1840 Yılında İstanbul’da
doğup 1915’de ölen
bir Hıristiyan Rahip, Tarihçi, Gezgin ve
dahası Robert Kolej
Öğretmeni, Alexandr van Milligen,
tam olarak şunları
söylüyor biz Müslümanların
Kadir Gecesi hakkında:
‘’Dünya üzerinde, Ramazan
ayında Ayasofya’nın kubbesi
altında kutlanan Kadir gecesinden
daha etkileyici hiç bir
dinsel ayin yoktur.’’
Bir dakika yahu. Direkt konuya daldık. Kim
bu Alexandr van
Milligen?
Efendim, bu adam, İstanbul’un tanınmış
doktorlarından Julius van
Milligen’in oğlu. Julius van
Milligen olacak namussuz , Yunan
İsyanı sırasında gönüllü olarak
Yunanlıların tarafında savaşmış
pek çok
Yunan hayranı salaktan
biri ama iyi
bir doktor. İskoç asıllı
bir herif.
Savaştan sonra aklı
başına gelmiş olsa
gerek ki adam İstanbul’a gelip
doktorluk mesleğini burada
icra etti. Alexandr van Milligen
de böylece İstanbul’da
doğdu.
Eğitim öğretimini Edinburgh Üniversitesinde tamamlayan
Milligen bir süre
Cenova’da bağımsız İskoç kilisesinde rahip olarak
çalıştı. Sonra Atina’da Yakındoğu
Arkeolojisi üzerinde çalıştı
ve nihayet 1878’de
tekrar Türkiye’ye döndü
ve Robert Kolej’de
öğretmenliğe başlayıp 1915’de
ölünceye kadar bu
görevde kaldı.
İşte onun sözüydü
‘’Dünya üzerinde Ramazan
ayında Ayasofya’nın kubbesi
altında kutlanan Kadir gecesinden
daha etkileyici hiç bir
dinsel ayin yoktur.’’ Sözleri.
Ancak bu
sözler bu kadar
değildi. Devamı da
vardı ve şöyle
diyordu Alexandr Milligen
bizim Kadir gecemiz
ile ilgili:
‘’ Geçmiş günlerdeki
gibi, asılı duran yüzlerce
yağ kandilinin loş ışığı
altında, akşam ibadeti için
camide toplanan on bin kişinin
kalbi, kutsal ayın yarattığı
birlik duygusuyla heyecanla dolar.
Bu aslında sessiz
yapılan bir ibadettir.
Bu sessizlik bastırılmış
duygulara biraz rahatlama sağlayan, şiddetli bir
haykırışla ya da kısa
bir ilahiyle bozulsa da bu, sessizliğin daha
etkileyici bir hal almasına yarar. Ancak
huşudan dili tutulmasına karşın kalabalık
dinlenemez. Bu duygu zaptedilemeyecek kadar
güçlüdür ve bu büyük cemaat aşağı yukarı kalkar,
yükselir ve alçalır.
Kıyıya çarpan deniz
ya da uzaktan duyulan gök gürültüsüne benzer
bir sesle Ayasofya’yı doldurarak ayakları üzerinde
doğrulur, yere kadar eğilir, zemine
iner, diz çöker, alnını yere yapıştırır.
Bu yoğun
bir saygı ve
baş eğiş sahnesidir. Fakat bu
öylesine vakur, öylesine sükûnetli, öylesine kontrollüdür
ki ibadet edenler vakarlarından
asla bir
şey kaybetmezler. En
yüceye gösterilen saygıdır
bu. Saygının ve özsaygının
olağanüstü bir karışımıdır. Belli tarikat
dervişlerinin, örneğin
inleyen dervişlerin ( Rufailerin
) uygulamaları dışında, ibadeti sırasında
bir Müslüman’ın davranışında, insan doğasının
zayıflığından kaynaklanan çok
kuvvetli bir duygu
ortaya konmaz.
Sadaka verme bir Müslüman’ın yükümlü olduğu
önemli görevlerden biridir. Ramazan ve
iki bayram dönemi boyunca, fakir komşuları
ağırlamak amacıyla zengin tabakanın
evlerine masalar kurulur.
Bol kepçeyle pilav
ve sebzeyle, haşlanmış etin
yanı sıra para hediyesi yahut
bir kaç parça giysi
almak amacıyla dilenci grupları zengin
evlerinin civarında toplaşırlar.
Şehrin başlıca camilerine
vakfedilmiş imaretlerden caminin softaları ve imamlarıyla birlikte bölgenin fakirlerine
her sabah pilav ve
zerde verilir.
Sakatların, körlerin, topalların geçiş
ücreti vermeden Haliç
üzerindeki köprülerden (
Galata ve Unkapanı
Köprüleri kastediliyor. ) geçmelerine ve
Boğazda çalışan buharlı gemilerde
ücretsiz seyahat etmelerine
izin verilmiştir. .
Evet... Bir Hıristiyan
rahibin gözünden Osmanlı
Devletinde Kadir Gecelerinin
nasıl kutlandığı ve Kadir Gecesinin ruhu
işte böyle dile
getirilmiş.
Şimdi isterseniz gelin
pek çoğumuzun ‘’ Harnâme’’
adlı hiciv şiiriyle
tanıdığımız Şeyhî’nin
Kadir Gecesi Kasidesi
ile noktalayalım yazımızı.
KADİR GECESİ GAZELİ.
Kevkeb-i devlet ü baht oldu münevver bu gece
Ki saâdet günüdür bize musahhar bu gece
(Bu gece mutluluk ve talih yıldızı parladı. Çünkü bu gece bizim için ele geçirilmiş
saadet günüdür.)
Halka halka yüzünü devr eder ervâh u melek
Ehl-i kuds oldu meğer zülfüne hem-ser bu gece
(Bu gece ruhlar ve Melek halka halka yeryüzünü dolaşır. Meğer Cebrail saçına
arkadaş oldu. )
Bu gece kadri bin aydan yeğ ise tan mı Hak
Kudret ile Şeb-i kadr etti mukadder bu
gece
(Bu gecenin kıymeti bin aydan üstün ise kınanır mı? Allah bu gece kudretiyle
Kadir Gecesini ortaya çıkardı.)
Vâde-i cennet ise yarın u birgün sofi
Bize dîdâr durur nakd-i musavver bu gece
(Ey sufi, cennete ulaşma zamanı yarın veya herhangi bir gün gelecek ise
cennetten bir görüntünün peşinen verildiği bu gece bize güzellikler sunar.)
Uyhu pervâsını ko bir nefes ey Şem’-i
safâ
Yakalım yüzüne pervâne bigi per bu gece
(Ey sevinç mumu, bu gece uyku bağını bir an bırak. Pervane gibi yüzüne kanat
(çırparak) yanalım.)
Nağme-i ûd demi meclisi pür-anber eder
Nefesinden nola ger ney döke şekker bu
gece
“Eğer bu gece ney nefesinden şeker dökerse ne olur. Udun sesi meclis vaktini
anber kokusuyla donatır.”
Seher-i mahşere dek gün bigi bî-dâr olalım
K’oldu âlemdeki maksûd müyesser bu gece
“Bu gece alemin yaratılış amacı ortaya çıktı. Mahşer sabahına dek gün gibi
uyanık kalalım.”
Kaynaklar:
1- https://www.fikriyat.com/galeri/tarih/yabanci-bir-seyyahin-dilinden-osmanlida-kadir-gecesi/11
2-http://isamveri.org/pdfdrg/D03262/2013_13/2013_13_ONALS.pdf