Sen
Sağ, Ben Selamet
Bir
zamanlar ufak bir köy okulunda vekil öğretmenlik yapıyordum. Ne kadro vardı ne
de tayin umudu. Dilekçeler yazıyor, cevapsız kalıyordum. İlçeye her gelişimde
aynı koridorlarda aynı yüzlerle göz göze geliyor, her seferinde bir umut, bir
hayal kırıklığı yaşıyordum.
Bir
gün, köy kahvesinde otururken eski bir arkadaşım uğradı. Lise sıralarından beri
görmemiştim. Hal hatır derken laf döndü dolaştı, benim tayin işine geldi.
"Benim enişte il milli eğitimde çalışıyor," dedi. "Bir konuşayım
mı senin için?"
İçimden
'boşuna uğraşma' demek geçti ama bir yandan da umutsuzluk çaresizliğe gebedir,
"Konuş bakalım," dedim.
Üzerinden
iki hafta bile geçmeden telefonum çaldı. İl merkezine çağrıldım. Evraklar
hazırlandı, imzalar atıldı. Ben hâlâ olup bitene inanamıyordum.
Dört yıldır uğraştığım tayin, iki dost kelimesiyle, bir eniştenin telefonu
sayesinde çıkıvermişti.
O gün,
elimde atama yazısıyla ilçeden çıkarken kendi kendime mırıldandım:
"Sen sağ, ben selamet..."
Kamil Erbil