KARAMAN (LARENDE)
Karaman eyaletinin ikinci
livası (sancağı) olan Larende (bugünkü Karaman) nin ilk vakıf tahriri 1476
yılında Gedik Ahmet Paşa’nın Vezir-i Azamlığı zamanında yapılmış, olup Larende
livası 11 şehir ve kasabadan (Konya, Larende (Karaman),Seydişehir ve Bozkır,
Beyşehri, Akşehir, Ilgın, Niğde ve Şucaaddin Endüki, Ürgüp, Konya Ereğli,
Aksaray ve Koçhisar) oluşuyordu.
Kanuni Sultan Süleyman’ın
saltanatının başlarında yapılan bir icmale göre 16.yüzyıl başlarında Larende
Livasında Osmanlı öncesi ve Osmanlı dönemi vakıflara ait 10 hamam,1
Kervansaray, 246 dükkan 65 sandık, 3 dükkan zemini,13 vakıfhanesi (kirasını
vakfın aldığı evler) 1 Debbağhane,1 Mukataa,2 Çiftlik,83 Bağ ve Bahçe, 562
müteferrik zemin, 5 mezraa, 22 değirmen mülk bulunuyordu. Larende’de toplam 45
vakıf faaliyette olup gelir toplamı 351.030 akçeyi bulmaktaydı.
Karaman vakıflarının en
büyüklerinden Karamanoğlu İbrahim Bey İmareti vakfının toplam 97.652 akçe
geliri vardı ve Ödül oğlanı, Kızılca, Gök, Orta- viran, Düdükçü köyleri,
Larende’de 1, Niğde’de 1, Ereğli’de 1 Larende’de 1 olmak üzere toplam 4 hamam
geliri, İmarete ait bağ, zemin,değirmen gelirleri, Ürgüb (günümüze ulaşmış bir
cami vardır) Konya’ya ait bazı köyler vakfa aitti. XVI,
Asırda Karaman Eyaleti ve Larende (Karaman Vakıf Müesseseleri Prof M. Tayyip
Gökbilgin Vakıflar Dergisi Sayı VII’den ayrı Basım
1483 yılında yapılan tahririne göre
Karaman vilayetinde; 148 mescit,
144 zaviye, 39 cami, 5 çeşme, 2 darülhadis, 27 darülhuff'az, 1 darüşşifa, 1 darüzzakirin, 15 ecza,
16 evlad, 7 bankalı, 2 kuyu, 1 ılıca, 3 imaret, 3 kalenderhane, 5 mahalle, 24 medrese, 2 mevlevihane, 1 muallimhane, 2 musluk, 1 sarnıç, 1 sikaye, 8 türbe, 2 köprü,
1 kervansaray, ve 1 adet de Küdus vakfı
bulunuyordu.( Bu tarihte Konya, Larende (Karaman), Aksaray, Niğde ve Kayseri kazaları Osmanlı hakimiyetine geçmişti. Tarih İncelemeleri Dergisi Cilt/Volume: XVIII, Sayı/Number:
1
Temmuz/July 2003,119-160.M. Akif Erdoğru- 1483 yılında Karaman Vakıfları-Murad Çelebi
Defteri)
KONYA
Selçuklular
dönemi vakıflarının en temel özelliği çeşitlilik arz etmesi ve kendinden
sonraki dönemler üzerinde yoğun etki bırakmasıdır. Bu dönemde sadece dini
yapılar değil sosyal nitelikte vakıflar da teşkil edilmiştir. Bu durumun en
güzel örneği Türkiye Selçukluların sırf beşerî kaygılarla, gösterişten uzak,
şehrin dışında ya da kıyısında inşa ettirdikleri imaret yapılarından açıkça
anlaşılmaktadır.
Nitekim
vakıf müessesesinin zirveyi gördüğü Osmanlı döneminde, cami, medrese,
misafirhane, darü’l-aceze, hastahane ve aşevinden müteşekkil vakıf binaları,
Bizanslıların manastır siteleri olarak adlandırdıkları camiyi merkez alan dini
yapıdaki külliye toplulukları içinde yer almışlardır.
Türkiye
Selçukluları döneminde Anadolu’daki medreselere bakıldığında, eğitim yerleri
vakıf görevi görüp öğrencilerinden ücret talep edilmemekte talebenin yiyecek ve
kalacak masrafları vakıf gelirlerinden karşılanmaktaydı. Vakfedilen
medreselerde eğitim yapılacak bilim dalları ve kaç eğitimcinin olacağı önceden
vakfiyelerde belirtilirdi. Ayrıca Dârülhadis, fıkıh medresesi, tıp medresesi
vb. şekillerde ihtisaslaşma da bu devirde başlamıştır.
Anadolu
üzerindeki transit ticaretin gelişmesi de bu dönemde farklı bir vakıf kolunun
gelişmesine sebep olmuş, kervansaraylar, yolcuların ve hayvanların konaklaması,
ayrım gözetmeksizin Müslüman, Hristiyan, zengin, fakir, köle, hür ücretsiz yemek
dağıtılması, yolcuların ihtiyaçlarını gidermeye yarayacak malzemeler, ayakkabı
tamiri, yeni ayakkabı verilmesi, veterinerlik hizmetleri, yolcu hayvanlarının
nallanması için çivi ve nal verilmesi, bunların dışında fakirlere, yaşlılara,
engellilere ve hastalara, hapiste olanlara yardım edilmesi gibi konularda
hizmet vermişlerdir.
Selçuklu
vakıflarının diğer önemli hizmetlerinden birisi de darüşşifalar teşkil edilmesi
olmuştur. Günümüze kadar, varlığı kesin bir şekilde bilinen yirmi adet
darüşşifa tespit edilmiştir. Anadolu darüşşifalarına gelen hastalarda zengin,
fakir, din, dil, ırk gibi ayrımlar yapılmaksızın tedavi uygulanmış, bu
kimselerden ücret ve masraflar alınmamıştır. Bu bakımdan Anadolu Selçuklu
darüşşifaları, Orta Çağ Avrupa hastahanelerinden farklı olarak din, dil ve ırk
ayrımı yapmadan hizmet veren seküler kurumlar olmuşlardır. Bu dönem hastahane
vakıflarının banileri teşkil ettikleri darüşşifalara çok özenmiş, buralarda
devrin tıp bilgisinin gözetilmesini önemsemiştir. Söz gelimi bu hastahaneler
yapılmadan önce binanın kurulacağı yerin havası ölçülmüş ve vakıf eseri, havası
en iyi olan noktaya kurulmuştur. Hastahanenin inşası sırasında kullanılacak
taşların mikrop öldürücü (antiseptik) özellikteki kireç taşı olmasına dikkat
edilmiştir. Bu durum Anadolu Selçuklu vakıflarının yalnızca şahsi, dini,
ekonomik kaygılarla değil aynı zamanda bilimsel birtakım hedefler de güttüğünü
göstermesi açısından önemlidir.
Konya
vakıf kültürünün sanatsal ve toplumsal açıdan şehre kazandırdığı diğer önemli
yapıları Su ile ilgili vakıflar ihtiva etmektedir. Su yapılarının en
ehemmiyetli olanlarını ise hamamlar oluşturmaktadır. Konya Hamamları yalnızca
salt temizlik mekânları olarak değil aynı zamanda Türklerin etnografikleri,
gelenekleri ve göreneklerini barındıran ve bunu yansıtan kültürel ortamlar
olmuşlardır. Akşehir, Ereğli, Seydişehir, Ilgın vb. Konya ilçelerinde çok
sayıda Türk hamam ve kaplıcası mevcuttur. Eşrefoğlu Süleyman Bey Hamamı, Sahip
Ata Hamamı, Mahkeme Hamamı, Hasbey Hamamları günümüzde en çok bilinen, hala
kalıntılarına rastlanabilen Selçuklu ve Anadolu Beylikleri dönemi hamamlarından
olmakla birlikte Müellif Eflâkî menakıpnamesinde, günümüzde kalıntılarına
ulaşılamayan Develi Hamamı, Kürkçüler Hamam, Kaliçe Hamamı, Nakışlı Hamam, Hacı
Ömer Hamamı gibi çeşitli hamamlardan da bahsetmiştir. Yine bu adı geçenler ve
Prof. Dr. Haşim Karpuz’un Konya Hamamları çalışmasında belirtilenler ile
Konya’da Selçuklu ve Beylikler devrinde 20-25 kadar hamam inşa edildiği
anlaşılmaktadır.
Su ile
ilgili yapılarda bunun dışında özellikle günümüze kadar gelen düzenlenmiş
vakfiyeler ve vakfiye tahrirleri, Konya şehri içinde pek çok bağ, bahçe,
sebzelik ve bostan alanlarından bahsetmiş, şehrin içindeki suyun bolluğu ve
dolayısıyla ziraatın gelişmişliğini de aktarmıştır. Bu tahrirlerden şehirde
yaşayan sultan, emir, bey ve bilginlerin çeşitli bölgelerde bağlara sahip
oldukları vakfiyeler ve tahrir defterlerinden anlaşılmaktadır. Vakfedilen
bağlar arasında en meşhurları ve önemlileri Gürcü Hatun, Tayi Boğa, Sultan,
Çelebi Hüsameddin ve Veledi Hacı Bahtiyar şahsiyetlerin sahip oldukları
bağlardır.
Karamanoğnlları'na mensup
azatlı ağaların Konya şehir merkezinde kendi isimleriyle bilinen çeşmeleri
vardı. (Server Ağa, Sudun Ağa, Yusuf
Ağa) Bunlardan başka, Konya'da Bab-ı Cedid mahallesi'nde Karamanoğulları'na bağlı beylerden Ömer bey, Karamanoğlu İbrahim bey zamanında, bir
çeşme yaptınnış, çeşmenin yakınındaki bir tarlayı,
Konya'da altı adet dükkanı, çeşmeye bitişik evleri
ve Beyşehir'e bağlı Yeniköy'ün öşür vergisini bu çeşmeye vakfetmişti. Konya'da şelırin su
ihtiyacını özellikle müslüman hacıların ihtiyacını kartşılamak için bedesten yanında bir
sikaye (su deposu) kurulmuştu. Bunun için, Atpazarı semtindeki dükkanlar ve
Yahdan (buzluk) mevkiindeki tarla vakfedilmişti. Bedestenin yanında bir musluk bulunuyordu.
Hoşafçılar-bazarı semtinde kasap dükkanının yarısı, musluk yakınındaki
hallaç
dükkanı ve musluğun önündeki seki, musluğun masrafları için vakfedilınişti.
Şerefeddin bey,
yine Konya'da Havlu-yı Runkuş semtinde bir sarnıç yaptınmştı. Bir adet bağ,
bahçe
ve bir ev bu sarnıç için vakfedilmişti.
(M.Akif Erdoğru)
Eğitim
ve öğretim amacıyla kurulmuş Selçuklu dönemi Konya vakıfları, kendi
dönemlerinin en meşhur kurumları olmuş, Konya şehri medreseler ile
doldurulmuştur. Öyle ki yalnızca Türkiye Selçukluları döneminde Konya sınırları
içerisinde neredeyse 15 kadar medrese kurulmuştur. Bu sayıda medrese binası
Anadolu’nun diğer Selçuklu, Bizans veya Beylik şehirlerine kıyasla Konya
şehrinin eğitim, öğretim ve bilim konularında ne denli ileri olduğunu kanıtlar
niteliktedir. Konya’nın Türkiye Selçuklu devletinin idare merkezi olması da
diğer illere nazaran daha fazla medresenin kurulmasının temel sebeplerinden
biri olarak gösterilebilir.
Anılan
dönemde mevcut medreselerin her birinde 40’ardan 600 kadar öğrenci bulunduğu
düşünülmektedir. Vakfiye suretlerine de eklenmiş maddeleriyle Hanefi
kaidelerine göre eğitim verme zorunluluğunda olan Konya medreseleri, zengin
vakıflarla desteklenmiş, her medrese bir ilim dalı konusunda ihtisaslaşmıştır.
Medrese vakıf kurucuları genelde vezirler ya da Konya zenginleri arasından
çıkmış, devam eden dönemlerde yıllar boyu eğitim ve öğretim faaliyetlerini
devam ettirmişlerdir.
Bununla
birlikte Karamanoğulları döneminde 5 adet medrese inşa edilirken buna karşılık
aynı dönemde 25 kadar darülhuffaz inşa edilmiştir. Beylikler devrinde inşa
edilen medrese sayısının azalması ve darülhuffaz sayısının artmasındaki esas
değişkenin temelini Türkiye Selçuklu döneminde inşa edilmiş medrese sayısının
çok, darülhuffaz sayısının ise az tutulmuş olmasıdır. Konya şehir merkezinde Hz. Mevlana Celaleddin, Altunapa, Darülhadis, Karatayi,
Kemaliyye, Atabek, Muin, Nizamiyye, Seyfiyye,
Tacvezir isimli medreseler vardı.
Dar-ül huffazlarİslam
toplumlarında kurulan bir diğer vakıf eğitim kurumudur. Konya
şehir merkezinde kurulmuş olan darülhüffazların bazılarının isimleri
şöyledir; Kadı İmadeddin bin
Sıraceddin-i Urmevi,
Alaeddin Paşa kızı Paşa Hond
Hatun, Yusuf Ağa, Sultan
Alaeddin kızı Ferhuniyye
Fatıma Hatun, Sultan Mehmed kızı İlaldı Hatun,
Hoca Selman, Demirkapı, Hoca
İbrahinı, Hüseyin bey kızı Bağdad hatun,
Turgutoğlu Pir
Hassün bey, Kadı Hürrem
Şah darülhuffazları.
Anılan
dönemde Medreselerin genel işlevinin yanı sıra onlarla aynı görevi üstlenmiş
zaviyeler parlamış, bu dönemde Konya şehrinde 35 adet zaviye kurulmuştur.
Selçuklu
ve Karamanoğulları döneminde Konya’da bulunan bir diğer vakıf türü ise
İmaret’tir. Karamanoğlu Taceddin İbrahim Bey (öl. 1464)
Konya şehir merkezinde, bir imaret yaptırmış, İmaretin masraflarını karşılamak için, Konya, Ilgın, Niğde, Aksaray,
Saideli, Andığı, ve Melenduz nahiyelerindeki bazı köy ve mezra'ların
öşürlerini vakfetmişti. 1483 yılında, imarete ait öşürlerin tutarı 113.830
akçaya ulaşıyordu.
Karamanoğlu İbrahim Bey, Larende şehir merkezinde de bir imaret açmıştı. Bunun için
de Larende, Konya, Beyşehir, Ürgüp, Mud, Ereğli,
Niğde, Ova Belviran
nahiyelerindeki köy ve mezra'alarının
öşürlerinden başka, hamam, bağ, bahçe, değirmen ve tarlalar vakfetmişti. 1483 yılında, vakfın yıllık hasılatı
49. 476 akça idi.
Akşehir şehir merkezinde de Karamanoğıılları'na mensup beylerden Mesud Paşa'nın bir imareti vardı. Zaviyeler, şüphesiz,
aynı zamanda imaret vazifesi görmekteydi. Özellikle köylerde, aç kalan
insanlar dervişlerin işlettiği
bu aşevlerine giderek karınlarını parasız
doyurabiliyorlardı
Bahsedilen
dönemde temellerinde toplum yararı güdülen vakıf kurumlarından biri de
dârüşşifalardır. Bîmâristan olarak da isimlendirilen bu hastahanalerin ilk
örnekleri Karahanlılarda görülmektedir. Türkiye Selçukluları dönemi Konya
vakıfları arasında göze çarpan diğer bir önemli hayır kurumu, çok iyi
niteliklere sahip, biri XII. Yüzyıl başında kurulmuş, diğeri XIII. yüzyıl
ortasında kurulmuş iki adet darüşşifa idi. Konya’nın Selçuklu payitahtı oluşu
ve meşhur devlet ricalinin çabalarından ötürü Konya darüşşifalarında aralarında
başta Şemseddin b. Hebel ve Tabib Ekmeleddin olmak üzere, dönemin en iyi 13
hekimi çalışmayı tercih etmiş, uzun bir süre burada kalarak hizmet
vermişlerdir.
Bununla
birlikte Anadolu’nun genelinde o güne kadar kurulmuş bütün darüşşifaların
sayısı, günümüze ulaşabilenler ile birlikte, toplam dokuz ya da on adettir.
Önemine binaen iki darüşşifa Konya’ya yaptırılmıştır.
Yine
Selçuklu dönemi Konya vakıfları arasında Camiler ve Mescitler, Konya’nın nicel
ve nitel bakımdan kaliteli vakıf eserleri olarak göze çarpmışlardır.
Konya
da vakfedilen bu mescitler incelendiğinde onların yalnızca dini bir yapı olarak
değil aynı zamanda içtimai ve askeri bir karakter de taşıdığı görülmektedir.
Örneğin XIII. Yüzyılda inşa edilen Hatuniye Medresesi ve İnce Minareli Medrese
mescitleri minareleri, yalnızca iki gövde ve iki şerefeden oluşup sadece ezan
okumak değil ayrıca düşman ordularını gözetlemek ve şehirde çıkan yangınları
merkeze haber vermek için de kullanılıyordu.
Tüm
bunlarla birlikte Konya’nın il ve ilçelerindeki mescitlerin toplam miktarı 50
olup, bu oran tüm Anadolu Selçuklu mescitlerinin toplamının 3’te 1’ine denk
gelmektedir. Konya’nın Selçuklu dönemi boyunca Anadolu’nun diğer illerine
nazaran mescit sayısındaki bu üstünlüğü, Beylikler Dönemi boyunca da devam
etmiştir. Nitekim Fahri Çoşkun’un 1483 Tarihli Karaman Eyaleti Vakıf
Tahrir Defteri adlı çalışmasına göre Konya ili sınırları içerisinde 27 cami
ve 116 mescit kaydedildiği görülmüştür. Kayıtlardaki bu cami ve mescitler aynı
zamanda Selçuklu devri mescitlerinin de birçoğunu içermektedir.
Selçuklu
dönemi Konya şehrindeki vakıflar içerisinde ticaret mekânlarının da büyük bir
yeri vardır. Ticaret mekanlarına yönelik vakıf eserlerinin Konya’daki yoğunluğu
vakıfların sosyo-ekonomik durumlarını anlamak ve Moğol yağma ve talanına rağmen
Konya’da ticarethane olarak tesis edilen vakıfların bir hayli fazla olması
dikkate değerdir. Nitekim bu amaçla vakıfların vakfiyeleri üzerine yapılan bir
incelemeye göre Konya şehrinde Selçuklu döneminde en az yüz kırk dükkân ve yedi
adet imalathanenin varlığı tespit edilmiştir. İlk olarak bu tespitten Selçuklu
dönemi Konya’sı içinde dükkân ve imalathanelerin ekonomik hayat içinde önemli
bir yer oluşturdukları ve bunların bir hayli istihdama neden olduğu açıkça anlaşılır.
Bu dönemde çarşı ve pazarların verdikleri hizmet ile alanında uzmanlaşmaya
(İplikçiler Çarşısı, İğneciler Pazarı vb.) başladıkları görülmektedir.
Bununla
birlikte ticaret mekanlarının yer seçiminde diğer kamusal alanların aksine
İslam odaklı kentsel yaşam düzenine yani insanların daha çok vakit geçirdikleri
ulucami, mescid, medrese vb. dini kurumların etkili olduğu anlaşılır. Konya
genelinde ayrıca dikkat çeken hususlardan biri de hatunların yaptırmış
oldukları vakıflardır. Bunlardan en önemlisi ve ilk vakıf kurucusu hatun
Danişmendli Yağıbasan’ın torunu Raziye Devlet Hatun’dur. Onun en meşhur
eserleri 64 nolu Kınacı Sokağı’nda bulunan “Devlet Hatun Mescidi” ve minaresi
ile birlikte Konya-Akşehir yolu güzergâhındaki eski Said-İli’nde bulunan “Kadınhanı”dır.
Ayrıca
II. İzzeddin Keykavus’un kızı Ferhuniye Fatıma Hatun’un da Konya’da bir
Dârü’l-Huffâz ve türbe vakfı, III. Gıyaseddin Keyhüsrev’in annesi Gömeç Hatun
Konya’da Kız Kulesi adını da taşıyan Gömeç Ana Türbe’si vakfının, Mevlânâ’nın
kadın müridlerinden Fahrünnisa Hatun ise aynı adlı 1 adet zaviye ve türbe
vakfının, Selçuklu emirlerinden Bersulî’nin kızı Demre Hatun ise 1 han vakfının
banîyeleridir. Bununla birlikte Konya’da Karamanoğulları, Turgutoğulları ve
Osmanlılar döneminde birçok kadının da vakıf yaptırmış oldukları bilinmektedir.
Beylikler
dönemi Konya vakıfları arasında Turgutoğlu ailesinin vakıfları önemli bir yer
tutmaktadır. Devrin diğer sülalelerinden ayrı tutulduğunda Selçukluların
yıkılışından itibaren Karamanoğullarının yanında yer alan Turgutoğulları, refah
seviyelerinin artmasıyla toplum faydasına eserler yapmış, sürekliliklerini
sağlamak için vakıflar kurmuştur. Günümüze gelen vakfiye kayıtlarına göre 1421
ve 1493 yılları arasında düzenlenmiş dokuz vakfiye sureti mevcuttur.
Vakfiye
suretlerine göre Turgutoğulları, bu dönem aralığında yedi Dârü’l-Huffâz, altı
türbe, beş zaviye, üç cami, bir türbe ve mescit, bir de hizmet alanı belirsiz
yapı inşa ettirmişlerdir. Vâkıfların 7’si erkek vâkıf, 8’si kadın vâkıfe
tarafından kurulmuştur. Erkeklerden en çok vakıf tahsis eden Pir Hüseyin Bey,
kadınlarda ise Hondi Hatun b. Hüseyin Bey’dir. Turgutoğulları 1476 yılında 13
vakıf, 1486 yılında 19 vakıf meydana getirirken 1501’de 16 ve XV. yüzyılın ilk
yarısında 12 vakıf kurmuştur. Turgutoğulları ailesinin sayıları verilen
vakıfları incelendiğinde 1476’dan XV. yüzyılın sonuna kadar vakıf gelirlerinin
her yıl istikrarlı bir şekilde arttığı görülmüştür.
Ege Üniversitesi’nden M. Akif
Erdoğru’nun Murad Çelebi defterine göre Karaman Eyaleti vakıfları
çalışmasındaki listee göre 1483 yılında Konya şehrinde 174 adet vakıf
bulunuyordu. Erdoğru’nun çalışmasındaki tespitine göre Osmanlı döneminde
Karaman eyaletinde yeni bir vakıf kurulmamıştır ancak Osmanlı önceki vakıfların
tamamını kabul etmiş ve devam ettirmiştir. Karaman eyaletinde vakıf kuran bazı
simleri özellikle zikretmek istiyorum; Vakıf kurularının bir kısmı mühtedi bir
kısmı Moğol kökenli olup Karamanoğullarına hizmet eden ağalar: (Cevher Ağa, Server
Ağa, Abdullah oğlu
Sudun
Ağa, Yusuf Ağa,
Sunkur Ağa, Server
Ağa, Tanrıvermiş Ağa, İsmailAğa, İbrahim
Ağa, Hıdır Ağa, Katip
Ali Ağa, Mercan Ağa
isimleri
Osmanlı belgelerinde geçmektedir.)
Karaman
eyaletinin kadın vakıfeleri ise şu isimlerden ibaretti: (Hüseyin bey kızı Bağdad Hatun, Sultan Alaeddin kızı
Ferhuniyye
Fatıma Hatun, Sultan Mehmed kızı İlaldı Hatun, Nefise Hatun, Alaeddin Paşa
kızı Paşa Hond
Hatun, Pir Hassün bey kızı Hond Paşa
Hatun,
Rahime Hatun, Keyhusrev oğlu Kılıç Arslan kızı Hond
Hatun, Bramuni kızı Devlet Hatun, Fahrünnisa, Hürrem Hatun)
İsmi zikredilen hatunların bir kısmı Selçuklu dönemi hanedan hatunları bir
kısmı ise Karamanoğlu hatunlarıdır. Sadece İlaldı Hatun Osmanlı hanedanı
mensubudur.
Burada Selçuklu gelişmesinin
önemli unsurlarından Ahi’leri zikretmemek olmaz. Ahiler Karaman eyaletinde köy,
kasaba ve şehirlerde en çok vakıf kuranlar arasındadır. Bunların arasında Ahi Ali, Alıi Veliyüddin, Ahi Cemal, Ahi Celal, Ahi Mustafa, Ahi
Yadigar, Ahi Çahken, Ahi Hoca Ömer, Ahi Mesud, Ahi Paşa, Ahi Segid, Ahi Yakub
gibi ahilerin isimleri mutlaka zikredilmelidir. Ahiler daha ziyade mescid ve
zaviye vakfı kurmuşlardır.
Selçuklu ve Anadolu Beylikleri
Dönemi Konya’da Kurulan Vakıflar Listesi
1 Sultan İbrahim Vakfı
Konya
2 Sultan Ebu’l-Feth
Süleyman bin Kılıçarslan
3 Şemseddin Altun-aba
4 Cemaleddin bin İshak
5 Devlet Han Hatun
binti Abdullah
6 Raziye Devlet Hatun
binti Hacı Mahmud Bremânî
7 Mevlevi Şeyhi,
Mevlâna, Rumi Konya
8 Sultan Alaeddin Cami
ve Darüşşifası
9 Ahmed Fakih Kutbüddin
10 Fakiye Hatun Konya
11 Selçuklu Emirî
Bedreddin Muslih
12 Emir Kemaleddin
Ağlabek
13 Seyfeddin,
Kemaleddin Oğulbey, Sungur Ağa
14 Kemaleddin Turumtaş
bin Abdullah
15 Emir-i Kebir,
Celaleddin Karatay bin Abdullah
16 Sultan II. İzzeddin
Keykavus
17 Halkabegüş
18 Tacü’l-vezir
19 Abdü’l Muhsin Vakfı
20 Gıyaseddin Keyhüsrev
bin Kılıç Arslan bin Gıyaseddin Keyhüsrev bin Alâeddin Keykubad, Şeyh
Behlül Dânâ Vakfi
21 Şeyh Sadreddin
Konevî
22 Rükneddin
23 Bağdad Hatun binti
Hüseyin Bey bin Eymir Bey
24 Sahib-i Ata, Emir-i
Kebir, el-Konevi, Tacül Vezir
25 Ateşbaz Veli
26 Bedreddin Muslih
27 Keykavus Kızı,
Sultan Hunad Fatma Hatun binti Keykavus
28 Sultan Süleyman bin
Karaman Fahreddin Ali Konya
29 Hızır Ağa bin
Süleyman Bey
30 Şeyh Muinüddin bin
Süleyman
31 Ebulcar, Sultan,
Ahfad-ı Melik Sencer Taşhun Paşa bin Zahiruddin Mahmud bin Şemseddin Ahmed
32 Karamanzade, Mirzade
Alaeddin Bey bin Halil Bey
33 Karamanzade, Konya
Emiri, Sultan Mehmed Bey bin Alaeddin Bey
34 eş-Şeyh İbrahim bin
Hasan Efendi
35 Karamanzade, Konya
Emiri, Sultan Mehmed Bey bin Alaeddin Bey
36 Karamanzade, Konya
Emiri, Sultan Mehmed Bey bin Alaeddin Bey
37 Karaman bin Nuri
Sufi Neslinden Ali Bey bin Hızır Bey bin Yusuf Bey
38 Karamanzade, Konya
Emiri, Sultan Mehmed Bey bin Alâeddin Bey
39 Karamanzade, Konya
Emiri, Sultan Mehmed Bey bin Alaeddin Bey
40 Karamani, Hatib,
Mevlana Mehmed Çelebi
41 Şeyh, İshakiyye
Tarikatının Müessisi İshak el-Kazeruni
42 Mahmud bin Musa
43 Mehmed Bey bin
Alaeddin Bey
44 Pir Hüseyin Bey bin
Turgud Bey
45 Pir Hüseyin Bey bin
Turgud Bey
46 Karamanzade, Sultan
Tacedddin, Emir İbrahim Bey bin Mehmed Bey
47 Ömer Bey bin Hasan
Bey
48 Turgud Beyzade Ömer
Bey bin Hasan Bey
49 Seyyidül Ümera
Şazbey Ağa bin Abdullah
50 el-Hac Ali bin
Mehmed
51 Pir Hüseyin Bey bin
Emirşah Bey
52 Hoca Selman bin
Süleyman
53 Ebu'l-Fadl Ahmed Bey
bin Turgud Bey
54 el-Hac Adil bin Ali
55 Musa Paşa bin Efendi
Seydi
56 Şeyh İlyas Efendi
bin Musa Emre
57 Karamanzade, Sultan
Taceddin, Emir İbrahim Bey bin Mehmed Bey
58 Turgudoğlu
Evladından Sultan Hatun binti Yusuf Şah Bey
59 Atabey bin
Arslandoğmuş bin Sunh bin Yarukinal
60 Turgudoğlu, Ahmed
Bey
61 Karamanzade, Sultan
Taceddin, Emir İbrahim Bey bin Mehmed Bey
62 Hoca Hasan bin İshak
bin Bayezid el-Konevi ve Refiki
63 Doğan Yörük bin
Hasbey Yörük, Devval
64 Fakih Yunus Fakih
bin Sadeddin
65 Karamanzade, Sultan
Taceddin, Emir İbrahim Bey bin Mehmed
66 İhtiyaru'l-Evliya,
Şeyh Musa bin İsrail
67 Server Ağa bin
Abdullah
68 Mevlâna Muhyiddin
bin Nasır
69 Hundi Hatun binti
Ahmed Bey
70 Çağlan Köyü Ali Ağa
Zaviyesi ( Vakfiye batal edilmiştir)
71 Mustafa bin Ahmed
bin Yahya ve Diğerleri
72 Yusuf Ağa bin
Abdulhadi
73 eş-Şeyh Saltuği bin
el-Ferik
74 Karamanzade, Sultan
Taceddin, Emir İbrahim Bey bin Mehmed Bey
75 Server Ağa bin
Abdullah
76 Ahmed bin Ali bin
Mehmed
77 Şemseddin bin Mahmud
78 Ahmed bin Mahmud
79 Pir Sultan,
Göçeroğlu Pir Esad
80 Ebülfazl Konya
81 Turgud evladından
Nefise Hatun Konya
82 Turgudoğlu, Ömer Bey
Tarih İncelemeleri Dergisi Cilt/Volume: XVIII, Sayı/Number:
1
Temmuz 2003MURAD ÇELEBİ
DEFTERi: 1483 YILINDA KARAMAN VİLAYETİNDE VAKIFLAR M. AkifErdoğru
KONYA KİTABI KONYA
- 2021KONYA VAKIFLARI KONYA TİCARET ODASI BASIM
TARİHİ ARALIK 2021
Mustafa AKKUŞ Doç. Dr., Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal ve
Beşerî Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü,
Burak ÇELİK Arş. Gör., Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal ve
Beşerî Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü,