Hasan Can Konser Salonu’na Doğru
21 Ekim 2025
Bugünkü son provamız, cuma akşamı Hasan Can Konser Salonu’nda gerçekleşecek büyük buluşmanın habercisi. En geç 18.30’da orada olacağız. Siyah ve birbirine uyumlu kostümlerimizle yalnız bir koro değil, sessiz ama vakur bir yürüyüşün neferleri gibi çıkacağız sahneye. Şefimiz, boy sırasına gösterdiği titizlikle her birimizi bir nota gibi yerli yerine yerleştiriyor.
Bizim koronun ritimcisi, dünya tatlısı Umut… Lakin kimi zaman kendini bir at yarışının en heyecanlı anında sanır; parmakları öyle ustalıkla hareket eder ki ritim değil de sanki nal sesleri yankılanır etrafta. Oysa her ezginin bir nefesi, her usûlün bir dinginliği vardır. İşte tam o anlarda, Atik Sahil hocamız hafifçe gülümseyerek uyarır onu; bazen hız değil, ağır ağır akan ritimdir müziğe ruh veren.
Seda, solosu için mikrofonun başına geçtiğinde salonun tüm uğultusu susuyor. Karlıkayın Ormanında yankılanırken yüreklerimizde ince bir kıvılcım yanıyor. O an, Balıkesir Musiki Derneğinin loş ışıkları altında Nevres’in uduna uzanan ince parmakları dikkat çekiyor. Sol elinde siyah taşlı gümüş bir şövalye yüzük var; tarih kokan bir hatıra gibi parlıyor. Tellerin üzerinde süzülen parmakları, sanki yalnızca bir enstrümana değil, ruhun kıvrımlarına dokunuyor. Kaşlarını kaldırdığında alnındaki çizgiler yol yol beliriyor; çaldığı eser yalnız kulağında değil, kalbinde çalıyor sanki. Bakışlarıyla orkestrayı yönetiyor, her mimik bir usûl, her nefes bir tempo.
Kısa molamızda arkadaşlarla etraf bir süreliğine konser havasından sıyrılıyor. Kahkahalarımız göğe yükselirken, içlerinde ince bir hüzün saklı kalıyor. Birden böğrüme saplanan krampla iki büklüm oluyorum; Madam Suzinak ve diğer dostlarım endişeyle yanıma yaklaşıyor. “Fibromiyalji,” diyorum gülümsemeye çalışarak, “birazdan geçer.” Neyse ki kullandığım son ilaç işe yaradı; sancılar kısa sürüyor artık.
Tam o sırada, beyaz bir kelebek havalanıyor yanımızda. Tül kanatlarını usulca çırpıyor üzerimizde. Gülay’la göz göze gelip hem şaşırıyor hem seviniyoruz. “Hayra yoralım,” diyoruz içimizden. Koronalı günlerin o sessiz, korkulu zamanlarını hatırlayınca, böyle küçücük mucizelerin bile yüreğimize nasıl iyi geldiğini daha iyi anlıyoruz.
Prova bitiyor, yollar ayrılıyor. Eve vardığımda beni sessiz bir misafir bekliyor. Bu kez günlüğüm, seni yormayayım: Pencerenin pervazına zarif bir kelebek konmuş. Belki tesadüf, belki bir işaret… Yine hayra yoruyorum. İçimden geçen tek şey şu: Müzik bazen notalarda değil, böyle küçük dokunuşlarda saklanıyor.
H. Çiğdem Deniz
(
Hasan Can Konser Salonuna Doğru başlıklı yazı
çitlembik tarafından
21.10.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.