Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 28.07.2024
Okunma Sayısı : 163
Yorum Sayısı : 4
İki Büyük İstanbul Yangını  Ve İttihat  Terakkinin  Anıt Kabiri-1. Bölüm -
İKİ BÜYÜK İSTANBUL YANGINI VE İTTİHAT TERAKKİNİN ANIT KABİRİ---1. BÖLÜM --

Erzurum yöresinde çok söylenen bir türkü vardır:

Şu Tepe Pullu Tepe (Nenni De Yarim Nenni)
Su Gelir Serpe Serpe (Eski De Yarim Hani)
Dediler Yar Uyumuş (Nenni De Yarim Nenni)
Uyardım Öpe Öpe (Eski De Yarim Hani)

Evet, Erzurum yöresinde yari öpe öpe uyardığımız bir tepe var mıdır bilmem ama İstanbul'da koskoca Osmanlı Devleti'nin 35. Padişahı V. Mehmet Reşad'ın öpüldüğü bir tepe vardır.

Bu tepe öyle bir tepedir ki Sultan V. Mehmet Reşat bu tepede 23 Temmuz 1909 da Hürriyet-i Ebediye Anıtının temelini atarken ''.....değil bir taş koymak mümkün olsa idi de bu abideyi kendi başıma inşâ etse idim yine de şühedânın hakkını tamamen edâ edemezdim'' Demiştir.

Bu tepe, bugün İstabul'un Şişli İlçesinde bulunan Hürriyet-i Ebediye ( Sonsuz Hürriyet ) Tepesi olarak bilinen tepedir. Anıt da kısaca Hürriyet Anıtı olarak bilinir.

Peki padişahın bahsettiği şüheda( şehitler ) kimlerdir?

Hemen açıklayalım: Padişahın bahsettiği şüheda, 31 Mart Olayı dediğimiz olayda öldürülen yetmiş bir asker ve subaydır. ( 31 Mart olayı miladi takvime göre 13 Nisan 1909'da gerçekleşmiştir. )

Kısaca özetleyecek olursak 23 Temmuz 1908'de Meşrutiyet yönetimi II. Abdülhamit'e zorla kabul ettilince, iktidarı ele geçiren İttihat ve Terakki zorbalarının yönetiminden yaka silken halkın başlattığı ama okullarımızda hep bir yobaz ayaklanması olarak öğretilen 31 Mart Olayı sırasında öldürülen yetmiş bir asker ve subay için padişah V. Mehmet Reşat, adı Ebedi Hürriyet ( Hürriyet-i Ebediye ) olan bir anıt yaptırıyor ve o ölen askerlere '' Şehitler '' diyor. Bu tabii ki aklın, mantığın kabul edeceği bir şey değil ama eğer devletin başı padişah değil de başta Enver-Talat- Cemal Paşalar olmak üzere İttihat ve Terakkiciler ise padişah değil feriştahına öpe öpe bir hürriyet anıtı diktirirler, öpe öpe öyle bir yazı yazdırırlar.

Bu satırlar aynı zamanda padişah Mehmet Reşat'ın Trablusgarp, Balkan ve I. Dünya Savaşındaki yenilgimizde, perişanlığımızda ne kadar rolü olduğunu / olabileceğini göstermesi açısından da önemlidir.

Evet, Sultan V. Mehmet Reşat 23 Temmuz 1909'da Iyd-i Milli Gününde atmıştır Hürriyet Anıtının temellerini.

Iyd-ı Milli ne mi? Onu da anlatayım:

Osmanlı parlamentosunu neredeyse tamamen ele geçiren İttihatçılar 23 Haziran 1909'da parlamentoda 23 Temmuz'un Milli Bayram olarak kutlanması kararını aldılar. Bu kararın yürürlüğe girmesi için padişahın da onayı gerekiyordu. Söylemeye gerek yok, padişah V. Mehmet Reşat, meşrutiyetin tekrar geri getirildiği yani padişahın mutlak hakimiyetine son verilen günü seve seve Milli Bayram ilan etti. Bayramın tam adı 10 Temmuz Iyd-ı Millisiydi. Neden 23 Temmuz değil de 10 Temmuz? Çünkü Miladi takvime göre 23 Temmuz olan gün Rumi Takvime göre 10 Temmuzdu ve o yıllarda Rumi Takvimi kullanıyorduk.

''Bu tepeye ve anıta '' İttihat ve Terakkinin Anıtkabiri '' demek de nereden çıktı?'' Diye soracak olursanız hemen açıklayayım:

Bu tepeye ve anıta gazeteci, araştırmacı, tarihçi, yazar Soner Yalçın '' Osmanlı'nın Anıt Kabiri '' Demiş.

Bence yanlış. O tepeye gömülen Osmanlı Hanedanından hiç kimse yok. Osmanlı halkının da o tepeyi Osmanlının Anıtkabir'i olarak gördünü hiç sanmam. Bence İttihat ve Terakki'nin Anıt Kabiri demek daha uygun zira orada defnedilmiş olanların tamamı İttihat ve Terakkicidir. Hatta biri Türkiye'nin ilk Mason Locası başkanıdır.
****
Balkan Milletlerinin bağımsızlık aşkına Osmanlı Devletine karşı ittifaklar kurduğu bir dönemde Osmanlı ülkesinin yegane kurtuluşunu meşrutiyetin tekrar geri getirilmesinde gören pek çok Osmanlı Subayının isyan edip dağlara çıkması hatta Rum ve Bulgar çeteleriyle birlikte hareket etmesi üzerine padişah II. Abdülhamit seve seve meşrutiyeti yeniden ilan etti 23 Temmuz 1908'de.

Evet, bugün pek çoğumuz tarafından kutsanan Mehmet Akif'in, yine belirli bir kesimin kutsalı olan Said-i Nursi'nin bile müstebid olarak gördüğü II. Abdülhamit 23 Temmuz 1908'de Meşrutiyeti ikinci kez ilan etmişti ve böylece cemi-i cümle Osmanlı vatandaşı çok arzu ettikleri hürriyet, adalet, musavat ( eşitlik ) ve uhuvvete ( kardeşlik ) kavuşmuşlardı. Nerdeyse herkes sokaklara dökülmüş bayram yapıyordu. İstanbul, feth edildiğinden beri belki de böylesine bir coşku yaşamamıştı.

Ama?

İstanbul'un büyük bir kesiminde böyle bir coşku yaşanırken çok da uzak olmayan Saraçhane semtinde büyük bir yangın çıktı. ( Bugünkü İstanbul Büyükşehir Belediye Binasının olduğu yer. )

Yangın öylesine yayıldı ki kısa süre içinde bir ucu Karaköy'e, öteki ucu Fatih'e, Süleymaniye Camiine kadar uzandı.

Tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bir felaket... Ölü sayısı ne kadar belli değil ama 20.000 Civarında insan bu yangından zarar gördü. Evler, dükkanlar, ibadethaneler yandı kül oldu.

Peki tarihimize Çırçır Yangını olarak geçen ve II. Meşrutiyetin ilan edildiği gün meydana gelen bu olayı niçin anlattım? Abide-i Hürriyetle ne ilgisi var bu olayın?

Efendim şöyle bir ilgisi var: 13 Nisan 1909'da bir gerici ayaklanma başlatan (!) hainler vardı ya hani. İşte onlar 23 Temmuz 1908'de yani bir sene önce meydana gelen bu yangını aynı gün ilan edilen II. Meşrutiyetin uğursuzluğuna bağlamışlar ve o yüzden ayaklanmışlar(!)

Evet, yaklaşık bir sene o yangının II. Meşrutiyetin ilanı sebebiyle Allah tarafından insanlara verilen bir ceza olduğunu düşünmemişler de bir sene sonra jeton düşmüş.(!)

''Hocam iyi tama da 31 Mart Olayında hiç mi gerici unsurlar ve onların rolü yoktu?'' Diye soracak olursanız.

Biz eğer bir başkaldırıda sarıklı cübbeli birini gördüğümüzde o olaya gerici bir başkaldırı diyeceksek bu durumda Kahramanmaraş'ta Sütçü İmamın yaptığı da gerici bir başkaldırıdır. Ne var yani bir Fransız askeri, kendisini sarmış sarmalamış bir kadının başından örtüsünü almışsa? Hem o kadın niçin başını örtmüş ki? Sütçü İmamın baş kaldırısını böyle mi yorumlamamız gerekiyor?

''Hocam iki yangın demiştiniz?'' Dediğiniz duyar gibiyim.

Evet iki yangın ve ilginç olan odur ki ikinci yangın da bir 23 Temmuz Günü meydana geldi. Yani bir Iyd-ı Milli'de... Hürriyet-i Ebediye anıtının açıldığı günde...
*****
İkinci yangın ve Hürriyet-i Ebediye tepesinde yatanlar kimlerdir konusu gelecek bölümde inşallah.
( İki Büyük İstanbul Yangını Ve İttihat Terakkinin Anıt Kabiri-1. Bölüm - başlıklı yazı Sami Biber tarafından 28.07.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu