Gerçekleri İnkâr Etmiş Olanların Akıbeti

Kürsiden gönüllere .

Gerçekleri inkâr etmiş olanların akıbeti

Cenabu Hak Cibrul-u Emin Namusu Ekber  vasıtasıyla Peygamberimiz Muhammed Mustafa sallallahu taala aleyhi ve sellem-'e selâm efendimiz hazretlerine inzal buyurmuş olduğu Ku’an’ı Azimüşşanın da ve bahusus okuduğumuz ayet-i celilerinde buyuruyorlar. Esteizu billah ;

*Gerçekleri inkâr etmiş olanlar gruplar halinde cehenneme sevkedilecek; nihayet oraya vardıklarında cehennemin kapıları açılacak; bekçileri onlara, “İçinizden, size Rabbinizin âyetlerini okuyup duyuran ve böyle bir günle karşılaşacağınızı bildirerek sizi uyaran bir elçi gelmedi mi?” diye soracak; onlar da “Evet geldi” diyecekler. Ama inkârcılar için artık azap hükmü kesinleşmiştir.

*  Onlara, “İçinde ebedî olarak kalacağınız cehennemin kapılarından girin içeri!” denilecek. (Vaktiyle) ululuk taslamış olanların kalacağı (bu) yer ne kötü!  (Zümer Suresi - 71 . 72) Ayet. sadakallahu'l-azîm.

Muhterem müminler , bugünkü sohbetimiz de ,yarın mahşer günün de ,iman nurunu kaybetmiş olan kafirler, iman nuruyla mahşere gitmiş olanların başlarına neler gelecek ,bütün bunları Yüce Rabbimiz ayetlerinde bizlere beyan ediyor.

Müminler nelerle karşılaşacak , kafirlerin başlarına neler gelecek ayeti celiler bizlere bir bir anlatıyor. Bu sebeple hiçbir insan bunlardan haberimiz yoktu ,biz bunları bilmiyorduk. Başımıza böyle felaketler geleceğini bilseydik bizler böyle yapar mıydık. Bize bildirilmedi ki bu ayetler …Gibi hiçbir mazeret beyan edemeyecekler.

Gerçi feryat edecekler, ağlayıp sızlayacaklar ,bir çok şeyler söyleyecekler amma ,onların bu mazeretleri Allah tarafından kabul görmeyecektir ,kabul edilmeyecektir .Cenab-u Hak bu ağlayıp sızlayan kafirlere ;

 “Ey Kafirler! Bugün özür dilemeyin! Siz, yalnızca yaptıklarınızın karşılığını görmektesiniz.“  Tahrim Suresi 7.ayet 

 Gözyaşı dökmek, nedamet duymak, pişman olmak ,istiğfar etmek dünyada can çıkmadan yapılacak. Can çıktıktan sonra bunların hiç kimseye bir faydası olmayacaktır. Şimdi bakın Cenubu hak buyuruyor ki ;

"Kafirler , bölük bölük ,zümre zümre  cehenneme sevk olunacaklardır. ".Zümer Suresi - 71 . Ayet.

Niye bölük bölük, niye zümre zümre ? Kafirlerinin hepsi küfürlerinde azlık ve çokluk derecesinde bir değillerdir. Küfürlerinde ki mevkileri ayrı ayrıdır. Mesela siz çölde tek başına yaşayan bir kafir düşünün, kafir olarak ölmüş gitmiş . Bir de milyonlarca insanın içinde yaşayan ve milyonlarca insanı kafir yapmış bir Fravun düşünün, bir  Nemrut düşünün ,bir Ebu Cehil düşünün ve benzerleri ...

Yalnız kendileri inkar etmemişler ,ömürleri boyunca milyonlarca insanı kafir yapmışlar . Şimdi çölde tek başına yaşayan kafir insanla , milyonlara hükmeden kafir insanın cehennemde ki makamı aynı olur mu ? Olmaz tabi. Fravun’ların, Nemrut’ların cehennemde ki mevkileri kendi küfürlerine göredir.

Böyle  sınıflandırılacak insanlar. Çünkü cehennem de tabaka tabakadır. Her tabakanın azabının şiddeti aynı değildir. Kendi küfür mevkiine göre olan tabakaya atılacaktır .İşte “Kafirler , bölük bölük ,zümre zümre  cehenneme sevk olunacaklardır. “ ayeti buna delalet ediyor.

Şimdi bundan sonrasına dikkat ediniz. “Bu kafirler cehenneme geldikleri zaman , ,cehennemin kapıları açılacak .” tabi içeriden bunları karşılayan var . “o cehennemin bekçileri var “ onlar diyecekler ki  “Ey kafirler …size Allah’ın kitabını, Allah’ın ayetlerini okuyup tebliğ eden ,anlatan ,böyle bir günün varlığından sizi korkutan Peygamberler size gelmedi mi ? “(Zümer Suresi - 71 .)

Yani siz bugünden habersizdiniz, haberiniz yoktu .Ne peygamber geldi, ne kitap geldi ,siz de kendiliğinizden nasıl bilecektiniz ki böyle bir cehennem vardı diye .Bir peygamber gelmedi mi size ? Allah’ın dinini size anlatmadı mı ?

İman şudur, küfür budur .Allah’a ibadet şöyle yapılır. Allah’ın haramlarından, yasaklarından şöyle kaçınılır. Size yer gösteren .size Allah’ı ,Peygamberi öğreten elçiler gelmedi mi ?

Ne diyecekler şimdi .Gelmedi mi diyecekler .Dünyada herkes yalan söyler ,ama orası yalan söyleme yeri değil. Orada gerçekler konuşulacak .Mecburdur herkes doğruyu konuşmaya.

Cevap;”Geldi…”Bize peygamberler geldi. Kitaplar geldi. Ayetler geldi. Cenneti, cehennemi anlattılar. Hepsini anlattılar. Hiçbir noksan şey bırakmadılar. Peygamberler anlattı. Peygamberden sonra onun varisleri müçtehitler anlattı. İlim adamları, din adamları durmadan bize anlattılar.

Kur’an’ı anlattılar .Bağır bağır bağırdılar. Ancak bizim kulağımıza girmedi . Biz dinlemedik ,kıymet vermedik. Ne anlatıyorlardı onlar ,bu hayattan başka bir hayat var .orada cennet ve cehennem var. Biz zevk-u sefa içerisinde yaşıyorduk cennetteydik dünyada . Hiç öyle düşünmüyorduk .

Ancak ne yazık ki yanılmışız. Hata etmişiz biz. Cennet yalnız buradaymış .İman edenlerin yeri başka ,etmeyenlerin yeri başka. Allah’ın ayetlerine kulak verenlerin yeri başka, vermeyenlerin yeri başka. Allah’a itaat edenler, Allah’a ibadet edenler ,gerek maddi ,gerek manevi hitabetlerini yerine getirenler. Namaz,oruç,hac,zekat,kurban ,cihat,Allah yolunda hizmet  bütün bu hitabetleri yerine getirenlerin burada ki makamı başka .Ama müşriklerin,kafirlerin ,münafıkların yeri başka .Onların yeri cehennem. Bütün bunları biz biliyorduk. Hepsini söylediler .Bilmek başkaydı, inanmak başkaydı. Bizler inanmadık .Kabul etmedik ,ret ettik. Değer vermedik.

-Peki şimdi ne diyorsunuz.

-Şimdi mi .Ne diyeceğiz ki .Söyleyeceğimiz tek şey şu “Azap kelimesi bizim gibi kafirler üzerine hak olmuştur  artık “

Bakın itirafa bakın şimdi. Çünkü çıkış yok, çıkılacak bir kapı yok. Bütün deliller ortaya dökülmüş. İşte peygamberler ,işte melekler işte şahitler. Sonra insanın dili konuşmaya başlarmış. Ayakları konuşmaya başlarmış…hepsi şahitlik yapıyor. “onları elleri, dilleri, ayakları  hepsi ne işlemişlerse şahitlik yapıyorlar. Orada derisinin kendi aleyhine şahitlik yaptığını görünce kişi öfkelenecek, şaşıracak. Kendi derisine hitap ederek

-“ne biçim derisiniz siz ? ben yanarsam siz yanmayacak mısınız ? ne diye benim aleyhime şahitlik yapıyorsunuz ? diye feryat edecekler.

Deriler cevap verecek

-“ Ne yapalım biz. Elimizden ne gelir. Her şeyi konuşturan Allah  bizi de konuşturuyor. Konuşmayacak mıyız .Konuşmaktan kaçınabilir miyiz .Allah konuşun diyor.

-Ey eller söyleyin, ayaklar söyleyin ,ey diller konuşun  ne yaptı bu adam.

Hayatını nerede geçirdi ?  Ömrünü nerede bitirdi .Kimin kulu oldu. Kime secde etti .Hangi puta secde etti. Bana kulluk etmediğine göre kime kulluk yaptı söyleyin bakalım. Hepsi konuşuyor, hepsi söylemeye başlıyor .

-Getirin defterini …Defter gelmiş .her şey orada ,fotoğraflarıyla .Filan zamanda şunu yaptı ,filan zamanda bunu yaptı .Hepsi ve hepsi meleklerin yazdığı defterde kayıtlı .

-Ey kulum gördün mü ? bunlar senin mi…evet senin .

Birde ben yazdım diyor  Cenab-u Hak. Ayrıca insanların kalpleri de yazıyor.

-Şu kalplerinde ki bantı çıkarın…Herkesin bantı çıkarılacak .Görülecek ki herkesin kalbi yazmış olanları . Defterdeki meleklerin yazdıklarıyla aynı yazmış .

-Tamam mı, kanaat getirdin mi şimdi. Belki yine şüphen vardır ey kulum. Bizzat bende yazdım senin amelini .İşte bende ki defter. Ne istiyorsunuz  söyleyin şimdi ?

-İsteyecek hiçbir halimiz yok .Azap bizim gibi kafirler üzerine hak olmuştur.

-Demek ki bunu sizde itiraf ediyorsunuz öyle mi …

Gerçek ortada .İtiraf etmeyecekler de ne yapacaklar .Onlar bunu itiraflar ettikten sonra .Bir nida geliyor şimdi .Cenab-u Hak tarafından vazifeli melekler Zebaniler ,onlara bir emir geliyor. Cehennemin kapısından toplanmış bu keferiyi fecereye

-“Bir daha çıkmamak üzere girin cehennemin kapılarından içeriye “

Yani herkes kendi kapısından içeriye. Fravunun kapısı şurası, Nemrutun şurası , öbürünün orası . Kim hangi kafirin peşinden gitmişse, kim hangi kafiri önder lider tanımışsa ,onun peşinden ,onunla beraber aynı yere gidecekler.

“Girin bakalım kapıdan içeriye şimdi”.

Allah muhafaza. Allah bizi korusun .Bizim elimizde bir senet yok. Yarın ne olacağımızı bilmiyoruz.  Allah’a sığınmamız lazım. Allah’a iltica etmemiz lazım . Elhandulillah Müslümanız çok şükür .Ama bu imanı sonuna kadar koruyabilecek miyiz . Bunu da bilmiyoruz. Bu ayetler kafirlerle  alakalıdır diyemez hiçbir kimse. Rahat olmayalım  . hayır…hayır  Her an tehlike var. Ruhumuzu teslim edinceye kadar tehlike var. Onun için sonuna kadar korku ile ümit arasında yolumuzu devam ettireceğiz.

“Yürüyün bakalım cehenneme.” Mağrur, mütekebbir, kendini beğenmiş ,kendilerini beğendikleri için dine tenezzül etmeyen ,

-Başkalarının kirli çoraplarının bastığı yere hiç gidip de alnımı secdeye koyar mıyım ?

Gurura bakın , kibire bakın. Bre ahmak  bir başkasının ayağı dediğin günde beş defa yıkanıyor. Tertemiz ,pırıl pırıl. Sen yirmi dört saat öyle pislikler içerisindesin ki ; ya meyhanedesin içkiler içinde, ya kumarhanedesin nice pislikler içerisin de yüzüyorsun. Senin pantolonun bir dereyi bulandırır. Sen ne anlarsın temizlikten ? Kafir temizlikten ne anlar. Senin neyin temiz .taharet almasını bilmeyenin neyi temiz olur.

Temizlik İslam da vardır. Müslümanlıkta vardır. Çünkü Müslüman bilir ki üzerine bir damla pislik bulaşacak olursa namazım olmaz. Kendisini korur. muhafaza etmeye çalışır. Demek ki imansızlığı meydana getiren bu kibirdir. Kendini beğenmek var ya .İşte insan kendini beğendi mi  dinden de, imandan da hepsinden mahrum olur. Nitekim İbliste öyle yapmadı mı ? Oda kendini beğendi. Allah’u Taala

-“Secde edin” diye emrediyor meleklere .Bütün melekler secde ediyor ,İblis inat ediyor. Kibir ve gururu secde etmesine engel oluyor. Kafirlerden oluyor. Ne diyor ,

-Niye ben Adem’e secde edeyim .Beni ateşten yarattın, Adem’i topraktan .Ben şerefliyim .Ben faziletliyim .Ben ateşten yaratıldım.

O kibri, o gururu ,o enaniyeti  Adem’e secde etmeye mani oldu. İşte imana mani olan bu olduğu için Allah’u Zülcelal buyuruyor ki ;

-”Büyüklük taslayanların yeri ne kadar kötüdür “.Zümer Suresi 72. Ayet

Ne kadar kötü. O şedit, o şiddetli azap  tabakası ne korkunçtur diyor .Büyüklüğün neticesi Allah’a tenezzül etmiyorsun. Allah’a secde etmeye tenezzül etmiyorsun…

Kafirler çok ahmaktır muhterem Müslümanlar .

Sakın kafirlerin akıllı olduklarını zannetmeyin. Allah, akılsızdır diyor onlar için. Bir damla kirli sudan onu yarattım. Seni yaşatan Allah’a inanmıyorsun. Sende akıl var mı ? Kur’an’ı Kerim de “Onlar kördür, onlar sağırdır , onlar dilsizdir ,onlar akılsızdır “ Bakara 171.ayet buyuruyor. Akılları yoktur. Bir şeyler yaptıklarına bakıp da ,gerçekten akıllı olduklarını zannetmeyin. O aklı maaş ile dünyevi bir şeyler yapıyorlar . Ancak aklı maadları yoktur. Nedir aklı maad? ; ben nereden yaratıldım ? ben ne hale getirildim ? Beni o maddeden bu hale kim getirdi ? Kim yarattı  ve de ne için yarattı ? bu suallere cevap bulan akıl aklı maaddır

Ne için yaratıldım ? Dünyaya ne için geldim.

Bu çok mühimdir. Allah’u Zülcelal Hazretleri ,dünyaya ne için geldiğimizi gayet açık beyan ediyor  .Kendisini tanımamız için . Eşhedü en la ilahe illallah. Ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluh. “Ben şahitlik ederim ki Allah'tan baska ilâh yoktur ve yine sahitlik ederim ki Hz. Muhammed (s.a.v) O'nun kulu ve rasûlüdür .diyerek  kendisini tanımamız ve kendisine karşı mükellef bulunduğumuz kulluk vazifelerini yapmamız için geldiğimizi Mevlamız bize beyan ediyor…

İşte bakın Allah’ı bilmemek ,yani allah’ın ayetlerini bilmemek … ne diyorlar kafirlere “size peygamberler gelmedi mi .dikkat ediniz ,o halde Peygamberimizi tanımalıyız. “O ayetleri okumadı mı “ o halde o ayetleri okumalıyız. Müslüman mısınız ? Müslümanız elhamdülillah. Öyleyse iki şeye ehemmiyet vermeniz lazım.

1.Peygamberimizi iyi tanımalısınız .Onu öğrenmelisiniz. Onu sevmelisiniz. Ona bağlanmalısınız .Ona gönül vermelisiniz. Ne kadar mı sevmelisiniz ? Çoluğunuzdan, çocuğunuzdan ,aile efradınızdan,malınızdan,mülkünüzden ve canınızdan daha çok severseniz ancak Müslüman olursunuz. 

Bir Hz.Ömer (r.a) dedi ki

-Ya resulallah …Malım, mülküm, çoluğum ,çocuğum  nefsim müstesna herşeyden daha çok seni seviyorum. Peygamberimiz bunu duyunca

-Olmadı ya Ömer .Olmadı .Gerçek imana sahip değilsin.

Hz.Ömer’i elinden tuttu Peygamber Efendimiz .Ona manevi bir cereyan verdi. O manevi cereyanla beraber Hz. Ömer ,sadece laf olarak değil ,hasbel yakin olarak

-Ya resulallah nefsimde dahil en çok seni seviyorum .Deyince ,sevgili Peygamber Efendimiz

-Ya Ömer şimdi gerçek Müslüman oldun. Buyurdu. Onun için gerçek Müslüman olabilmek için Peygamberimizi  her şeyden daha çok sevmemiz lazım.Onun sevmek için de Onu tanımamız lazım. Bilmemiz, okumamız lazımdır.


2. Resulullah’ın bize tebliğ ettiği bir Kur’an vardır ,onu bilmemiz lazım. Bunlardan bize sorulacak, bunların hesabı sorulacaktır bize. Bunlar bir emanettir. Bu emanetlerden hesap vermek mecburiyetinde kalacağız. Dinimizi, kitabımızı bilmeliyiz. 

Evet …bakın ne diyor cehennemde ki  Zebaniler  kapıya gelenlere,

-Yahu sizin aklınız mı yok ? Buraya niçin geldiniz .Ne arıyorsunuz burada .Buranın azabına nasıl dayanacaksınız siz ? .Size Peygamberler gelmedi mi ? Allah’ın ayetlerini okumadı mı ? Bugünden haber vermedi mi size yahuu…Bugünü bildirmediler mi ? Cehennem var diye söylemediler mi ?  Cevap ,

-Bildirdiler …hepsini söylediler .Ama biz ahmaklık yaptık .Biz nefsimizin esiri , nefsimizin köpeği olduk dünyada .Şehvetimizin köpeğiydik biz. Meyhaneye, kumarhaneye oradan bilmem ne haneye  hayatımızı ,ömrümüzü böyle bitirdik biz. Ne Allah , ne peygamber, ne kitap, ne şu ,ne bu …Onun için bu hale geldik.

Allah muhafaza etsin. Allah korusun. Kitabımızı okumamız lazım. Siz okuyamamışsanız, bunun sıkıntısını çekiyorsanız bari çocuklarınızı  o kitaptan mahrum etmeyin. Evlatlarınızı mahrum etmeyiniz. Evlatlarınıza bir dikili kazık bırakmazsanız dahi  bu çocuklar yarın Huzurullahta ,

-Ya Rabbi …Babalarımız bize bir şey bırakmadı  ,onlardan şikayetçiyiz diye  size dava açamazlar. Açsalar da Allah(c.c) bu davaya bakmaz. Ancak

-Ya Rabbi …babalarımız bize dinimizi öğretmedi. Senin sevgili Habibini öğretmedi.

-Ya Rabbi …Levh-i Mahfuzdan bize uzattığın bir ip vardı, ona yapışırsak kurtulacağımızı söylemiştin. Oda senin Kur’an’ındı .Ona nasıl yapışacağımızı  babalarımız bize öğretmedi, öğrettirmedi. Öğreten müesseselere göndermedi .Bizi cahil yetiştirdiler. Gafil yetiştirdiler. Biz babalarımızdan şikayetçiyiz Ya Rabbi… dedikleri zaman derhal mahkeme başlıyor.

Bu mahkemenin hakimi Hz. Allah’tır. Bu mahkemenin savcısı Hz. Muhammet’tir .Bu mahkemenin kanunu  Hz. Kur’an’dır .Hikaye değil bu anlatılan değerli müminler. Onun içinde sizler mesrur olmak istiyorsanız, çoluğunuzu çocuğunuzu kurtarmak istiyorsanız, onları Allah’ın ipine yapıştırın. Onları Peygamberlerinden mahrum yetiştirmeyin. Kitaplarından mahrum yetiştirmeyin. Yoksa bunun altından kalkmak zor olur. Bela dünyada başlar ,ahirette devam eder.

Bugünkü şikayetlerimizin altında. Bunlar yatmaktadır değerli kardeşlerim. Bugün hepimizin şikayetleri vardır. Ancak biz hep başkalarını  suçlarız. Biz hep başkalarını kötüleriz. Hani suçladıklarımız pirüpak değillerdir. Onlarında suçları vardır. Ama  herşeyden evvel biz kendi suçumuzu anlamalıyız. Diyemeyiz ki bir bela mı var .Bu bela niye benim başıma geldi. Vardır mutlaka bir suçun . Biz her şeyden evvel bunu itiraf etmeliyiz. Kendi kusurumuzu aramalıyız.

Bir insan bir cinayet işler .İdam fermanı verildiği zaman ,suçu kendimizde aramalıyız. Buraya dikkat edin onu idam eden kişi suçlu değildir. İdama sebep kendi suçu ,kendi cinayetidir. İpine birisi asılması gerekiyordu birisi gelir ipine asılır.

Bir millette cezalandı mı ,o milletinde ipine birisi gelip asılır. Şimdi biz ipe asılan kişi de suçu bulmamalıyız ,suçu ona yüklememeliyiz. Kendimizin suçlu olduğunu bilmeliyiz. Allah’ın kitabını kaybetmişiz ,bırakmışız ,atmışız ,onu hayatımıza hakim kılmamışız ,cemiyetimize hakim kılmamışız, evimize hakim kılmamışız, sokağımıza hakim kılmamışız .Kur’an’ın ahlakı ile yaşamıyoruz.

Kur’an’ın helalini helal ,haramını haram bilerek ,onun emirlerine sımsıkı yapışarak bir hayat kurmuyoruz. Kurduğumuz  yuvaları ,yetiştirdiğimiz nesilleri Kur’an’a uygun, Peygamberimizin yoluna uygun yetiştirmiyoruz.

Ne oluyoruz peki ,işte sonunda bir takım hatalar yapılıyor ve akabinde cezalar geliyor. Feryat ediyoruz ,yandım Allah diye bağırıyoruz. Yardımımıza da koşan olmuyor. Kim yetişecek   ? Allah .Allah’ı unuttuk zaten ,kitabını bıraktık zaten,yolunu bıraktık, Peygamberini bıraktık  .Tez elden Allah’ın rızasını kazanmamız lazım. Kendimizi Allah’a af ettirmeliyiz.

Allah’u Taala ve tekaddes hazretleri kusurlarımızı af eylesin. Bizleri mağfiret buyursun.Cennet ve cemaline mazhar olan kulların zümresine ilhak buyursun. Amin diyen dillerimizi nar-ı cehenneminden azat eylesin.

Sübhane rabbike rabbil izzeti amma yasifun ve selamün alel murselin velhamdülillahi rabbil alemin." El Fatiha

( Gerçekleri İnkâr Etmiş Olanların Akıbeti başlıklı yazı redfer tarafından 18.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu