G/özsüz bir sure olur mu, mirim?
Ya da gözleri kayıp bir maske.
Mademki diri bildik yüreği her dem
Ölüp de dirilmemek mi en elzem?
Şahit tutalım kurdu kuşu
Sehven yenik de düşebiliriz hani
Belki dünün utkusu
Belki yarının ufkuna açarken
kanatlarını
Yavaştan.
Aheste şarkıların gıyabında
Afalladık ezelden.
Garbı mıdır yüreğin?
Kaybı mı sevgilinin?
Alıp da teraziyi elimize
Sevdik, sevmedik demek de nesine?
Kural dışı bir mahkemede yargılanırsa
aşk;
Kıtalar aşıp da
Bir damla su çağlarsa ansızın…
Bir de yüklendik mi elemi
Vakıf olduğumuz mu
Tanık tutulduğumuz mu
Yine yüreğin cengi?
Hem de öyle böyle değil;
Zamanı yüklenmekse maruzatım
Devrik bir cümleden çıkıp da yola
Emir kipi olmaya meylettiğim
Bir hüküm kazırken satırlara.
Akan kanımdan müteşekkilim
Bir de içime akıttığım gözyaşımdan
Mavi beyaz yüreğim ve mürekkebim
Derken dem tuttuğum
Satır arası onca niyaz.
Bir derlediğim bir dinginliğime
Okuduğum laneti
Duymazdan gelse keşke Tanrı,
Demenin cehaleti
Yine yorgun şiirlerimin maruzatı.
Afakî bir düş de olabilirim hani
Yine ve yeniden diyebilmenin
Gizemine yenik düştüğüm
Bir imge istilası
Kor yüreklerde
Köz yetilerinde ömrün
Bir de direncimi sınayan
Münafık gölgelerin…
Kabrindeyim epeydir yalnızlığın;
Devindiğim onca yolda
Kutup soğuğu yine yüreğin arazı
Meyleden aşktan kaçışım
İhbar ettiğim iç sesimi
Sonlandırmayı düşünüp
Israrlı yok oluşu gecenin.
Şerrine yenik düştüğüm iblis
Hala nasıl oluyor da teyakkuzda
yüreğim
Sesi?
Nazenin bir kımıltı
Naif bir ölüm kadar irkildiğim
Sancılandığım hangi hikâye ise
Sonunu sır bellediğim.
Belki benim belki bensiz imgelerim;
Kayıtlı kayıtsız onca düşe
Şerh düştüğüm adeta bir bilmece
Her taarruzda yenik düştüğüm
Küredikçe dünümü
Kandığım sözler minvalinde
Hasretle kucakladığım
Sevdiceğim ne çok cümle.