Retinası ömrün: sözcükler kavisli
döngü eğreti ve gidip de gelmeyenlerin ikbali…
Ah, pekişen ısrarın satır aralarına
yağan kar
Kadar
Beyaz ve soğuk ve donuk ruhun
Katarsis yüklenen hecelerin de ihlali
Demediklerimden sormayın beni
Diyeceklerime kefildir sessizliğim
Bir ömrün kuytusuna yağan karın
doğası
Doğanın ise insana vedası
Mademki insan alır insanın acısını…
Sevgime muadil bir şiirle kesişti
yine yolum
Gecenin pekmez renginde tadı ve
kerameti
Gün özürlü bir düş’ ün ihlali
Kekremsi acılardan dağılan hikmet
gibi
Hicveden sazlar ve sözler
Ah, çengisi döngünün içimde kopuk
teller
Hani, mizacın
Hani, meramın
Hani, aşkın asma katındaki o asma
yaprağı
Durduk yere de asmadım üstelik yüzümü
Yüz görümü şiirler bahşederken Rabbi
Evrenin,
Kat izinde müdavimi olduğum mazinin
Günde saklı bir hatırat
Yarına dönük yüzü sevecen göğün
temsili resmi
Kıpraşan iç sesim
Yerimde duramadığım
Bir ayağım gökte bir elim ruhta
kopacak kıyametin
Öncüsü.
Suskular saklı
Söylenceler insandan insana farklı
Seyyah sözcükleri katık edip
minvalden sapan o eğri
Köşesi bucağı hasretin
Devşirme gölgelerden çaldığım
esareti…
Nerede bende o cesaret?
Dengi dengine uymazken günün ve
öğretilerin
Derlediğim topladığım bunca yengi
Yar bildiğim her umudun izinde saklı
Turuncu güneşin maviyle olan aşkı
Gökte kapışan bulutlar kadar nazlı…
Bir mihenk taşıymış meğer her yaş
dönümü
Onlarca yılı satırlara yığmanın ta
kendisi
Delişmen bir mizaçtan kalansa geride
ıslıklanan
Şu heyecanın taşkınlığında
Donup kaldığım her öncesinde selamete
Çıkmaksa tek dileğim
Dillenenler kadar mutlu olsaydı keşke
meali
Söze dökemediklerimin
Dökümlü eteklerinde gönlün
Beni s/onsuzluğa davet eden döngü…