Düşler biledim:
Söküklerin çatısında saklı…
Ah, saydam ve de saf sözcükleri
Yangın bildim mahşer öncesi
Bir gizin de tahayyülü
Soluk benizli bir imgede takılı
İken aklım
Dikenleri yuva
Sevgiyi hane
Kaynayan ruhumu kimse benzeten kurak
çöle
Edimlerde efkâr
Hazana meyyal
Göğün kırık tekerinde
Kanayan
Kandığı kadar yarılayan ömrü
Yâdında dünün
Bezgin Bekir misali
Tavaf ettiğim kadar yeri göğü
Ve işte kuluçkada kalem
Hem kalender hem sitemkâr
İçimdeki yaraya kimse talip olan
Sihrine bandığım kadar
Kalemin neminde
Hulasası duyguların
Cirit atan bir yiğit ki
Meramı Allah katında saklı
Ruhun toleransı söndü söneli
Acının ve sevginin melankolisi
Hazır ol da
Aşiyan yollarında
Şafakların susmadığı
Yağmurun dinmediği
Bir metafor tezgahı ki yaşadığımı
Kimseler bilmedi bileli
Ve işte bilediğim kalender ruhum
Kan kaybından değil
Şiirin esvabından dökülen
kıvılcımların tohumu
Arzı endam eden yeni güne sevdalı
Eskiyen ömrün de izinde saklı
Gizi
Suskusu
Yongası
Afrası tafrası
Beti benzi atan sabahın son faslı
O hulasa ki
Öznesi yaşam
İmgesi şiir
Fiili bilfiil sevmekle ilintili
Rant sağladığı da değil şiirin
Bir ren geyiği gibi temkinli
Ya da dolunayın meşrebi
Ve işte yıldızlar çaktı çakalı
Çakrası göğün
Çengelinde ömrün
Yakut gözlerine esir düştüğüm
Bir hengame ki dayatılan
Tahayyül dahi edemezken
Varsın gerçek olan
Sunumda işte
Rabbin izniyle
Gülecektir yüzüm
Güme giden ömrün
Hüzün yüklü heybesi
Ruhum sallantıda
Sözcüklerse rövanşım kendimle
Kaskatı kesilmiş bir bedenden de öte
Ötem berim
Acım suskum
Açamadığım kalbim
Açmaza düşüp de
Aymazlığında bu dinmez hasretin
Varsa ki eğer ki bir ederi
Olmazın oluru
Rabbim de ol dedi mi…