Balıkesirde Bir Kadın 37
BALIKESİR'DE BİR KADIN 37
Günce – 28 Nisan 2025

Hayat, küçük anlarda saklı bir mucizedir.

Alnımda ve şakaklarımda ince bir ağrı dolanıyor. Okumaya çalıştığım kitap Matt Haig’e ait: Zamanı Durdurmanın Yolları. Kitabın karakteri de baş ağrısından muzdarip. Ağrıdan kurtulmak için birçok yöntem deniyor. Hatta lavanta banyosu yapmasına rağmen çaresiz kalıyor. Oysa bana bir lavanta banyosunun çok iyi geleceğini düşünüyorum. Kendimi karakterin yerine koyuyor, adeta kitabın bir parçasıymış gibi hissediyorum.

Evdeki işlerimi halleder halletmez dışarı çıkıyorum. Atatürk Şehir Hastanesi yönüne giden minibüse biniyorum. Cildiyeden aldığım randevuya saatinden önce varıyorum. Kitabım yanımda; beklerken okumaya devam ediyorum. Zaman sanki daha hızlı akıyor. İsmim ekranda beliriyor. İçeri girip çıkmam beş dakikacığımı alıyor, diye fısıldıyor iç sesim.

Edebiyat öğretmeni olan dostum, mesleği kadar dostluğunun da hakkını veriyor. İşim biter bitmez Hafize’yi arıyorum. "On On’da buluşalım ama Toplu Taşımadaki şubede," diyerek özellikle uyarıyorum. Yanlış bir yere gitmemesi için bu telaşım.
Çarçabuk vardığım mekân ağzına kadar dolu. Boş bir masa bulmak için göz gezdiriyorum. Self servis hizmetten yararlanmak için mecburen sıraya giriyorum.

Hemen bir masanın boşaldığını fark edip oturuyorum. Açlığımı bastırdıktan sonra kitabımı okumaya devam ediyorum. O sırada Hafize beliriyor karşımda. Her zaman olduğu gibi bugün de özenle seçmiş kıyafetlerini; ama bugün ayrı bir güzellik var üzerinde. Geçen gün doğum günü hediyesi olarak verdiğim fuları takmış. Ne kadar da ince bir davranış, diye geçiriyorum aklımdan.

Sonra Hafize latte almak için sıraya giriyor. Ben yeniden kitabıma yoğunlaşıyorum. Bu arada kitaptaki karakterin beni tanımış olabileceği fikri geçiyor aklımdan. Aynı anda başımız ağrıyorsa, belki de beni tanıma ihtimali vardır, diye hayallere dalıyorum. Hafize’ye düşündüklerimi anlatsam kesin güler. Ne sakıncası var ki? Biraz gülmek iyi gelir.

Kitapta bir de yazarın Porto şarabına benzettiği tok sesli bir karakter var. İçimden Hafize’yi hangi içeceğe benzetirdim diye düşünüyorum. Hafize olsa olsa Karadut olurdu: naif ve tatlı bir ses tonuna sahip çünkü.

Hafize'nin getirdiği ağrı kesici etkisini göstermeye başlıyor. Sanırım baş ağrım lodostan kaynaklanıyordu.

Sonrasında birlikte çarşıya doğru yürümeye karar veriyoruz. Birkaç bijuteri dükkânı dolaşacağız. Sohbet ede ede Balıkesir sokaklarını adımlıyoruz. Şehrin bitmek bilmeyen rüzgârını, eski bir dost gibi kucaklıyoruz.
Bir arkadaşımın doğum günü için küçük bir küpe alıyorum.
Sonra, bir sokak arasına çizilmiş sek sek oyununu görünce içimizdeki çocuğu ortaya çıkarıyoruz. Neşeyle sek sek oynuyoruz, kahkahalarımız rüzgâra karışıyor.
Mutlulukla gülümsüyor ve günün sonunda, "Görüşmek dileğiyle," diyerek farklı yönlere doğru ayrılıyoruz.

İçimdeki ses fısıldıyor:
"İçindeki çocuğun ölmemiş olmasına sevindim."

H. Çiğdem Deniz
( Balıkesirde Bir Kadın 37 başlıklı yazı çitlembik tarafından 28.04.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu