İntikam Ve Şefkat




 -Öncelikle bunu yapabiliyorsak ,rahatlatıcı ve ruh dinlendirici bir müzik açalım ,biraz olsun rahatlamayı deneyelim olmaz mı?
Açtık mı? Şimdi bir nevi de olsa hazırız demektir o zaman başlayabiliriz:)


Bir süreliğine de olsa geçmişi, şimdiyi ve geleceği düşünmeyi bırakalım desem de... Bu imkansız gibi bir şey görünüyor, bir yerde takılıp kalıyoruz yine.


"Bin tane derdim var benim yahu, hangisini düşünmeden edeyim?". Denildiğinde, sorun da asılda tamda bu noktada başlıyor.


İlk başta işte sağlık problemleri, ev içerisinde aileyle olan sorunlar, iş güç telaşı. Geçim derdi yetmedi bitmedi ,olmadı derdi .Bizi bir nevi sarıp sarmaladığı kuşattığı için ve bu durumlardan dolayı da kendimizi dert küpü yaptığımız için "dertsiz" kalmak veyahut derdimizin azalması bizi "şaşırtır" bunu her nedense  kabullenemeyiz bir türlü. Yok bu normal değil, kesin bir şeyler olacak düşüncesi, oluşur "dertsiz insan yoktur" deriz vs.


Evet  hepimiz bir nevi bu konuda haklıyız, doğrudur "dertsiz insan yoktur", bu bir gerçektir ve biz bunu aldık kabullendik bu tamam.


Peki ya canımız; birileri ve yahut biri tarafından fena yandığında? İntikam almak, ona bunun bedelini ödetmek...Ne olurda biz bunu yapmak isteriz ?Yaparsak ne olur? Ya aslında çok insani bir şey bu, canın yandığında, göze göz, dişe diş ,kana kan psikolojisi bu. Canımız yandığında istiyoruz ki diğerinde canı yansın. İşte benim ne çektiğimi bilsin ya da ,bu yaptığı yanına kar kalmasın ,gibi bir yerden bakıyoruz olaya, son derece insani bir şeydir bu. Sistemde bu şekilde dengeye geliyor, ama şöyle bir şey de var tabi ki. Mesela, sanki öbür türlü herkes bunu yaparsa buda kan davasına dönüyor. Biri sizin canınızı yaktığında ,sizin de onun canını yakmaya hakkınız olur. Ancak siz biraz daha az yakın ki içinde şefkat barındırsın:)


Birinin barışı da başlatması gerekiyor çünkü barışın, sulhun ,anlaşmanın, huzurunda başlatılması gerekiyor.


Biri sana diyelim ki vurdu ,sende ona vurabilirsin ,oda darbe aldığı için ne olacak?. Oda sana vuracak. Sende ona daha çok vuracaksın ,artık birbirinizi sakatlayana kadar dövüşeceksiniz orada.


Ama sanki biri, hani elini kaldırıp vurur gibi yapıp vurmadığında o kavga orada biter. Hem bir şey yapmış oluyorsun ,hem bir nevi ders vermiş oluyorsun ,hem de bitirmiş oluyorsun.
Hem karşılığını vermiş oluyorsun aslında, öte yandan da aslında sen,
 "şefkati başlatan güçlü taraf oluyorsun".

Birinin bunu başlatması lazım ve "şefkati başlatabilen güçlü taraftır".  

Karakter olarak, kişilik olarak ,varlık olarak daha güçlü olan şefkati başlatabilir. Kan davası güdenler güçsüzlük korkusuyla bunu sürdürürler. O anlamda canımız yandığında karşı tarafında canını yakabiliriz ama diyorum ki bunu biraz daha az yapıp içinde merhamet barındırabiliriz, bu bir yöntem.


Kuranda şöyle geçer "her kimin ki intikam almaya gücü yetmesine rağmen, bunu almayan daha iyi bir insan olarak Allah'ın rahmetini ortaya koymuş insan" olarak teşkil edilir.


Yoksa dediğim gibi, bunun sonu yok, o ona ateş etsin o onun kolunu kırsın, o onun bilmem ne yapsın bu buna zarar versin. Buda temelde şöyle bir şey oluyor şimdi biri bana bir şey dediğinde yada yaptığında benim aslında o duyduğum yada aldığım darbeyle ilgili bu sözel bir darbede olabilir fiziksel bir darbe de olabilir. Aldığım şeyde ben aslında varlığımı sorguluyorum ,varlığımda ki bir gediğe dek geldiğinde benim canım öyle bir yanıyor ki ve ben onunla yüzleşmekten de kaçındığım için. 

Yüzleşmenin acısının yerine öfkeyi macun yapıp "sen görürsün" demek istiyorum, bunun altındaki temel şey budur.

Aslında, bizim canımızın bu kadar yanmasının sebebi, yani sen şimdi bir tane kediyi al ,"senin gibi kedi olmaz olsun, bıktım senden senle buluştuğum güne tövbe lanet olsun" gibi, anlatabiliyor muyum?. Karşılık "miyav, miyav" diyecektir, kedicik mamasını ister:)


Sen şimdi çocuğuna deki, "seni doğuracağıma taş doğursaydım "de bakalım ne oluyor o gün ?.Ömür boyu da uğraşırsın.


Varlığındaki gediktir bu, varlığındaki endişedir, insanın biri beni aşağıladığında, biri beni sırtımdan bıçakladığında yani güvenimi kırdığında ayağımın altındaki halıyı çektiğinde. Güvenimi  suistimal ettiğinde, küçük düşürdüğünde ve beni kazıkladığında, kandırdığında  filan ben aslında varlıksal bir endişeye doğru gidiyorum .Ben yok muyum!.. Beni görmüyor mu!.. Beni görmüyorlar mı !.. Yada ben görselliğimi yitiriyorum... Gibi bir kaygı geliyor. Bu kaygı ile baş edebilmenin bir tanesinin yolu, dediğim gibi karşı saldırıya geçmek.

Bir de intikamcılar var biliyorsunuz?..

"İntikam soğuk yenen bir yemektir" denilir ya...

Şimdi ben bir çeşit intikamı severim, şöyle ,çünkü benim için intikam "içinde umut barınır". Hani o intikam alacağın günü ,hep böyle tasarlarsın ya, bir gün gelecek bak görürsün o gün gelecek... Bak görürsün neler olacak...Canlı tutar ve birazda yaratım yapar aslında.

Sadece sonuçları tabi çok hayırlı olmayabilir o anlam umutsuz birini salmış birini ,bırakmış birini aslında biraz harekete geçirmek için onu hırslandırmak biraz iyi gelebilir.

Ancak yol üstünde de o hırsın hazır ayağa kalkmışken o dinamizmi enerjisini yakalamışken yolda da aslında yavaş, yavaş bu hırsını bıraktırabilirseniz o kişiyi canlandırmış olursunuz. Bir manada belki o zaman hani intikam almak illa ki negatif olarak düşünmemek lazım ,bu tokat atmak yerine, elini kaldırmak ve barışı başlatmak ,bu da bir çeşit intikam diye düşünelim.


Bazen yaşamsal hırs başka bir şeydir ,ama yani basit, basit şeyler içinde çok ciddi canlar yakıyoruz. Ötekinin canını yaktığımızda bizim içimiz soğumuş gibi oluyor ama o ateş hepten  sönecek .İşte oradaki temel sıkıntı bu o ateş hep böyle "yumurtamı tavuktan tavuk mu yumurtadan" diye ,hep devam edecek...

O zaman ,intikam almayı karşı tarafın canını yakmak değil de ,bulunduğumuz durumdan çıkmak gibi tasarlamak lazım. Zaten yeteri kadar kişilik ve karakter itibariyle güçlü hisseden kişi kendinden "emin" olan kişi. İntikam alabilecek olmasına rağmen bundan feragat edecektir merhameti başlatacaktır. Merhamet gösteremeyen hala intikam peşinde koşan kişi derinlerde zaten güçsüz hissediyordur. 

Yani siz güçsüzlüğünüze yatırım yapmaya devam ediyorsunuz ,demektir, bunun sonu yok, bu hırs bizi daha da aşağıya çekecektir.

İntikam tasarlarken, biraz yaratıcı olmak lazım, içine "şefkati" katmak lazım o zaman bize pozitif getirileri olacaktır. Tartışmalarda çözümsüzlüklerde bir yerde birinin bir kişin şefkati başlatması lazım.


-Bir köyde bir cinayet işleniyor, sonra köyün akıl heyeti insanları toplanıyor... Bütün köy geliyor...Çağlayan bir derenin öbür tarafında köyün halkı duruyor....Burada da katil ile maktulün kurbanın ailesi var ve akıl heyeti var. Katilin elini ,kolunu, ağzını bağlıyorlar ve dönüyorlar kurbanın ailesine "buyurun katil sizindir eli, kolu ,ağzı bağlı". 

Ya sende onu öldüreceksin ,savunmasız birini öldürdüğün için ,sende aslında katil olacaksın.

Yada ,katil olmanın ne demek olduğunu anlayıp ,onu "af" edeceksin. 

Orada bunu yapabilecekken ,bundan vaz geçecek merhamet edeceksin. O kişi zaten bu olayın utancıyla daha büyük bir ceza yaşayacak hayatı boyunca.


Hayatının bağışlanması gibi ,ağır bir yükle yaşayacak hayatını. 

Dolayısıyla biz adalet meselesini insani anlamda ele alırsak adil olmak sanırım biraz bu tür şeyleri de gerektiriyor.


Biraz daha güçlü karakter yada ,karakteri biraz güçlendirmekle de yada biraz daha bilge bir yerden bakabilmekle oluyor sanki.

Bu durum sert bir konu. Teşekkür ederim.


Selam ile dua ile, kalın sağlıcakla...


Semra EROĞLU Şiirleri sevdiren kadın
26/06/2023  
 
 


( İntikam Ve Şefkat başlıklı yazı Semra EROĞLU tarafından 26.06.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.