Yeniden Cem Olmaya Var Mısınız

Kullarını cem etmek veya
tefrikaya düşürmek Rabbimizin kudretindedir. Biri rahmet, diğeri beladır. Her ikisi de fenadan
bekaya gitmektir lâkin birinin ucu cennete, diğerininki cehenneme çıkar.
15 Temmuz’da neler
olduğunu hepimiz idrak ettik artık. Bu sebeple kısa bir özet geçip, günümüz
ahvalimize döneceğim.
O gece, saat 22 civarında,
önce Ankara, sonra İstanbul semalarında F16 savaş uçakları belirdi. Pilotlar ses
hızı birimi olan mach’ın özellikle yüksek seviyelerinde, sonik patlamalarla tur
atıyordu.
Olağan dışı bu durum
karşısında insanlar televizyon ve internetten bilgi almaya çalıştı. Ardından, ne
olduğunu öğrenmek için evlerinden çıkmaya başladı. Caddelerde tanklar
geçiyordu. Evet, yurtta bir darbe girişimi olduğu apaçıktı.
Tek şüpheli vardı: FETÖ Terör Örgütü...
Haber hızla yayıldı ve meydanlardaki
azınlık kısa sürede çığ gibi büyüdü. Devlet kurumları, belediyeler, valilikler,
parti ve televizyon binaları teröristler tarafından bir bir işgal ediliyordu. Halkımız
işgalleri engellemek için, ellerindeki silahları acımasızca kendilerine
doğrultan darbecilerle, silahsız ama imanlı bir mücadeleye girişti.
Askerî birimlerde, kurumun
içine sızmış hainler ile bu vatanın has evlatları boğaz boğaza gelmişti. Genelkurmay
Başkanı dâhil çok sayıda komutan ve askerî personel hainler tarafından esir
edilmişti.
Bir televizyon kanalından cep
telefonu ile milletine seslenen Cumhurbaşkanımız “Ölümüne, ölümüne!” demiş ve
havaalanlarına, meydanlara çağırmıştı herkesi. Başkomutanın emrini alan Türk
milleti evlere sığabilir mi? Yurdun her noktasında, aynı gayenin, aynı şuurun
etrafında Allah rızası için cem oldu.
250 şehit, 2.196 malûlen gazi
ve milyonlarca muharip gazi, asrın en büyük terör belası FETÖ’nün bir dolarlık
sırtlanlarına galebe çaldı, tarihimize altın harflerle yazılacak olan, onurlu
bir zafer kazandı.
Elinde bayrak, dilinde
tekbirden başka bir şeyi olmayan asil milletimiz, ele geçirilen devleti, polis
kuvvetlerine de destek olarak hainlerden geri alıp, seçilmiş, meşru sahiplerine
geri vermişti.
Bu nasıl olmuştu? Cem
olmanın bereketiyle safi iman kesilerek…
Allah cihat için yola
çıkan Müslüman’ın kalbinden korkuyu söküp alır, yerine müthiş bir cesaret ve
şehit olma arzusu koyar. Şahadeti dileyenin karşısında dağlar erir, denizler
buharlaşır. Çığ misali, her türden setleri yıka yıka, hainlerin, düşmanların
üzerine akar.
15 Temmuz’da bir duygumuz
daha tavan yaptı. Millî ve dinî kardeşliğimiz… Demokrasi nöbetlerinde ve müteakip
birkaç senede, damak ve dimağımızda kalan tatla yaşadık. Kucaklaşmanın,
yardımlaşmanın, hoşgörünün, birlik ve beraberliğin zirvesine çıktık. Vatan
hainlerinin adalete teslim edilmesine aynı avazdan oh dedik.
Peki, şimdi ayarımız neden
bozuldu? Cem olmaktan tefrikaya nasıl düşüverdik?
Çünkü FETÖ boş durmadı.
Milyonlarca bot hesaplarla, yalan ve iftiralarla, bıkmadan usanmadan, hız
kesmeden beyin yıkadı, bizi devleti yönetenlere düşman eden algılara boğdu. Vatanın
manevi şuuru diri tutan has evlatlarını hedef aldı, kanun boşluklarından
yararlanarak edepsizce mahkemelerde süründürdü. İtibar suikastı ve psikolojik
yıkımla yaylım ateşi açtı. Nereden buldukları esasen bilinen ancak pek de dile
getirilmeyen tehlikeli bir cesaretle, “Başa geldiğimizde sizden hesap
soracağız, kaçacak yer bulamayacaksınız.” nevinden tehditler savurdu.
Ve milleti can damarından
vuran bir şey daha! Etiket fiyatlarıyla oynayarak yaptığı ekonomik darbe
yüzünden, hayatın tepeden tırnağa her noktasında enflasyona maruz kaldık.
Henüz sekiz yıl önce
atlattığımız vatanın elden gitme tehlikesini, yüz binden fazla can yitirdiğimiz
COVID-19’u, on bir ilimizi yıkan depremi, onlarca bölgedeki orman yangınlarını
ve selleri çok çabuk unuttu bir kısmımız! Ülkesinden can güvenliği nedeniyle
kaçıp bize sığınan savaş mağdurlarını güya Türklük maskesiyle hedef alanların
asıl niyetinin iç savaş çıkarmak olduğunu kavrayamadı. Ülkede pahalılığa sebep
olmanın vatan hainliği seviyesinde bir suç olduğunu bilemedi. PKK’ya yapılan
operasyonların maliyetini ölçemedi.
Cebindeki yangının sorumluluğunu
asıl müsebbipler yerine devleti yönetenlerde gören, idraki, şuuru ve hafızası
zayıf, ancak vatan sevgisinden şüphe duymadığımız güruh tuzağa düştü, faturayı
yanlış adrese kesti. Can havliyle eline geçirdiğinin boğazına sarıldı. Kimsede
insaf, vicdan, merhamet, adalet kalmamış dedirten bir manzaranın tam ortasına
düştük.
Tarihin tekerrür etmesi
gafiller sebebiyledir. Yüce Allah gafilleri cem olmaktan çıkarıp tefrikaya sürükler.
Tefrika belâya, bela fenaya…
Yapacağımız tek şey var: Ciddi
ciddi tefekküre dalıp, bekamızı düşünmek! Dünya ve ahiret selametimiz yeniden
cem olmakta, iyi, güzel ve doğruda, birlik ve beraberlikle tek çizgide saf
tutmaktadır.
Hele ki her an patlak
vermesi beklenen, bizi de haricinde bırakması ihtimal dâhilinde olmayan 3’üncü Dünya
savaşının eşiğindeyken…
Yüce Allah’ımız, Kur’an
ayetlerinde bize “Hâlâ akıllanmayacak mısınız?" diye ne kadar çok sormuş,
değil mi?
Mücella
Pakdemir
(
Yeniden Cem Olmaya Var Mısınız başlıklı yazı
Mücella Pakdemir tarafından
15.07.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.