Ehil kişileri gördüm bir bardak çay söylemez.
herkes konuşur, yaradanın emirlerini aktarır ama iyilik yapmaya geldi mi kimseyi göremezsin.
İyisi ile kötüsü ile geçmişine küfür edenden hayır gelir mi bu millete.
Burada esas olan islamiyetin özünü yaşamak din kesvesi altında milleti kamplara bölmek değildir.
Görmüyormusunuz arapların yaptıklarını.
Neden müslüman ülkelerde hep sorun çıkıyor ?
Neden terör olayları oluyor ?
Bu insanların müslüman olduğundan şüphe etmek suç mu oldu.
Müslüman adam böyle yapar mı ?
Yüreğinde Allah korkusu varsa bunu yapmazlar.
İnançlara karşı çıkmıyorum ayrışmalara karşı çıkıyorum.
Neden birbirlerine hor bakıyorlar ?
Yöntemler ayrı olabilir, tarikatlar, mezhepler olabilir


Alın sizlere bir soru. Aslında hepsinin cevabını biliyoruz. Ayrışmayı yapmayan bir kişinin hikayesini anlatmak zorunda kalacağım. Çünkü buna mecbur kaldım. Yıllar önce şark görevimi yaparken evime yakın olan camiye Cuma namazını kılmak için gittim.

Yöre halkı Şafi adiler. Ben de Hanefi mezhebine göre yetiştirilmiş olduğumdan. Cuma namazı ve öğlen namzının farklı kılınacağını bildiğimden en arka safa geçtim. Toplu halde kılınan namaza katıldıktan sonra geri kalan rekatları kılarken herkes camiden çıkıp gitti. Namazım bitene kadar cami imamı hiç yerinden kalkmadan beni bekledi.

Namazım bittikten sonra yine kendi başıma dua edecektim. İmam kendiliğinden araya girerek duaya başladı ve namazı bitirdik. İmam arkadaş yanıma geldi. Elini uzattı ve "Camimize hoş geldiniz keşke Hanefi olduğunu söyleseydin de namazı ona göre kıldırırdım" dedi.

Ben de "bildiğim kadarıyla dört büyük imamların benimsediği bir camide en az üç Hanefi olursa orada ki namaz Hanefi mezhebine göre kıldırılır buna imam olan herkes bilmesi lazımdır" şeklinde cevap verdim.

İmam arkadaş "doğru söylersin kusuruma bakmayın" dedi. O anda sanki bana canı gönülden ısınmış ve benimle muhabbet etmek istiyordu. Tanıştık ne iş yaptığımı öğrendi. Ayrıca komşu olduğumuz da ortaya çıktı. Şarka yeni gittiğimden kimseyi tanımıyordum. Bu samimi havadan biraz rahatladım.

İmam arkadaşı yakalamışken ne olursa olsun hesabı yaparak o camide görmüş olduğum bazı eksiklikleri sıralamaya başladım. Caminin halıları çok eskimiş ve kirli idi. Camini bahçesi de bakımsızdı.

"Hocam bir imamın görevi yalnızca namaz kıldırmak değildir, eğer bu cami bu halde ise bunun iki sebebi vardır, ya millet çok fakir, ya da islamiyetin özünü bilmiyorsunuz, imanlı insan temiz olur, ben bir daha bu camiye gelmem, halıları değiştirirseniz ve camiyi yıkar paklarsanız gelirim" diye söylendim.

Aradan daha iki gün geçmedi akşam işten eve geldim. Hanım bana "komşular bize tanışmak için gelecekler, cami imamı da varmış" deyince ben de "o zaman onları bekletmek iyi olmaz hemen hazırlığımız yapalım "dedim. Hanım zaten hazırlığı yapmış "sen önce karnını doyur bakalım ve terasa çık" dedi.

Yemeğimi yedim ve evin üstüne çıktım. Komşular da kendi evlerinin üstlerinde bekleşiyorlar. Benim gelmemi bekliyorlarmış. Seslenerek "komşular buyurun gelebilirsiniz sizi bekliyorum" dedim. Herkes toplandı. Her gelen ile o kadar sıcak ve samimi bir havada karşılama oldu ki buyurun oturun demeden kimse oturmadı.

Herkes yanlarına eşleri ve çocuklarıyla gelmişler. Erkekler bir çatı üstünde, kadınlar yanımızda ki çatı üstünde oturdular. Herkes tek tek hatırımı sordu. Fazla konuyu uzatmadan içlerinden zengin olan ve o mahallenin ağası olduğunu söyleyen kişi hemen bana "hocam siz bizim imam efendiye bazı sözler söylemişsin, bu bizim çok zorumuza gitti senin isteklerini bir hafta içinde yerine getireceğiz bundan emin olun" dedi. Ben de "Ne diyeyim yaparsanız Allah razı olsun derim" diye cevap verdim.

O akşam beni bayağı testten geçirdiler. Sınavı kendimce geçtim. Sabahsı işe gittim akşama tekrar eve dönüşte bir baktım mahalleli toplanmış camini içini dışını yıkamışlar, hummalı bir çalışma var. Üç gün içinde badana boya işleri de bitti. Halılar da alınmış. Daha ikinci cuma gelmeden camiye namaz kılmaya çağırdılar. Sanki kontrol memuruyum.

Yatsı namazını kıldıktan sonra imam arkadaş bütün komşuları evine davet etti. Biz de davete icap etmemiz gerekiyordu. Böylece komşularım her bir sorunda yardımıma koştular. Mezhep farklılığı olabilir ancak ne güzel orada anlaştık. Karşılıklı birbirimize bir şeyler öğretmeye çalıştık.

Bu şekilde olsa ne var yani. Ne demek oluyor sen bizden değilsin ben senin arkanda namaz kılmam. Bu olayı da başka bir vilayette yaşadım. Bir cami içinde iki ayrı grup her iki grubun başında kendi imamları. Olacak şey değil. Ama bunlar yaşandı.

Bütün dinler haktır. Ancak hak olan dinimizi saptırmayalım.



05.06.2010

( 232 Dinde Ayrışma Olmaz başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 5.06.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.