Zanların zaman aşımında
ikrar edilesi bir beyit,
Güncesinde isli
hayaller
Derviş yüreğin makber
bildiği
Şiir huzmesi…
Aslın kâhin;
Yalanların sahi olduğu
yanılsaması
Yine beyhude bir şiirin
atar damarı.
Aşkı alkışlayan
iklimlerde büyüyen
Yüreklerin hasadı her
yeni gün
Dünle mühürlediğim
Kayıtsız bir hayat
şifresi
Ediniminde noksansız
Hicvinde yalansız
Sunumunda riyasız bir
imge kadar
Tetiğine basılası bir
itiraf:
Yine örtündüğüm gizemi
Koşulsuz sunduğum
Bir duygu silsilesi.
Mahşerin kayıp atlısı,
Yüreğin yongası
derbeder bir inkâr:
Hacminde kütleleri
buyur ettiğin
Oysaki bir zerreden
ibaret
Benliğin titri.
Şimdi bir seyyah olup
da düşmeli
Yollara dercesine…
Bir resimde
boyutsuzluğun simgesi
O çalakalem sitemi de
zikredip
Huzuru konuk ettiğim
gece;
Geceyi kovmaktan kim
ise şikâyetçi.
Ayıp ya da kayıp bir
rüyayı
Kazıyıp da belleğe
Ansızın dolduruşa gelen
Zikrine ihanet işte
Yüreğin:
Tamı tamına şair
kisvesine sitem edip
Deli bir fıtratı huzura
sevk eden
Adına şiir denen
bilmecede
Katık yaptığı hüznü ve
aşkı bile
Değil yâd etmek
İç içe geçip de ölümle
Derinden soluduğu
med-cezirin
Kayıp vasfına tutanak;
Yitip giden yıllara
biat
Hangi zincir ise
Teyellediğin yüreğe
Yine mi hicran
Yine mi aşk, demekten
men ettiğim
Şunca kılıksız zamir.
Zanları kovup da zamanında
Aşkları buyur edip
En ruhani gölgeyi bile
Mesnet addeden bir
kinayeden bile
Alacaklıyım işte
Hem de dibine vurmuş;
Hem de nasıl vurgun
yemiş
Üstelik silik bir resmi
en derine yerleştirip
Kâh yüreği kâh
hürriyetini zikreden
Bir garip derviş misali.