Cemile’nin kaçıncı isyanı,kaçıncı küsüşüydü yaşama ve sevdiklerine de her defasında sevdiği bir oyuncak ya da sıcak bir anne baba öpüşüyle kandırılmıştı .İlkokulu aynı şehrin bir mahallesinde, çok sevdiği kendi gibi insanlarla okurken.Birden ne olduysa anlamadığı bir şeyler olmuş…babasının statüsü değişivermiş en zengin semtte bir kolejde devam etmişti.İstemiş miydi kendisi ,bu soğuk insanları ve statüyü hayır.Her gün annesi Melek hanıma yalvarmış yakarmış da çözüm olamamıştı içine ağlayışları.

Babasına para çıktığını söylüyorlardı,arkadaşları da,aşağılıyordu onu bu yeni semtin şımarık çocukları.Aralarına kabul etmiyorlar ‘’köylü’’ diyorlardı.Oysa ne köyü ,ne köylüyü tanıyordu Cemile de anlamıyordu neden kendine köylü dediklerini.Babası üniversite okumuş bir insandı,annesi de lise mezunu hali vakti yerinde oturmasını kalkmasını bilen insanlardı.Bu köylülükse evet köylüyüz diyordu kendi kendine Cemile.

Ancak buradaki macerası da kısaydı üçüncü ayda yine yol görünmüştü aileye ,bu sefer gidilen yer Türkiye’nin en batısıydı.Sürekli seyahat halindeydiler de anlayamıyordu bu hali Cemile.Kaç kez annesine ,babasına sorduysa da ‘’sonra anlatırızla’’geçiştirilmişti.Artık ortaokul öğrencisiydi ve bu gitmelere kaçış diyordu.Neden,niçin kaçtıklarının sorgulamasını yapıyor da çıkamıyordu …Annesi babası da ketumdu bu kaçışlarının sebebini açıklamada.

İstanbul’daki macerasında bir şeyler sezinlemişti de yine de bir anlam verememişti.Elit tabakanın insanlarının gittiği ……….okulunda öğrenciydi.Bir gün müdür kendini yanına çağırmış ve bir mektup vermişti eline’’Kızım bunu babana ulaştır.’’diyerek.Dahası kendi arabasıyla eve bırakmıştı o gün okul devam ederken.Babasının gelmesinden sonra evde hareketlilik başlamış akşam geç vakitte Trakya’ya gelinmişti.Öyle bir hızlı süreç yaşanmıştı ki…Arkadaşlarıyla vedalaşma imkanı bile bulamamıştı Cemile.

Her koptuğu çevrede kendinden bir parçanın kaldığını hissediyordu.Bu okulda da sevilmese de birkaç arkadaş edinmişti .Artık gidip gelmeleri olan,samimi sıcak.Hele biri vardı ki;eski başbakanlardan birinin kızı…ona da iyi gözle bakmıyordu bu sosyete çevresinin çocukları.Karadenizliydi ama dilinde herhangi bir bozukluk yoktu.İyi bir çevre ve eğitimle gayet düzgün konuşan bir kızdı Dilruba…Adeta onunla canciğer olmuşlar teneffüslerde,içerde hep yan yana birlikteydiler.Bu kıza da az çektirmemişti geldiği günden beri jet sosyetenin kendini beğenmiş tiplerinden Bera ile Semira.Her gelene akla hayale gelmedik şaka adına işkenceler ve tacizler yapıyorlardı.Gerek Dilruba gerekse Cemile bu kızlardan çok çekmişlerdi.Zaten tanışıklıkları da böyle bir taciz esnasında olmuş ,işkenceye dayanamayan Dilruba sahip çıkmıştı Cemileye…

Şimdi ondan çok uzaklardaydı, hem de habersiz bir akşam aniden terk etmişlerdi bu sığındığı limanı ve arkadaşını .Bu kaçıncıydı ve ne zaman bitecekti.İsyan ediyordu ruhu da, annesinin kabullenmişliği, babasının çaresizliği içine akıtıyordu göz yaşlarını.
( Kayıp Yaşamlar 2 başlıklı yazı Lütuf VELİ tarafından 28.05.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu