3. Billur Köşkte kristal şeffaf bir zemin üzerinde yürüyünce o
Bir güneş görürsün İdris’in göğsünde göğün feleğinde
4. Bakışıyla öldürse de konuşmasıyla yeniden diriltir o
Yeniden diriltirken tıpkı İsa gibidir işinde
5. Çekince eteğini pırıl pırıl parlar Tevrat dizlerinde
Bense tıpkı Musa gibi okurum, incelerim,yürürüm izinde
6. Rum’un kutsal kızlarından bir rahibedir o, güzel mi güzel
Görünür namus nurları güzellik parıltıları üzerinde
7. Müthiştir, halvet odasına konmuş bir tabut ‘zikr’ için
Korkutur insanı, onunla dost olmak kimin haddine
8. Milletimizin en güçlü din alimlerini bile aciz bıraktı o
Hatta Zebur bilginlerini, Tevrat bilginlerini ve Hıristiyan keşişlerini bile
9. İncil’i istediğini ima etti diyelim faraza
Sanki bir papaz olmuş ya da bir patrik ya da hizmet eden İncil’e
 
9. Da’d’ı, Rebab’ı ve Zeyneb’i ünle o anda
Ve Hind’i, Selma’yı ve Lübna’yı! Ünle ve dinle aynı anda
10. O güzel kız Halbe’de mi diye sor onlara
Gülümseyince güneş gibi pırıl pırıl ışık saçan sana
 
1. Selâm olsun Selma’ya ve himaye altında oturanlara
Çünkü benim gibi ince duygulu seven birine haktır selâmlama
2. Ne zarar gelirdi, eğer selâmımızı alsaydı o alyanaklı kız
Fakat pek hükmetmeye gelmez güzel kadınlara
 
1. Hacerü’l-Esved’i öperken sıcak kanlı, güzel kadınlar sıkıştırdı beni
Bembeyaz örtülerle örtünmüş, Ka’be’yi tavafa gelmişlerdi
2. Açtılar örtülerini gösterdiler güneş ışıklarından daha parlak yüzlerini
Sakın aldanma, dediler bana, çünkü bize bakarsan eğer dişlersin ölümün etini
3. Nice insanları öldürdük biz daha önce Muhassab’da
Nice inatçı insanları, şeytan taşlarken peşimize takılan Mina’da
4. Ve daha nicelerini Serhati’l-Vadi’de ve Ramet tepelerinde
Ve Cem’in tepelerinde ve Arafat’tan ayrılış sırasında
5. Görmez misin güzellik, nice iffetlilerin ellerinden alıyor iffetlerini
Ve “Hırsızlar!” diye çağrılıyorlar, artık “güzellik soyguncuları” oluyor adları
6. Tavaftan sonra buluşalım Zemzem’de
Orta Kubbe’nin (Kubbetü’l-Vusta) yanında, büyük kayalıkların yanında
7. Aşkından bir deri bir kemik kalmış niceleri orada
Kavuşturulur yeniden sağlığına güzel kokulu güzel kadınlarca
8. Korktukları zaman salıverirler saçlarını,kaybederler şuurlarını
Öyle ki, uzun belikleri bırakır âdeta onları koyu karanlıklara
 
1. Oturdukları yerlerin izleri silindi gitti.
Oysa sevgileri hiç silinmeyecek, ebedi olarak içimde kalacak, hep yeni , dipdiri
2. Bir yanda bıraktıkları harabeler; bir yanda akan gözyaşlarım
Hatırladıkça bütün bunları insanın eriyor, tükeniyor canı
3. Onları öylesine seviyorum ki tutamadım kendimi ünledim kervanlarının arkasından
“Ey güzellikçe zenginler, işte buradayım ben, görün dilencinizi
4. Yanaklarımı sürdüm tozlara, dumanlara, aşk ateşi yaktı, aşk ateşi kül etti beni
Size duyduğum gerçek aşkın hakkı için, n’olur umutsuzluk deryasına düşürmeyin beni
 
6. Ey ateşi yakan! Yavaş ol, pek acele etme, nasıl olsa işiniz,
Aşk ateşini yakmaktır, öyleyse gelin yakın gönlümdeki ateşi
 
3. Dereleri çağladı taştı suları
Esti hafif hafif rüzgârlar yaydı kokuları
4. Kurdular kırmızı çadırları küçük dereler çaylar arasına
Ki kıvrılıyor yılanlar gibi, oturdular tam ortalarına
5. Ay gibi parlayan, güneş gibi doğan
Zeytin gözlü, soylu, cömert, akıllı ve nazlı genç kızlar
 
5. Şevkten ve aşktan doğan değişik nice acılar tattırdılar bana
Ve nice tutkular, belâlar, cefâlar; düşürdü beni ‘fenâ’ya
6. Peki, Cem’de, Muhassab’da, Mina’da kim söz verecek bana?
Kim duracak benim için Zatü’l-Asl’da? Kim bekleyecek beni Na’man’da?
 7. Her yönden kalbimi kuşatıyorlar her an her saat
Aşk uğruna acılara boğuyorlar beni, öperek yüz sürüyorlar sütunlara
8. Tıpkı yaratılmışların en hayırlısının Ka’be’yi tavaf edişi gibi
Sanki akıl delili bir noksanlık olduğunu söylüyor bunda
9. Evrenin Efendisi ‘nâtık’ olmasına rağmen öptü oradaki taşları
Oysa Beytullah’ın makâmı nedir o insanın değeri yanında?
10. Nice bin kez söz verdiler değişmemeye,yemin ettiler kaç kez
Fakat kınalar yakmış biri var ki yok onda hiç vefa
11. Başı örtülü bir ceylandır o insanı böyle şaşkına çeviren
Hünnap gibi parmaklarıyla işaret ediyor,gözkapağıyla gözkırpıyor bana
12. Öyle bir ceylan ki o, otlağı içimde benim göğsümde,kalbimde
Hayret, hayret! Bu ne güzel bir bahçe, tam da ateşin ortasında
13. Bütün suretleri kabul edecek bir hâle geldi kalbim benim
Ceylanların otlağına döndü, rahiplerin manastırına
14. Putların tapınağına, hacıların Ka’be’sine döndü kalbim
Tevrat’ın kutsal levhalarına, mukaddes Kur’ân sayfalarına
15. Hangi yöne yönelirlerse yönelsinler aşk kervanları
Ben Aşk dinini uyguluyorum dinimdir, imanımdır,inanıyorum aşka
 
1. Öyle ceylanlar var ki Zî Selem’de ve Hıma kasabasındaki manastırda
Mermer putlar üzerinde gösteriyorlar güneşi sana
2. Bense felekleri, gökleri gözetliyorum,hizmet ediyorum manastırda
Bekliyorum, koruyorum bir bahçeyi ki rengârenk olmuş ilkbaharda
3. Bir an geldi ki kendimi çöldeki ceylanların çobanı saydım
Bir an geldi ki kendimi rahip ya da müneccim sandım
4. Sevdiğim Bir olduğu hâlde üçlendi
Tıpkı üç kişinin bizzat bir kişi oluşu gibi
5. Öyleyse, ey dostum, sözümü sakın yadırgama yanlış anlama
Mecazî olarak dedim “parlayan güneş”mermer putlar üzerindeki ceylanlara
6. Çünkü ceylanların ince ince boyunları,güneşin nice nice yüzleri var
Bembeyaz putların geniş göğüsleri ve ince ince bilekleri var
7. Tıpkı ağaç dallarına elbiseler giydirişimiz gibi,
Çimenlere ahlâkî nitelikler, şimşeklere gülümseyen dudaklar atfedişimiz gibi.
 
1. Hızlı develerin üzerlerine yüklediler güzel kadınlar tahtırevanları
Bindirdiler put gibi güzel ayın öndördü gibi parlayan genç kızları
 
2. Ve söz verdiler bana, döneceklerine dair vaatte bulundular
Ah! Bu genç ve güzel kızlar sadece yalan vaatte bulundular
3. Hünnap gibi parmaklarıyla el salladılar bana veda ettiler
Aşk ateşini alevlendiren gözyaşlarımın akmasına neden oldular
4. Önce el-Havarnak’a sonra es-Sedîr’e gitmek isteyince
Gerisin geri dönünce, oralara doğru yönelince
5. Arkalarından çağırdım, bağırdım “Mahvettiniz beni, öldürdünüz!” diye
Onlarsa bana karşılık verdiler “Mahv mı oldun, öldün mü?” diye
6. Onlar o gün beni bir kez mahvetmediler bir kez öldürmediler
Aslında beni bin kez mahvettiler bin kez öldürdüler
 
1. Benim derdim o sevgilinin insanı hasta eden gözkapaklarından gelmekte ileri
Öyleyse O’nun adını anarak iyileştir beni, iyileştir beni
2. Çimenli bahçelere uçtu güvercinler ötüşerek kanat çırparak
Bu güvercinler de aynı dertten şikayetçi tıpkı benim gibi
3. Anam babam feda olsun o neşeli, o sevimli, o genç güzel kıza
Evli kadınların ortasında tahtırevanların içinde ilerleyen o sevgili
 
16. Bir küçük güzel kız için, Nizam için coştu gönlüm arttı şevkim
Ahenkli şiirler nesirler dökülür dilinden,belağâtlı sözler minberinden
 
20. Ah bir görseydiniz siz bizi Ramet tepelerinde
Aşk kadehlerini elsiz parmaksız birbirimize nasıl sunduğumuzu
21. Görseydiniz aşkımız aramızda geziyordu konuşarak
Neşeli sevinçli parçalar söylüyordu oysa o dilsiz mi dilsiz
22. Ah insanın aklına sığmayan bir durum görürdünüz
Yemen’le Irak’ın kucaklaştığını görürdünüz
 
3. Seher vakti yükselt o yanık sesini
Ve çağır beyaz tenli yumuşak huylu ay yüzlü güzel bakireleri, hurileri
4. Hepsi de kara gözlü, insanı öldüren kızlar bunlar
Hepsi de ipince boyunlarıyla insanı kendilerine bağlayan kızlar
5. Hele aralarında biri var ki hem seviyor hem de ok gibi bakışlarıyla
Güzelliğe çılgınca âşık kalplere vuruyor sanki Hint kılıçlarıyla
6. Bembeyaz ipek gibi yumuşak ve kibar elleriyle ele geçiriyor gönlümü
Amber ve misk kokulu elleriyle safran renkli
7. Bir kez baksa insana derin derin bakar bakışı ceylan yavrusu bakışı
Onun gözlerinden almıştır siyahlığını sürmetaşı
8. Baygın gözleri cilveli nazlı öldürücü büyülü sürmeli
Her yanı eşsiz güzelliklerle bediî zevklerle çevrili
 
10. Ey güzel Medine’yi ziyaret etmek isteyenler
Ey bu yolda yürüyüp yol almak dileyenler
11. N’olur dönüp bir bakın bize acıyın bize,nice belâlar geldi bize
Şafaktan biraz sonra gün doğmadan biraz önce
12. Beyaz tenli yumuşak huylu tatlı nefesli güzel kızlar
Kokular yaymakta her yana tıpkı misk gibi parça parça
13. Mest olup geçerek kendilerinden bir o yana bir bu yana attılar kendilerini
Tıpkı rüzgârların ham ipek gibi ağaç dallarını sallayışları gibi
14. Damızlık develerin hörgüçlerini sallayışı gibi
Salına salına yürüyorlar sallayarak geniş kalçalarını temiz kum yığınları gibi
 
 
4. Ey gülen yüz, ey gülümseyen dudaklar! Sevdim ben bembeyaz dişlerinizi
Çiy tanesi gibi tükrüklerinizi emdim, tattım en saf en beyaz ballarınızı
5. Ey yanaklarındaki kırmızılıktan ve yüzündeki utançtan ötürü
Akşam kızıllığına bürünüp bize öyle gözüken ayyüzlü
 
10. Güzellik altından bir taç giydirdi o güzelin başına
İşte sırf bundan dolayı âşığım ben o günden beri o altına
11. İblis  görseydi Âdem’de onun yüzündeki nuru ve güzelliği
Hiç inat eder miydi hiç geri teper miydi Âdem’e secde etmeyi?
12. İdris görseydi onun yanaklarında bu güzelliğin çizgilerini
Kalkıp da bunca yazıları yazmaya hiç girişir miydi?
 
1. Vadinin kıvrımındaki iki taşlı yol arasıdır buluşma yerimiz
Ihtır develeri öyleyse, işte tam burasıdır en son buluşma yerimiz
2. Başka yer arama uğraşma boyuna artık ünleme
Ey Bârik, ey Hacir, ey Tahmed! diye
3. Oyna orada tıpkı göğüsleri tomurcuklanmış kızların oynayışı gibi
Otla orada tıpkı ürkek ceylanların otlayışı gibi
 
7. Ve sen! Haydi durma iç şarabın özünü sarhoşluğuyla birlikte
Ve orada şarkı söyleyen bir şarkıcıyı neşeyle sevinçle dinle
8. Ey Âdem zamanına ait şarabın özsuyu
Sahih bir hadis bize haber verdi Adn Cennetini
9. Doğrusu güzel kadınlar misk gibi tükrüklerinden yaydılar onu
O güzel bakireler bol bol bize dağıtmaktadırlar o güzel kokuyu
 
1. Anam babam feda olsun bir o yana bir bu yana sallanan ince dallara
Kulaklar üzerine dökülen al yanakları örten büklüm büklüm saçlara
3. Onurlarından ötürü eteklerini yerlerde sürüyenlere
Güzelliklerinden ötürü bürünmüş olan ipekli şallara
4. Güzelliklerini göstermeyip saklayıp kaçıranlara
Yalnızca babadan kalma eşyaları ve yepyeni ipekli şalları bağışlayanlara
5. Gülerek gülümseyerek kendilerini hoşlandıranlara
Öpülesi güzel dudaklara sahip olanlara
6. Dokunulası mücerred güzelliklere ve tomurcuklanmış göğüslere
İnsana bunca güzel hediyeler sunan zarif nazlı edalılara
7. Konuştukları zaman dinleyenleri cezbedip gönülleri kendilerine bağlayanlara
İnsanı celbeden şaşkına çeviren büyüleyen bakışlarıyla
8. Hayâlarından ötürü güzel yüzlerini kapatanlara
Nice takva sahiplerinin kalblerini ve Tanrı’dan korkan nicelerini böylece esir alanlara
9. İnci gibi parlayan dişlerini hiç saklamayanlara
Tükürükleriyle zayıflara ve düşkünlere şifalar taşıyanlara
 
22. Öyle bir ay ki tavaf sırasında görünür gümüşsü ışıklarıyla
O benim etrafımda tavaf eder durur ve ben onun etrafında
23. Yerleri süpüren eteklerinin uçları siler süpürür ayak izlerini
Sen de şaşar kalırdın rehber olup izleseydin o izleri
 
 
21. O bir kırmızı güldür gözyaşlarımdan biten
O bir beyaz nergistir bembeyaz bulutlar gibi bahar yağmuru indiren
22. Ne zaman arzu etsen onu elde etmeyi
Gizlemek için kendini şakaklarına salıverir akrepler gibi zülüflerini
23. Ne zaman gülümsese güneşler doğar gül yüzünde
Rabbim! Ne kadar da parlak habbeler bunlar, bembeyaz dişlerinde
24. Ne zaman düşürse alnına kömür gibi simsiyah gür ve sık saçlarını
Sanırsın salmış gece ortalığa koyu karanlıklarını
25. Ne zaman tükürse, arılar yarışarak başlarlar onu emmeye
Tanrım ne de güzel dişler bunlar böyle
26. Ne zaman eğilse çağrıştırır bize meyve yüklü ince dalları
Ya da dikse gözlerini, sıyırır sanki bakışlarından keskin kılıçları
27. Hacir’in kum tepelerinde nasıl da konuşurdun âşıkâne
Ey saf Arapoğlu, o nazlı o ürkek güzellerle
28. Değil mi ki ben de bir Arabım bu yüzden ben de
Âşığım o beyaz tenli güzele, ben de tutkunum vurgunum o nazlı güzellere
29. Umurumda değil aşk ve vecd görünmüş ya da görünmemiş bende
Yeter ki olsun o sevgili yalnızca benimle
 
1. Üç ay yüzlü güzel, hiç gerek duymadan süslenmeye
Çıktılar yola et-Ten’im’e doğru başlarında ipekli örtülerle
2. Güneş misali parlayan yüzlerinden kaldırdılar örtülerini
Ve yüksek sesle “Lebbeyk!” dediler,‘tehlil’lerle  yaparken umrelerini
3. Güzel keklikler gibi sekerek yavaş yavaş yürüyerek geldiler güzeller
Üzerlerinde Yemen kumaşından yapılmış zarif albenili giysiler
 
1. Canım kurban olsun beyaz tenli nazlı edalı o güzel sevgililere  
Öperken Hacerü’l-Esved’i ve Ka’be’nin sütunlarını oynadılar benimle
2. Arkalarından izlerken onları bir an kaybetsen gözünün önünden
Başka bir şey bulamazsın geride tatlı bir iz olarak misk kokuları dışında
 
1. Ezriat ile Busra arasında bir kız ondördünde
Göründü gözüme ayın ondördü güzelliğinde
2. Celâl yönünden yükselmişti zamanın üstüne
Büyüklük ve övünç yönünden ulaşmıştı zamanın ötesine
3. Her hilâl ulaşınca sonunda ondördüne dolunay hâline
Eksilmeye başlar yeniden o ay tamamlansın diye
4. Ama o ayyüzlü başka, çünkü dolaşmıyor burçlar arasında
Çünkü Tek’in katları yapılmaz asla ve kat’a
5. Sen bir güzel hokkasın, her türlü esans ve güzel koku birleşmiş sende
Sen bir güzel bahçesin, yemyeşil çimenlikler ve rengârenk çiçekler boyvermiş sende
6. Sende ulaşmış güzellik ulaşabileceği en son haddine
Senin gibi birinin olması mümkün değildir imkân dahilinde
 
7. Esmeye görsün bir kez Sabâ rüzgârı yemyeşil çimenliklerde
Göğüsleri kabarık eldeğmemiş nazlı güzeller gezinir üzerinde
8. Eğilirken ince dallar gibi karışır misk kokulu nefesleri
Topladıkları çiçeklerin güzel kokularına
 
 
1. “Güneşler gökkürededir!” dediler
Tabiî ki güneşin menzili gökkürededir
2. Arşa kurulunca taht ve kürsü
Taht ve kürsüye Kral oturmasın bu hiç olur mu?
3. Kalp kurtulursa eğer bilgisizliklerden
Kalbe akın akın iner melekler göklerden
4. O beni mülk edindi ben onu mülk edindim
Evet her birimiz bir diğerini mülk edindi
5. Benim ona mülk oluşum açıkça bellidir
Benim onu mülk edinişim ise “Haydi gelsene!”sözüyledir
 
 
8. Keşke Aşkın Rabb’i yükleseydi sana da
Tıpkı benim yüklendiğim gibi bir yük sevgiden yana



* ibn Arabi

( Arzuların Tercümanı başlıklı yazı Sönmez tarafından 25.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu