KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
semazen.net
VEFA
Sözünde durmak, vadettiklerini yerine getirmek,
sözüne sadık kalmak.
Vefa, başta Cenab-ı Hak
olmak üzere aile, akraba, yakınlar, dostlar, arkadaşlar ve bütün varlık
âlemiyle emanet ve sadakat temelli bir münasebet kurmaktır.
Vefa, sözüne sadık kalmak ve onu muhafaza etmek için cehd ü gayret göstermektir.
Söz ile özün doğru ve birbiriyle uyumlu olmasına dikkat etmektir.
Vefa; doğrunun, doğruluğun ve
adaletin kardeşidir. Vefanın zıddı; “Ğadr” ise, yalanın, yalancılığın ve zulmün
kardeşidir.
Vefakârlık ve kadirşinaslık
imandandır. Vefasızlık, nifak alametidir. Bu sebeple Mümin vefalıdır, vefalı
olmak zorundadır.
Vefasız; sevgisi geçici olan, sevgisine, dostluğuna bağlı
olmayan, onları çabuk unutan.
Mümin, vefa özelliği içinde
yaratılmıştır. Vefadan inhiraf etmemesi, vefasızlık göstermemesi için; “Elest
bezminde”; “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna muhatap kılmıştır. Yani
işin başında bizleri vefa hamuruyla yoğurmuştur. Vefa hamuruyla yoğrulup
pişince, Hz. Peygamberimizin; “Beni Hud suresindeki; “Emir olunduğun gibi
dosdoğru ol” ayeti yaşlandırdı” buyurduğu gibi vefada zirve oluyor Müminler.
Artık bu yaşlandıran ayet göz önünde olunca hayat boyu hiçbir şekilde
vefasızlık denen bir olumsuzluğa kapı aralanmaz.
Vefa, her alanda olmalı; yemede,
içmede, gezip tozmada, suyu ve havayı kullanmada, çevremizde, toplumumuzda,
özel yaşantımızda…Bir insanın vefalı oluşu; çevresine, toplumuna, devletine,
milletine, bayrağına, ezanına…sadakatle mümkün olur. Hiçbir zaman sözünde
durmayan, konuştuğunda yalan söyleyen, emanete ihanet eden…insanlarda vefayı göremezsiniz.
Onlara göre vefa, sadece bir semt ismidir.
Bu yüzden Tarım ve Orman Bakanı
Sayın İbrahim Yumaklı’nın: “Suya vefa
göstermezsek, veda
ederiz” sözü çok yerinde ve anlamlıdır. Gerçekten baktığımız zaman en çok israf
ettiklerimizin başında su geliyor. Yani en hayati öneme haiz olan, olmazsa
olmazlarımızdan olan suya karşı vefasızlık gösterirsek, varın gerisini siz
hesap edin.
Aslında bu vefasızlık konusu
sadece suda değil. En başta Allah’a karşı vefasızlık yapıyoruz. Allah’a
vefasızlık yapanın, kullara ve dünyaya vefasızlık yapmaması mümkün olur mu?
Bakıverin dünyaya, nasıl bir vefasızlık örneği sergilendiğini görürsünüz.
Vefa, imanla eş değerlidir. Aşağıdaki şiirlerim, toplumu anlatmaktadır.
Kaybettik!
Hoş kahveler
içtik, dost hanesinden,
Telve dilde
kaldı, nazı kaybettik,
Muhabbete
daldık, şahanesinden,
Dost mazide
kaldı, özü kaybettik!
Çok yakılar
sardık, dert gitsin diye,
Merhemlerden
sürdük, berkitsin diye,
Onulmaz yarayı,
terk etsin diye,
Güzel
temenniyi, sözü kaybettik!
Eğlendik ve güldük, safiyane hep,
Canana göz
olduk, sahiyane hep,
Ahbaba can
bulduk, dahiyane hep,
Sabırlarımızı,
nazı kaybettik!
Gülmeyi kâr
kıldık, mutlu gün için,
Maskeyi yar
bildik, kutlu gün için,
Dostla bahar
bulduk, tatlı gün için,
Sevinç tasa
oldu, bizi kaybettik!
Kalp sevgiyi
sildi, tekliyor şimdi,
Sevgi rafta
kaldı, bekliyor şimdi,
Nadide yerinde
saklıyor şimdi,
Hasretler
içinde, sizi kaybettik!
Vefa!
Aslını ararım nerede saklı?
Semt ismi mi yoksa lafta mı vefa?
Özlemle beklerim vuslata aklı,
Sanal bir isim mi rafta mı vefa?
Masalda geçen Anka kuşu mu?
Aşılmayan dağın dik yokuşu mu?
Riyakâr sözlerin can yakışı mı?
Ovada yaylada Kaf’ta mı vefa?
İnsanı kandıran yalan sözde mi?
Manasızlıktaki sönen özde mi?
Sevgiler bitiren küllü közde mi?
Sahte yığınlarda safta mı vefa?