KARA YUSUF
Annem mektep
tatillerinde boşta gezmemem için beni daima her tatilde bir esnafın yanına
çırak olarak verirdi. Çıraklık tatilin başladığı gün başlar,bittiği günün
akşamıda biterdi. Birkaç tatilde berber dükkanında çıraklık yapmıştım. Şehrin
en iyi berber dükkanıydı.
İşte o yıllarda çırak
olduğum berber dükkanının önüne ilçenin pazarının kurulduğu günlerde
haşaratlara ilaç satan biri gelirdi. Sabahleyin erkenden dükkanın camının önüne
tezgahını açar tezgahının üstünede üzerlerinde çeşit çeşit haşaratın resmi
bulunan küçük karton kutular ile küçük naylon torbalar içinde renk renk
ilaçları sıralar sonrada yandaki kahveden çay söyleyip az ilerideki simitçiden
de bir simit alır tezgahın arkasında kahvaltı yapardı. Bu haşarat ilacı satan
kişi ilçede 7 den 70’e herkes tarafından tanınan Kara Yusuf lakaplı uzun
boylu,esmer iyi giyimli,ağzı oldukça laf yapan ve oda ustam gibi yeri
geldiğinde şakacı biriydi.
Sabah tezgahını açıp
kahvaltısını yaptıktan sonra bir başlardı ilaçlarını tanıtmak için bağırmaya,
sormayın gitsin. Öğlen yemek molası bile zor verirdi. Zamanı olursa öğle
yemeğini ekmek içi köfte,domates,biber yerdi. Üstünede birkaç bardak çay ondan
sonra tekrar bağırmaya başlardı.
İkindiden sonra ise
tezgahının üstündeki malların çoğunu satmış olurdu. Akşam üstü ise bütün gün
bağırmaktan sesi kısık olurdu. Neler
satmazdıki;Bit,pire,karasinek,sivrisinek,tahta kurusu,kene,karafatma
ilaçlarının yanında fare ilaçlarıda satardı. Kutulu her ilacın üstünde hangi
haşarat içinse o hayvanın resmi vardı. Yazın Sıcaklarında bağırırken o kadar
terlerdi ki omzuna koca bir mendil asardı. Bu mendile zaman zaman yüzünün
terini silerdi. Çok da efendi ve terbiyeli biriydi. Sattığı haşarat ilaçlarıyla
iligi bir Allahın kulununda “Yahu Kara Yusuf senin sattığın ilaç bir işe
yaramadı” dediğini duymadım.
-Abiiilerim,ablalarııım
,teyzeleriiim,halalarım,dayılarım ,amcalarım …
Diye bağırmıya
başladımı ustam müşteriyi tıraş ederken hafif açık cama doğru döner ;
-La... Kara Yusuf anlaşıldı akşam gene
kimbilir kaç tane yumurta içmişsin derdi.
Kara Yusuf omzundaki
büyük renkli mendille yüzünün ve ensesinin terini silerek ustama döner;
-Kazancımızı yumurtaya
veriyoruz zaten ustam der satışına devam ederdi.
Uygun zaman oluncada
ustamla Kara Yusuf şakalaşırlardı. Bir gün vakit öğleyi geçmişti. Kara Yusuf’un
tezgahıda o kadar kalabalık değildi. Ustam tıraşını bitirdiği adama;
-Bak şimdi şu Kara
Yusuf varya şimdi onun tezgahının yanına gidip,”kara Yusuf senden aldığım ilaç
hiçbir boka yaramadı diyeceksin. Bak su koyvermek yok haaa !.. “Dedi. O adamda
dükkanın devamlı müşterisi ve şakacının biriydi. Adam berber koltuğundan kalktı
şöyle bir etrafa bakındı ve doğruca Kara Yusuf’un tezgahının başına.
-Bütün gün bağırıp
durursun,tüm haşarata şöyle iyi gelir böyle iyi gelir diye ama geçen hafta
aldığım toz bizim haşaratları yok etmesini bırak onları daha da
semirtti,sülalelerini dahada kalabalıklaştırdı.Evin içinde dörtlü kol halinde
dolaşıyorlar la…
Kara Yusuf bir adama
baktı bir döndü ustama baktı… Olayı anlamıştı ama hiç bozuntuya vermeden
başladı konuşmaya.
-Bak ağabeycim sen bu
ilacı kullanmasını bilememişsindir. Nasıl kullandın söylede burada bulunan
ağabeylerim,ablalarımda duysun.
-Nasıl olacak senin
ilacını filit pompasının içine koydum üzerinede su döküp çalkaladıktan sonra
evin her tarafına sıktım.
-Duydunuzmu…? ağabeyiiim nasıl kullanmış.
Sayın abim sen benden ne ilacı aldın ? Adam sıkışmıştı.
-Karafatmalar için almıştım.
-Bak işte… Sen sinek ve
sivrisinekler için kullanılan ilaçlar gibi kullanmışsın,olurmu abim. --Nasıl
olacaktı ?
Kara Yusuf hafif
dükkana dönerek kısık bir sesle ustama,
-Dinle karam dedi. Müşteriler dahil pür dikkat
onu dinlemeye başladık.
-Yanlış abim,yanlış…
Bak abim sen bu ilacı karafatmalar için aldın dimi ?
-Heee !..
-İyi..iyi.. dinle ama…
Şimdi,karafatmayı yakalıyacaksın.Yakaladınmı ? tamam!.. Onu paramaklarınla sırt
üstü çevireçeksin. Ağzını açtıraçaksın,eğer ağzını açmıyorsa karnını
gıdıklayacaksın ve benden aldığın o tozu karafatma’nın ağzından içeri
dökeceksin. Bak bakalım işe yarıyormu yaramıyormu ?
Kimde can kalır. Adam
sessizce oradan ayrıldı. Kara Yusuf ustama döndü ve,
- Berber la.. senin
adam pek dayanıksız çıktı be,hemen pes etti !.. Ustam bunun altında kalırmı,
-Kara Yusuf… hadi
fareler için ilaçların var,peki sıçanlarada ilaçların varmı?
-Evvelallah sıçanada
sıçamayanada her türlü ilaçlarım var abim. Lazım mı ? Vereyim mi?
Kimde can kalır. Akşam üstü tezgahını toplayan
Kara Yusuf dükkana gelir camın kenarındaki tahta sandalye ye oturur hepimize
çay söyler helalleşir giderdi.
Hey gidi Kara Yusuf,hey
gidi berber Karam…
Kamil ERBİL