Terliklerim bile dayanmamıştı ya en sonunda bu koşuşturmaya. Serçe parmağım ise oldukça bezgin, adeta yırtık taraftan taşarken, nefes alıyordu soluk soluğa. Etraf yine eşya istifi, ter kan içinde odalara kim bilir kaçıncı kez girip çıkışım. İrili ufaklı kolilerin üstüne her zamanki gibi kısaca yazıyoruz "kırılacaklar, elbiseler" vs diye. Bir kaçına da birçok takul tukulu yerleştiriyoruz. Sonra bu koliler üstündeki yazılara göre odalara götürülecek yeni evimizde yerlerini bulacaklar. Ya biz kolaymı alışacağız seneler sonra döneceğimiz memlekete, yerleşik düzene.
Bu kadar taşınmaya dayanamayan eşyalarımın bazıları sessizce kendilerini ölüme teslim ediyor, kırmızı renkli terliklerim gibi. Atmalı bir çok fazlalığı atmalı, lâkin ayrılmak zor sanki üstüne sinmiş tüm anılarımızdan vazgeçer gibi. Ya da ihtiyaç sahiplerine ulaştırmalı biran önce. İntizam ve düzen ilk şart bizim Karakaş için. Bazen kendini kaptırıp yine emirler yağdırıyor ama. Alışıp kabullendim mi bu duruma bilmiyorum.
Biz şu askeri camianın fertleri, taşınmanın ilmini yaptık yıllarca. Kolaymı alınıyordu bunca eşya, lâkin ne kadar özen gösterirsen göster yine de zayiat oluyordu ister istemez. Bizler modern göçebeleriz, gittiğimiz yere uyum göstermek hiç kolay olmasa da bunun için inanılmaz gayret gösteriyoruz. Bir hoşgeldiniz sözü yetiyor bir de birşeye ihtiyacınız var mı komşum diye kapıda aniden beliriverenler gülümsetiyor yüzümüzü.
Çamaşır makinesinin başı kalabalık, tabii temizlik imandan gelir. Herşeyi yıkayıp öyle yerleştiriyorum yerli yerine. Asker yeşili hurçlara yer yatağımı, gelinlik ipekli yorganlarımı, küstüm yastıklarımı koyuyorum iç çekip çekip. Dilleri olsa da konuşsalar keşke. Halılar rulo olup sarılmış bir duvarın kenarına dikilmiş halde, hâlâ benim gibi dik durmaya çalışıyorlar. Ama kimi zaman da kayıp devriliveriyorlar hiç olmadık anda ne yazık ki. Sadece vucudum mu yorgun olan, beynim zonkluyor artık düşünmek bile istemiyorum. Gözlerim zaman zaman "kaybedip bulamamadığım" kendimi arıyor . Çocuklarımın hayalleri beliriyor bizimle birlikte, kuru yapraklar gibi savrulan yavrularımız. Elime geçen albümleri karıştırıyorum, buruk bir tebessüm takılıyor dudaklarıma. Oğlumun minicik bir örtünün üstünde secdeye varmış gibi uyur halini, kızımın ana kucağında parmak emer halde avunuşunu hatırlıyorum.
Telefonlarımız hiç susmuyor, Türkiye'nin dört tarafından arayan arayana, sevenimiz ne çokmuş diye konuşuyoruz kendi aramızda. Vedalar, helalleşmeler ise tüm hızıyla devam ederken, yirmisekiz yıl sonra geri dönmek korkutuyor içimi. Neden kaygılıyım, neden huzursuzum...
DEĞİŞTİM Mİ?
Ahh merhametsiz yıllar,
Nasıl da acımadan geçiyor.
Savuruyor
Deli rüzgar, oradan oraya
Her zerremi.
Mevsim
Bahar mı, kış mı
Anlamadım gitti.
Kayboluşumun,
Hikâyesi böylece yazıldı belki.
Kanadım kırık,
Boynum bükük,
Uçmak bu kadar mı zor?
Uzun mesafeleri.
Ha şu memleket,
Ha bu memleket deyi deyi.
Sahipsiz ruhum,
Nereye gömülecek ki?
Ağlasam mı,
Gülsem mi?
Bilemedim ki!
Peki...
Hep şikayet ederken,
Gurbet ellerden.
Aklımın karmaşa hali neden?
Alıştım mı, hasretliğin en karasına?
Özlem duyduklarım,
Yanınızdayken memnuniyetsizliğim neden?
Değiştim mi?
Tanıyor musunuz beni?
Ya da ben sizleri?
Aynalar bir başka bakıyor,
Uzun zamandır,
O gözler, yabancı gibi sanki.
Yanıyor canım,
Yorumsuz rüyalardayım.
Anam, babam sizlere yabancıyım,
Bacılarım, arkadaşlarım
Körebe kurduğum vazgeçilmez oyunum.
Arıyorum eski günlerden birini,
Bulup ebeleyeceğim,
Velakin geç kalmışım,
Hayat üç kuruşa harcamış beni.
H. Çiğdem Deniz.
ŞİİRBAZ...
Mutfağa geçiyorum yine pencereye sürünen kedinin bakışlarıyla karşılaşıyorum. Ayrılmak bu kadar mı zor gelir, şu hiç yılmadan balkonda günlük istihkâkını bekleyen hayvancağızdan. Bazen ne ilginç kadınsın yahu sen diyorum kendime. Bir zamanlarda salkım söğüt ağacından da o kocaman gövdesine sarılıp göz yaşlarıyla ayrılmıştın.
Neyse diyerek iç geçirişlere son vermeli, bunca olay hayatın devam etmesine engel olmuyor tabii.
Emeklilik hayallerini kurarken yeni gelin evi gibi kendi evimizi döşeyecektik ya, eşim bunun için çabalıyor durmadan. Mobilyaların siparişleri veriliyor ama ben hayallerimi hangi ara öldürdüm bilmiyorum. İçim son gayretle umut kırıntılarını topluyorum. Ölümün soğuk nefesi mi kesmişti hayallerimin yolunu. Kan gölüne dönmüş ülkem mi bitirmişti yaşama sevincimi. Onca şehit mi uykularımı bitirmiş hasta etmişti ruhumu. Hatta vurulan son darbe "kalkışma" mı onurumuzu iki paralık etmişti. Kornalar ile taciz edilen lojmanımızda biz gülmeyi mi unutmuştuk artık.
H. Çiğdem Deniz.
(
Kırmızı Terlikler başlıklı yazı
çitlembik tarafından
5.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.