Yapımdan mı bilemiyorum ağlamayı bir türlü beceremedim. Yaşadıklarımı kaleme alsam çok insan halime ağlardı.Genellikle yapılan haksızlıklar karşısında insan dayanamaz, hırsını alamayayınca çekilir bir köşeye başlar ağlamaya. Genellikle büyük felaketler, sevdiklerinin ani ölümleri insanları ağlatır.Ya da gençlik çağlarında sevmeye çalışıp karşılığını bulamayınca da ağlarsın.

Hayatımın son iki yılı hariç, daha önce bir kere ağlamıştım.Yıllar önce orta okul son sınıfta iken dedem Nuri YAPRAK rahmetli olmuştu.Rahmetli olmadan önce en azından bir hafta babamın ismini sayıkladı.Ben de köye gittim babama durumu izah ettim. Dedemin durumu hiç iyi değil durmadan seni sayıklıyor gel de son bir defa görüşün ve helalleşin dedim.Sanki içime doğmuştu.Babamla birlikte Karacabey'e amcamlara geldik. Dış kapı önünde kalabalık vardı. Hepsi de akrabamız babam onlarla hoş beş ederken ben dedemin odasına girdim.Yatağından doğrulup kalkamayan insan kendiliğinden kalktı.Yatağında oturur vaziyette.

-Oğlum Hüseyin geldin mi

Ben bu duruma önce şaşırdım. Babam daha dış kapıda sohbet ediyordu. Odasından babamın geldiğini bilmek bir yana dışarıda konuşmaları bile duyamazsın.Hemen dışarı fırladım.

-Baba dedem ayaklandı seni çağırıyor.

Birlikte içeri girdik. Babam selam vererek babasının yatağının yanına çömeldi.

-Baba geldim merak etme ben hakkı mı helal ettim sende et

Der demez dedemin yüzü güldü ve salavat çekmeye başladı.Babama seslendi.

-Oğlum beni yatır.

Babam dedemin bir elini ensesinden tutarak yatağına yavaşca yatırdı.Yatar yatmaz dedem gözlerini kapattı.Babamın da ağladığını hiç görmedim.Düşünüyorum, hafızamı zorluyorum bir türlü hatırlamıyorum. Çok sakin bir tavırla herkese başımız sağolsun diyerek odadan çıktı. Dışarıda birden kıyamet koptu. Ağlayanlara da babam çıkıştı.

-Ağlamayı bırakın dua edin.Bir müslüman gibi davranın

Haber tez duyuldu. Bir gün sonra öğle namazı takiben kabristana kalırılacaktı. Nerede akraba var ise hep geldiler. Belki de Karacabey Karacabey olalı böyle kalabalık cenaze görmemişti.Öğlen namazını kıldık.Ulu camii dışında musallat taşının başına dizildik. Halamın oğlu hocaya seslenerek.

-Hocam beş dakika daha bekliyelim yolda gelenler var.

Kalabalık grup önünde yaşlı, bembeyaz sakallı, yüzünde nurlar dökülen birisi dedemin tabutunun başına geldi.

-Şu tabutu açın bakalım

Bende hemen yanındayım, son bir defa daha dedemin yüzünü görecektim. Yalnızca yüzünün olduğu bölüm açıldı. Adam dedemin yüzüne beş on saniye baktı. O an bende bu yaşlı adamın yüzüne bakmış bulunmuştum. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Dedeme seslenerek.

-Ula Nuri beni bırakup nereye gideyusun

İşte bu ana kadar hiç ağlamamıştım. Bu yaşlı adamın gözünden akan yaşlar, tavırları ve dedeme hitap şekline dayanamadım.Başımı öne eydim birden gözümden yaşlar boşaldı. Kabristana gidene kadar ağlamam bitmedi.

Bu olaydan sonra bir daha ağlamadım.Bana ne olduğunu çözemedim. Son iki yıldan beri de ufacık bir duygusal flim seyretsem, şiir dinlesem, dertli bir türkü dinlesem veya sokakta gariban birini görsem hemen gözlerim sulanıyor.

Günlerce düşündüm.Bir çözüm bulmalıydım.Sonunda anladım ki çözümü yok. Çünkü bir araya gelip muhabbetlerini sabahlara kadar dinlediğim. En sevdiklerim dedem, babam, ağabeylerim Hasbi ile Mustafa yok. Muhabbetlerini özlediklerim yok...On yıldan beri muhabbet yok. Çok zoruma gidiyor. Ben ne yapayım. Ne olursunuz beni affedin..

Ben artık nasıl güleyim..

15.01.2010
( 53- Ben Neden Ağlıyorum başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 1/16/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.