O ACI GÜNLER!…

M.NİHAT MALKOÇ

Esareti yaşamayan hürriyetin kıymetini bilemez. Millet olarak asırlar boyunca hürriyet aşkıyla yanıp tutuştuk. Bunun için en değerli varlığımız olan canımızı seve seve verdik. Her zaman da vermeye hazırız. Bu topraklar bizim namusunumuz ve haysiyetimizdir.

İnsanın fıtratında hür yaşama temayülü vardır. Bunu değiştirmek hiç mümkün değildir. Onun içindir ki bunu elde etmenin ve elde tutmanın uğraşı içinde olacağız. Tanzimat dönemi şairlerinden Namık Kemal, hürriyet tutkusunu bakın ne veciz bir üslûpla ifade ediyor:

"Ne efsunkâr imişsin âh ey dîdâr-ı hürriyet
Esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten."
(Ne büyüleyicisin ey hürriyetin güzel yüzü!
Esaretten kurtulduk ama bu sefer de senin aşkının esiri olduk.)

Trabzon ülkemizin en güzide yerleşim yerlerinden biridir. Uzun yıllar boyunca düşman istilâsı altında inim inim inleyen yöre halkı özgürlük mücadelesini bırakmamıştır. Çok kanlar akmış Karadeniz'in mavi sularına. Hepsi de bu toprakların özgürlüğe doyması içindi. Harcanan emekler insanımızın bağımsızlık hazzını doyasıya yaşaması uğrunaydı.

Birinci Dünya Savaşı'nda Rus donanması Trabzon ve çevre illeri topa tutmuştur. Şehirdeki insanların kadını erkeği, yaşlısı genci cepheye koşmuştur. Şehir elde tutulamayınca zoraki göçler yaşanarak şehir boşaltılmıştır. Düşman güçleri insafsızca, önüne gelen insanları öldürerek kenti tahrip etmiştir. Göç edenler, gittikleri yerlerde açlık ve hastalıklardan çok çekmişlerdir. O sıralarda Rusya'da iç karışıklıklar çıktı. Çar idaresine isyanlar başladı. Bu durum Ruslar'ın mukavemetini kırdı. Büyük amaçlarla geldikleri Trabzon'dan elleri boş dönmek zorunda kaldılar. Doğup büyüdükleri topraklardan uzaklaştırılan Trabzonlular, gruplar halinde şehre dönmeye başladı. Bu esnada tarihler 24 Şubat 1918'i gösteriyordu. Trabzonlu vatanseverlerin şehre dönüş heyecanını M.Reşit Tarakçıoğlu şöyle dile getiriyor:

"O gün görülmeli idi. Şehre karadan yürüyerek giren her Trabzonlu, ilk iş olarak Trabzon toprağına kapanıp onu sevinç gözyaşlarıyla ıslatıncaya kadar öpüyor, kayıkları ile limana girenler iskeleye ayak basar basmaz, hemen yerleri öpüyor, yurduna, sancağına kavuşmak bahtiyarlığına erdiği için Allah'a hamd ve şükür ediyorlardı. Hele şehir içinde karşılaşmış olanlar sevinç gözyaşları akıtarak kucaklaşıyorlardı. O gün egemen olmanın, yere düşen bayrağın tekrar yükselişinin bayramı idi."(Trabzon'un Yakın Tarihi)

Trabzon'un işgal yılları büyük acıları beraberinde getirmiştir. Gözyaşları sel olup akmış göz pınarlarından. Muhacirlik yılları Trabzonluların özlemlerini çoğalmıştır. Düşmanın elinde oyuncak olmak yerine muhacirlik, ehven-i şer olarak tercih edilmiştir. O yıllara ait muhacirlik hatıralarını dinleyince vatanın ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anlıyoruz. O acıları anlatmak için sözcükler bile yetmiyor. Bugünün gençlerinin o hatıralardan ders çıkarması, hayatını ona göre idame ettirmesi yarınlarımızın emniyeti açısından elzemdir.

Ruslar alelacele giderken fırsatı ganimet bilerek şehirdeki değerli eşyaları yanlarında götürmüşlerdir. Ellerinin altındaki hayvanları keserek askerlerine ziyafet çekmişlerdir. Götüremedikleri makine ve malları denize atmışlardır. Binaları yakmışlar ve değişik yöntemlerle oturulamaz hâle getirmişlerdir. Savaştan önce muntazam olan bu yerleşim yeri, savaş sonrasında bir hayalet şehir görünümü almıştır. Ruslar böylelikle gerçek yüzlerini göstermiştir. Ruslardan geriye böyle harabe bir şehir bırakılsa da uzun bir aradan sonra memleketlerine kavuşmak vatanlarına geri dönen Trabzonları fazlasıyla sevindirmiştir.

Türkiye'nin gözbebeği, güven kaynağı, memleketin sigortası olarak gördüğümüz Trabzonlular, vatanlarını canlarından aziz bilirler. Vatan için göz kırpmadan ölüme atılan Trabzonlular, Kurtuluş Savaşı'nda gösterdikleri yararlılıklar dolayısıyla Atatürk'ün övgüsüne mahzar olmuşlardır. Allah o acı günleri bizlere bir daha yaşatmasın. Bu vatan üzerindeki ay-yıldızlı al bayrak hep dalgalansın. Trabzon'un kurtuluşunun 90. yılı mübarek olsun.
( O Acı Günler başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 23.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu