakama
Yandığım kadar yakardığım Mevla’ma
Aralıksız teslimiyetim…