Kâh gönül kâh gömüt
Sarkaç bildiğim o
tezahür hele ki
Yıkıntılarda can bulan,
Anbean ölsem de ne gam,
Ne de dilimde sitem:
Kâh vardığım kâh ayrı
kaldığım.
Okunan hutbede saklı
kılmışım bir kez
Derde derman bellediğim
Görünmez bir mecranın
en kıdemli emsali
Görünenden çok öte
Bir yitişin doğumu
kadar tahakkümperver eylemiş
Benlik biraz süzgün
biraz nazlı;
Ansız öfkelerin
canhıraş telaşı:
Ötelemekse düşen payına
beşerin
Kolaysa yardan da serden de geç.
Bir sarmalım belki de
bir ferman,
Güdümünde kaderin garip
bir yolcuyum
Bir kez düşmüşken yolum
hazana.
Kıdemli bir acıyım, çok
derinde bir yara
Kırık bir sazın kopuk teliyim:
Mızrabın bile
yetmediği.
Çalıp çalıp söylenen
bir güfteyim,
Bestesi yitik ve saklı
göğüs çeperimde.
Bir yontu bir gömüt,
Sırra kadem basan bir
gölgeyim
Aslı astarı olmayan
yalanların dem vurduğu
Desturu hakkaniyet olan
bir imgeyim.
Anlık bir yok oluşun
hicap yüklü vicdanıyım
Soğuk mezarların beşik
bildiği bir sarnıç kadar
Kayıp ve boş
Hatta belki de devinen
bir sarkaç:
Bir yüzünde okunan
hutbe
Bir elinde mendil
yaşları aş bilmiş
Bir mazlum kadar
dermansız
Bir yıldız kadar
sahipsiz.
Tüketilmiş bir ömrün
mihrap bildiği
O eksende kayboldukça
Aslını arayan bir
aynayım:
Gördüğüm her yüzde
heyecana kapılıp
Solan bir çiçek kadar
nazlı,
Niyaz bildiğim
hecelerde kayıp varlığım
Devrik bir cümlenin
kayıp öznesiyim:
Hegemonyasında kâinatın
bir zerreyim sadece:
Bir dokunuşta kaybolan
sihir kadar gizemli
Yetilerini biledikçe
Günden geceye geçen,
Köreldikçe aşkı nimet
bilen.
Kıblemi mademki yol
eylemişim
Ve aşkı sırdaş:
Çok görmeyin bana ne
olur
Hele ki azığım sevgi
iken
Varsın kaybolayım bu
hengâmede.
Kırık mabedim, hayli
yorgun mihrap bildiğim
Kuytularda soluklanıp
da yüzü suyu hürmetine
Onca teamülün,
Kızgın bir saçım;
öfkesi kendine zarar,
Zimmetliyim evrene
çoktandır
Varsın görünmez olayım
nazarında onca pervasızın.
Yitip gittiğimden beri
ben böyleyim:
Sağım, solum ve arkamda
gizli
Dost bildiğim
düşmanlarım.
Ne kederliyim ne
dermansız
Sanma ki serzenişim
hayata
Altı üstü bir faniyim,
Aşka rahmet yüklemişken
Hidayeti yürekte saklı,
Hele ki bir kez
kapılmışken rüzgâra
Nazım niyazım sadece
O’nun nazarında
Saklı bir bilinmezin
son halkasıyım,
Yarını katık yapmış
iken düşlerime.